Kamuoyunda herkes tarafından bilinen bir cinayetin kurbanı Özgecan Aslan. Mersin'in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015'te tecavüz girişimine direndiği için öldürülen üniversite öğrencisi. Bu vahşi olay ne ilk oldu ne de son olacağa benziyor.
Bu tür cinayetlerde aslında cinsiyette çok önemli değil. Bir süre önce Antalya’da gelecekte meslektaşımız olacak Azra Gülendam Haytaoğlu isimli bir kızımız, önceki günde 18 yaşındaki Mehmet Sami Tuğrul katledildi.
Bu olayları neresinden tutsan vahşet, neresinden baksan ihmal. Sadece son olayı ele alırsak tam bir garabet. Yurt yurt değil, aşçı denilen adam tam bir ruh hastası. Onu işe alanlar ise başka bir vaka.
Bu konularda devlet ve adalet üzerine geçmişte yapmıştı, bundan sonrada yapacaktır. Önemli olan bu tür vakaların bir daha olmamasını sağlamak toplum bilincini artırmaktır.
İşte bu noktada Özgece Aslan adı devreye giriyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Antalya’da adı gençlik merkezinde yaşatılan bu kızımız gerçekten yaşatılıyor.
Birçoğumuzun önünden geçip gittiği Özgecan Aslan Gençlik Merkezi var Kültür Mahallesi Öğretmenevi arkasında. Burası öyle böyle değil bana göre tam bir rehabilitasyon merkezi.
Rehabilitasyon merkezi tanımlamamı yanlış anlamayın. Bu merkezdeki faaliyetlere katılan gençler kendilerini buluyor. İçlerinden gönüllüler çıkıyor topluma hizmet ediyor.
Özgecan Aslan Gençlik Merkezi'nde binlerce öğrenciye kurslar veriliyor. Eğitim uzmanı, sportif eğitim uzmanı, sosyolog, antrenör gençlik liderleri grev yapıyor.
Öğrencilere, kişisel gelişim, dil eğitimleri, inovasyon ve sosyal bilimler atölyelerinde uzman kişiler tarafından ders veriliyor. Edebiyat, halk oyunları, el sanatları, güzel sanatlar, müzik ve benzeri onlarca alandaki kurslarla öğrenciler becerilerini geliştiriyor.
Merkezde ebru ve hat gibi geleneksel sanatları öğrenen gençler, tiyatro, müzik, yaratıcı drama, halk oyunları ve müzik alanında da eğitim alıyor. Yani yok yok.
Önümüzdeki birkaç gün içinde yetimler için bir kamp yapılacak bu merkezde. İşte bir vahşete kurban giden genç kızımızın adı böyle çalışmalarla yaşatılıyor. Hem de gençler tarafından.
Niye Özgecan Aslan Gençlik Merkezi’ni konu ettiğime gelince? Belki bu çalışmalar örnek olur ve katledilen diğer gençlerimizin adı böyle merkezlerde yaşatılır!
Bir diğer neden ise benden size tavsiye. Yanınıza çocuklarınızı alıp bu merkeze gidin ve görün. Belki hem çocuklarınızın hem sizin hayata bakış açınız değişir. Ne dersiniz?
YIKMAKTA ÜSTÜMÜZE YOK
Ne hikmetse eskiyi korumak yerine yıkıp yerine yenisini yapmakta çok maharetli bir milletiz. Oysaki eski dediğimiz yapılar veya objeler bize geçmişimizi hatırlatır, tarihi unutmamamızı sağlar.
Amma gelin görün ki son dönemlerde belediyeler bu işlere pek özen göstermiyor. Bir taraftan tarihi koruyor imajı veriyorlar diğer taraftan da tarihi yerle bir edip yok ediyorlar.
Bunun en son örneğini Antalya Büyükşehir Belediyesi yaşattı bizlere. Karaalioğlu Parkı (Karaoğlan Parkı) girişinde yer alan 80 yıllık geçmişe sahip havuz tadilat bahanesiyle yıkıldı. Bir günde kent hafızasına indirilen balyoz darbeleri ile tarih yok edildi, hafıza kaybına uğratıldık.
Bazı basın organlarında konu ele alınınca belediyeden hemen açıklama geldi. SİT alanı olan parkın içindeki havuzun yıkımına gerekçe olarak izolasyon eksikliği gösterildi.
Yahu madem izalasyon sorunu vardı ona göre bir tadilat yapsaydınız ya! Ama amacınız birilerine para kazandırmak için yık, yok et, yerine yenisini yap mantığı değil mi?
Yazık hem de çok yazık. Sizin bu anlamsız sözde icraatınız Antalya’nın hafızasına ve Antalyalıların aklına hem de kent belleğine indirilmiş bir balyoz darbesi oldu.
YİNE YENİ YENİDEN
Türkiye başta olmak üzere Antalya bu yıl tarihinde görülmemiş afetlerle boğuşuyor. Pandemi bir taraftan, orman yangınları diğer taraftan. Yetmezmiş gibi sel ve fırtınalar.
Evet Antalyamız temmuz ayında Manavgat’ta başlayan orman yangınları ile tarihinin en büyük faciasını yaşadı. 60 bin dönümü aşkın ormanlık alan kül oldu.
O günlerde bırakın yangını söndürmeyi eline bir kibrit alan neredeye alevleri harlamanın derdine düştü. 11 gün süren alevler nihayetinde son buldu da nefes aldık. Tabi ne nefes almaksa bizimkisi.
Tüm ülkenin seferberlik ilan ettiği Manavgat ve diğer yangınların sonunda evli evine köylü köyüne çekildi. Acısı olanlar, derdi olanlar, bölgede çalışanlar baş başa kaldı.
Tek kabuğuna çekilmeyen AFAD ve Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri oldu. Birisi hayatı idame ettirmeye diğeri ormanı eski haline döndürmenin derdine düştü.
Bunun en büyük kanıtı dün Orman Genel Müdürlüğü tarafından bölgeden paylaşılan iki kare fotoğraf ve altına yazılan iki satır ile umutlarımız yeşerdi. Resmen “Yine yeni yeniden” dertti.
“Yanan orman alanlarında umutlar yeşeriyor. Antalya Manavgat’ta yanan orman alanlarımızdaki doğal gençleştirme sahalarına serptiğimiz tohumlar fidan oluyor, ormanlarımız” ifadesi hakikaten soğuk kış gününde içimizi ısıttı.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz