Çağımızın en büyük savaşının tarafları nerede buluştu? Bu sorunun cevabını gururla veriyorum. Türkiye’nin en güzel şehri Antalya’da. Gurur duymamak mümkün mü?
Savaş nedeniyle Rusya Başkanı Vladimir Putin ile görüşen ve ilk masaya oturan kim? Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron. Peki, çözüm odaklı görüşmeyi yapan hangi ülke ve kim?
Bu sorunun cevabı da çok net ve basit. Tabiî ki Türkiye ve onun güçlü lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu!
Geçen hafta Antalya yoğun ve önemli günlere tanıklık etti. Savaşın tarafları olan Rusya’nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba 7 yıl sonra yüz yüze görüştü.
Rusya-Ukrayna görüşmesine iki tarafın kendi isteğiyle Dışişleri Bakanı da Çavuşoğlu’da katıldı. ‘Dağda keçi güdüp dünyayı yöneten’ adam da yani. Ne kadar övünsek az. Güvenin timsali bir isim, devlet adamı.
Bütün dünya Antalya’da yaşanan gelişmeleri takip etti. Yüzlerce gazeteci ve binlerce katılımcı geldi. İşte bu Türkiye’nin ne kadar önemli ve güçlü bir devlet olduğunu ortaya koydu.
ABD, AB ve NATO’nun barış konusunda ne kadar boş oldukları bu gelişmeler ile ortaya çıktı. Hem dünya hem de savaşın taraflarının güven duyduğu tek ülke Türkiye oldu.
Bu konuda Fransa Cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Mélenchon’un, “Macron sürekli elinde telefon birilerini arıyor. Bir de Avrupa dönem başkanı olacak ama Rusya ve Ukraynalılar gidip Antalya'da görüşme yapıyorlar. Bu beceriksizliktir” cümlelerini iyi okuyun.
Türkiye’nin izlediği denge politikasının ne kadar da başarılı olduğunu bu sözler dahil herkes tescilledi. Barış konusunda en samimi ülkenin Türkiye olduğu anlaşıldı.
Antalya’mızdaki görüşmede bir barış kararı çıkmadı. Belki ilerleyen dönemlerde yeni görüşmelere ev sahipliği yapacağız. Ancak tarih yazdığımız açık ve nettir.
Bunda da, ikincisi düzenlenen Antalya Diplomasi Formu’nun ev sahibi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, savaşan iki tarafın dışişleri bakanlarını bir masada bir araya getirmesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan savaşın iki anahtar ismi Biden ve Putin ile sürekli telefon ile görüş alışverişi, 4 gün süresince 64 görüşmeye imza atılması gerçeği yatıyor.
İşte bu nedenle her daim söylediğim gibi bizim ülkemiz ve devletimiz çok büyüktür. Yeter ki biz güvenelim. Biraz adım daha ötesine gidelim ve gurur duyalım. Hem de haklı gururun tadını çıkartalım.
EŞREF’Lİ SİYASETE ALIŞIN
‘Eşref’ aslında anlamlı bir kelime. Hatta bir insana ad olarak verilmesi de anlamlıdır. Tabi taşıyabilene! Bir de bu isimden yola çıkılarak söylenen ‘Eşref saati’ vardır.
Eşref saati, ‘Bir işin olumlu yola girmesi için en uygun zaman’ anlamına geliyor. Eşref saatin gelmesiyle kişi kendisinden istenilenleri yaparmış! Kişi eşref saatinde bir şeye kızmaz ve sinirlenmezmiş! Kişi eşref saatinde uysal olurmuş!
Bunları tek tek sıraladım ki aşağıda yazacaklarıma bizim ‘Eşref’in kızmayıp, sinirlenmeyip, uysal bir şekilde okuması için. Çünkü bu yazıyı tam ‘Eşref saatinde’ yazdım.
Kepez Belediyesi bağımsız meclis üyesi Eşref Ural, Gelecek Partisi'ne transfer oldu. Buraya kadar her şey gayet normal. Sıradan bir transfer gibi görünüyor. Amma velakin öyle değil.
Şimdi bu ‘Bizim Eşref’ var ya? Zırt pırt parti değiştirmekle üne kavuşmaya başladı. Bir dönem her ay parti değiştirmekle üne kavuşan Afyonkarahisar eski Milletvekili Kubilay Uygun’un tahtına göz dikti.
Ural, 2014'te CHP’yi vatana ihanet etmekle suçlayıp basın açıklaması yaparak AK Parti'ye geçti. Eşref Ural, 2021’de AK Parti'den istifa edip tekrar CHP'ye dönmüştü. Ama kabul görmedi.
Hal böyle olunca da o da bağımsız kaldı. Gelecek Partisi’ni tercih eden ve adı ‘Antalya’nın Kubisi’ne çıkan Ural'a parti rozetini Genel Başkan Ahmet Davutoğlu taktı.
Gelecek Partisi'ne transfer olan Ural'a Genel Merkez Yerel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı görevi verildi. Yani ‘Eşref saatinde ‘Bizim Eşref’ denilenleri tek tek yaptı.
Uysal bir kişiliğe sahip olduğunu bildiğim Eşref Ural, hakikaten bir eşref saatinde bu kararı vermiş olmalı ki üçüncü kez parti değiştirmiş oldu. Öyle ki önemli bir görev karşılığında.
Bakalım bu transfer Türk siyasetine değer mi katar yoksa o da tahtına göz diktiği ‘Fırıldak Kubi’nin akıbetine uğrayıp sukutu hayale mi uğrar bekleyip göreceğiz.
BİR BU EKSİKTİ!
Antalya’da şoförler daha yeni zam almış ve yaşadıkları gergin seçim ortamından sonra tam huzura kavuşmuşken peş peşe sorunlar patlak vermeye başladı.
Antalya Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanlığı’na yeniden seçilen Mehmet Ali Alkan’ın 5 yıl hapis cezası alması ile hayal kırıklığına uğrayan şoför ve taksici esnafının başı şimdide korsan taksicilikle dertte.
İstanbul merkezli ‘BİTAKSİ’ durak başkanlarını bir restoranda yemekte buluşturmuş. Durak sınırı tanımayan bu sistem ile Antalya’da işleyen çarkın içine çomak isteniyor sanırım.
Çünkü bu sistem durakları hiçe sayıp en yakın aracı müşteriye yönlendiriyor.
Hani bir dönem İstanbul’un başına bela olan ÜBER gibi bunlarda. Resmen korsan taksiciliği teşvik ediyorlar. Amaç ise Antalya’yı birbirine katmak gibi geliyor bana. Zaten ortalık karışık!
Bakın bana gelen bilgilere başka firma ve sistemlerde işin içindeymiş. Aman dikkat edin derim. Yoksa entübe edilir hale gelirsiniz haberiniz ola.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz