Bu memlekette yazarsın suç, yazmazsın “Ne oldu, niye yazmadın” derler. Yetmedi bir sürü laf üretirler. Ne İsa’ya yaranabilirsin ne de Musa’ya. Ama varsın olun biz yazalım kızan kızsın, gücenen gücensin, küsen küssün. Öyle ayrım yapıp yazacaksak iş, çiçek-böcek yazmaya geliyor.
Son günlerde koronovirüs yayılımına ve beraberinde getirdiği ölüm vakalarına dikkat çekmek için sürekli yazıyorum. Bıkmadan usanmadan bu konunun üzerine gideceğim.
Daha düne kadar AK Parti’nin kongrelerini eleştirip, “lebalep kongrede korona virüs tedbirleri hiçe sayıldı. Tedbirlere uyulmamasına tepki yağdı” diyenler aynı hataya kendileri düştü.
Şanlı tarihimizin unutulmaz zaferi 30 Ağustos’u hepimiz büyük bir sevinçle kutladık. Hem de ne kutlama. Meydanlar hınca hınç doldurularak. Yani aynı hayata o eleştirileri yapanlar düştü.
Kimse beni yanlış anlamasın. Bayramın coşku ile kutlanmasına karşı birisi değilim. Ama hiçbir tedbir alınmadan kutlanmasına karşıyım.
Önce Muratpaşa Belediyesi ardından da Büyükşehir Belediyesi 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı meydanlarda kutladı. Konserler verildi, binlerce Antalyalı bu coşkuya katıldı. Buraya kadar her şey güzel.
Ancak kutlama yapılan meydanlara insanları alırken sadece maske takmak yeterli değil. HES Kodu Uygulaması yapıldı ama kaç kişiye? Kaç kişinin aşı kartına bakılabildi? Bu sorulara ‘hepsine’ diye bir cevap gelebilir. Fakat bu mümkün mü değil mi? karar sizin.
Bir kaç gün önce Serdar Ortaç’ın Antalya’da verdiği konserden sonra testinin pozitif çıktığı açıklandı. Umarım bayram kutlamalarına gidenlerin çoğunun testinin pozitif çıkmaz! Ama hiç umutlu değilim. Çünkü labalep dolu meydanlar beni korkuttu.
Peki, bu saatten sonra Antalya vaka sayısı artarsa acaba kim sorumluluğu üstüne alacak çok merak ediyorum.
HİÇ DERS ALMIYORUZ
Antalya’da son günlerde koronovirüsten dolayı yaşanan ölüm vakalarına rağmen hiç ders almadığımız ortada. Bu illet hepimizin yatkınına kadar gelmiş durumda. Hata kaderimiz değil. İnsanız hepimiz sonuçta hatalar yaparız. Ama insanlık gereğidir yapılan hatalardan dönmek ve ders almak. Ama nerede?
Bizi yaratanın bizlere hem sonsuz, hem de çok kıymetli ve son derece çeşitli nimetleri vardır. Yalnız, biz insanlar, genellikle bu nimetlerin pek farkında olmayız. Onları kaybettiğimiz zaman o nimetlerin fark ederiz.
İnsanın özelliği bu. Vücudumuz da öyledir. Tıkır tıkır çalışırken hiç farkında olmadığımız bir yerimiz hastalanınca ancak o zaman anlarız hayatın kıymetini. İşte bu yüzden virüs illeti vücudumuza girmeden ne sağlığımızın ne de yaşamın kıymetini anlayamıyoruz.
Şimdi hayata bu açıdan baktığımız zaman nimetlerden biri de dostlarımızdır. Dostlarımızın kıymetini de ancak onları kaybedince anlıyoruz. Keşke kaybetmeden anlayabilsek, amma olmuyor.
İşte son günlerde koronavirüsten dolayı kaybettiğimiz onlarca dostumuz oldu. Dostsuz kalınca anlamışsınızdır ki meğer bu hayat, bu şehir, bu mahalle hep o dostlarla güzelmiş. Öyle değil mi?
Öyleyse, şimdi yapılacak iş; yaşananlardan ders alıp etrafımızda bulunan dostlarımızın kıymetini bilmeliyiz. Bu da ancak AŞI olmaktan geçiyor. Eğer onlara değer veriyorsak AŞI’mızı olalım, onları kaybetmeye yol açacak umursamazlıktan vazgeçelim.
HİÇ YAKIŞIK ALMAMIŞ
Manavgat’taki orman yangınlarından sona millet ele ele vererek bölgedeki afetzedeler için karınca kararınca yardıma koştu. Şu veya bu parti demeden yardımlar yağdırıldı. Yardım yapılacak kişilerin hangi partili olduğuna bakılmaksızın.
Ama zaman zaman kulağıma gelen bazı olayların hiç yakışık almadığını söylemek isterim. Buna bir örnek vereceğim ve kararı size bırakacağım.
Manavgat’ta yangından zarar gören eskiden köy yeni mahalle olan bir bölgeye Konya’nın Seydişehir Belediye Başkanı ve ekibi yardım malzemeleriyle gider. Önce geçmiş olsun dilekleri iletilir. Sonra yardım dağıtımına geçilir.
Buraya kadar her şey yolunda gider. Ancak bu sırada bir vatandaş gelerek Başkan ve ekibine, “Siz hangi partidensiniz diye” sorar. Aldığı cevap karşısında o sözüm ona afetzede, “Biz AK Partili bir belediyenin yardımını istemiyoruz. Burayı terk edin” diye çıkışır.
Hop bala. Yahu nereden çıktı bu şimdi. Sana hangi partili olduğun soruldu mu be kardeşim? Alacaksan alırsın almayacaksan ihtiyacı olan yardımı alır kenara çekilir. Tam bir densizlik.
Başkan ve ekibi şaşırır, moralleri bozulur ama yine de bazısı yardımları afetzedelere takdim edip bölgeden ayrılır. Sonra yaşadıklarını Manavgat Konyalılar Derneği yöneticilerine aktarır.
İşte bizim millet olarak ne hale geldiğimiz göstergesi bu tür olaylardır. Siyasilerimiz afetlerde bile ayrıştırmacılık yaparsa vatandaşta ‘İmam cemaat’ meselesi gibi yapar.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz