İnsan yaşadığı şehirde kendini yabancı hissedebilir mi? Vallahi ne yalan söyleyeyim gazeteci ve hümanist biri olarak hiç böyle düşüneceğim aklıma bile gelmezdi. Ama yanılmışım. Güzelim Antalya’da sağım Ukrayna, solum Rus, önüm Kırgız, diğer yanım Suriyeli.
Biz ortada kaldık ama arkamda ise tek tük Türk aile. Onların da kurduğu sofralardan konuşmalarından anlayabildim. Yani kendi evimizde yabancı ve azınlıkta kalmışız. Eşimle bunu konuşurken mısır satıcısının, “Molochnaya kukuruza” diye bağırması dikkatimi çekti. Türkçe’yi bile zor konuşan hemşehrim Rusça’yı sökmüş satış yapıyor.
Aslında burası Antalya. Namı diğer dünya şehri Antalya. Ama bu dünya şehrin öteye gitmiş gibi geldi. Resmen Rus ve Ukraynalıların istilasına uğramışız. Korktuğumuz Suriyeliler bile azınlığa düşmüş bizim gibi! Antalya Valisi Ersin Yazıcı, şehirde geçici ikamet izni ile 50 bini aşkın Rus, 22 bin Kazak, 18 bin 495 Ukrayna, 11 bin 500 Kırgız, 11 bin 300 İran ve 3 bin 500 Suriyelinin yaşadığını söylemişti!
Bu rakamlara evlilik yoluyla gelip yaşayanları konut alıp vatandaşlık alanları da eklediğimiz zaman tablo daha da vahimleşiyor. Bir de kaçak göçek yaşayanları ekledik mi varın siz düşünün. Daha bitmedi. Bir de Antalya’ya 10 ayda hava yolu ile gelen 12 milyon 743 bin 295 turisti eklersek sanırım kendi şehrimizde nasıl yabancı kaldığımızı net görmüş oluyoruz.
Farklı ülke ve coğrafyalardan binlerce insan Antalya’da yakın bir gelecekte sorun haline gelecektir. Bu belki de demografik yapımız için bile tehlike oluşturacak boyutlara gelecektir. Benim bildiğim Rus, Ukrayna, Suriye, İran veya diğer ülke vatandaşlarını MİSAFİR olarak kabul ediyoruz değil mi? Peki MİSAFİRLİK ve ZAYETİN kısasa makbul ise bu süre ne zaman dolacaktır?
Aslında bu atasözünü bile yanlış anlamışız asırlardır. ZİYARETİN kısasa değil KISSAS-I makbulmüş. Yani karşılıklı veya iadeyi ZİYERETLER yapılması anlamında söylenmiştir. Dinimize göre de misafirlik var. Bakın Ashâb-ı kirâm: “Yâ Rasûlallah, misafirin câizesi nedir?” diye sorunca Peygamber (s.a) şöyle cevap vermiş, “Onu bir gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik üç gündür. Misafiri üç günden fazla ağırlamak ise sadakadır.”
Eeee. Misafir dediğimiz insanların 3’ü 5’i mi kaldı? Aylardır buradalar. Onlar yüzünden piyasa alt üst oldu, kiralar ve konut fiyatları aldı başını gitti. Birçok kişi pılı pırtıyı toplayıp köyü döndü be arkadaş. Zaten adamlar MİSAFİRLİĞİ kabul etmiyor, kalıcı olarak geldiklerini düşünüyorlar. Nasıl mı? Yahu iki ülke birbiri ile savaşıyor mu? Evet. Normalde bir araya gelmeleri mümkün değil öyle değil mi?
Yok canım. Hiçte öyle değil. Oradan kaçıp buraya geldiler ama yan yana kol kolalarlar. Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan TÜRKÇE KURSU’nda aynı sıraları paylaşıyorlar. Düşünün bir insan misafir olarak gittiği ülkede niye o ülkenin dilini öğrenmek için kursa gitsin ki? Ama kalıcı olarak geldikleri ve bunun için her yolu denediklerinin ilk göstergesi bu.
Acaba diyorum ki, Orta Karadeniz civarında yaşayanların misafirin çabuk gitmesi için uyguladıkları gibi bizde ayakkabılarının içine TUZ mu döksek. Ne dersiniz? Yoksa vallahi bunlar bu Antalya iklimine bayıldıkları için MİSAFİRLİKTEN öte kalıcı KOMŞU, bizde kendi memleketimizde YABANCI olacağız vesselam!
ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) tartışmalı geçen seçimi bitse bile hala kamuoyu gündeminden düşmedi. Antalya Ticaret Borsası (ATB) seçimi ise sessiz sedasız tamamlandı. Hani ‘Üzüm üzüme baka baka kararır’ derler ya. İMEAK Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi seçimleri öncesi yaşananlarda buna benziyor. ATSO seçiminden hiç ders çıkarmamışlar gibi.
Yaklaşık 600 üyenin oy kullanması beklenen seçimlerde Pazar günü yapılacak. Mevcut Başkan Ahmet Çetin, eski Başkan Bekir İnanç Kendiroğlu ve Levent Aslan yarışacak. Üç aday olmasına rağmen sessiz ve olgun bir ortamda geçeği görüntü varken bu hava önceki gün bozuldu (bozulmuş). Buna da sebep, DTO Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ın Antalya ziyareti imiş.
Önce anlamadım. “Bir başkanın ziyareti niye ortamı bozsun” diye düşündüm. Ama ziyaret sadece mevcut Başkan ve Başkan adayı Ahmet Çetin’e destek amaçlı olunca işin rengi değişmiş. Bu ziyarete en çok tepkiyi de Levent Aslan göstermiş. Aslan yaptığı açıklamada, Tamer Kıran’ın bir heyetle sadece mevcut başkanı destekler şekildi ziyaretler yapmasını doğru bulmadıklarını belirtti.
Aslan, “Bu ziyaret yersiz, zamansız, haksız ve adil olmayan bir davranış. Kendi aramızda dostluk ve kardeşlik anlayışı içinde üç adaylı bir yarışın içindeyiz. Merkez yönetiminin üyelerimizin arasına nifak sokmak girişimlerini kınıyoruz” dedi. Tabi diğer aday Kendiroğlu bu konuda açıklama yapmaya gerek bile duymadan çalışmalarını sürdürüyormuş. Benim anlamadığım düzgün işleyen çarkın içini niye DTO Başkanı Kıran’ın çomak sokmak istemesidir?
Yahu arkadaş, dostluk havası içinde geçen bir seçim çalışmasını bakın ne hale getirmişiniz. ATSO olayını hiç mi duymadınız. Bıraksaydınız da sektör kendi başkanını kendi seçseydi?
Vallahi çok ayıp etmişiniz. Bari insan o arkadaşlarla da yan yana gelip te onları da kucaklasaydınız. İyi olmaz mıydı? Ne gerek vardı ortamı germeye?
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz