HOCA NASREDDİN OLMAK VAR AMA!
Vizyon ve misyon meselesi. Vizyona taktığımız sanılmasın. VİZYONUN siyasetle olan kısmı üzerinde neden durduğumu beni tanıyanlar bilir. Olaylar ve gelişmeler, bizim gibi düşünenleri daha hassas olma konusunda zorluyor.
Vizyon ve misyon meselesi. Vizyona taktığımız sanılmasın. VİZYONUN siyasetle olan kısmı üzerinde neden durduğumu beni tanıyanlar bilir. Olaylar ve gelişmeler, bizim gibi düşünenleri daha hassas olma konusunda zorluyor.
MİLLETVEKİLİ OLMA niyetimiz yok. Muhtemel adaylarla uzaktan,
yakından bir akrabalık bağımız dahi yok. Bazen kendi, kendime sormuyor değilim,
“NE ÜSTÜNE VAZİFE, böceklerden, çiçeklerden bahseden, suya sabuna dokunmayan
kültür-sanat yazıları yazsan kıyamet kopacak değil ya” diye.
Yaşadığımız dünya kenti ANTALYA, üzerinde olumsuzlukları
taşıyacak bir şehir değil. Ülkesini ve
şehrini seven gani gönüllü, CESUR YÜREKLİ insanlara sahip. YÖRÜK’TÜR bizim
insanımız. Turizmle taçlanan, örtü altı tarımı ile ülkeyi besleyen, tarihi
doğası ve denizi ile dünyaya adını duyuran Antalya, bu İNSANLARA hasret. Öyle
böyle değil.
Yetenekli insanların bir köşede bekletilmesi ve toplumun
görmemesi için öne çıkarılmaması, Antalya’nın en büyük HANDİKAPI. İnanmayan
listelere şöyle bir göz atsın.
Aslında Antalya ve Antalyalı bu insanları görmüyor değil.
Belki de, siyasetin merkezinde oturanlara HÜKMÜ geçmiyor. Bir yazar olarak,
bizim gibilere düşen görev, Antalya için, bu insanların tanıtılması ve
İSİMLERİNİN ZİKREDİLMESİ olmalı diye düşünenlerdenim.
ŞEHRİN kazanması, İNSANLARIN kazanmasından çok daha önemli.
Nitelikli insanlara fırsat tanınması ise, ŞEHRİN KOŞMASI anlamına geliyor.
İleri doğru atılmasının önündeki TAKOZLARI ve DİKENLİ TELLERİ alamayan,
kaldıramayan bir şehir nasıl koşar? Koşar gibi yapar o kadar.
Böyle bir görüntü içinize SİNER Mİ? Sinmez diyorsak, aklın
yolu bir. Biraz sert de, olsa hoş bir söz var;
“Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil...” diye.
Bütün meselenin özü, “Yol bulamayana, yol açamayana, YOLDAN
ÇEKİL DİYEBİLMEK...” Bu sözü söyleyecek biri var mı? Şu an biraz zor gibi.
1400’lü yıllarda yaşasaydık, HOCA NASREDDİN söyler derdik.
Yalnız kalma pahasına, lafını çekmez, söyler geçerdi. Şimdi hepimizin önünde
korku tünelleri var. Yalan mı?
Bu sözleri söyleyecekler hem var, hem yok. YA DA HA VAR, HA
YOK. Önce ülkem, sonra partim, sonra ben demek lazım. Ama maalesef öyle
olmuyor, olamıyor, oldurulmuyor.
Demek lazım da, insanlarımız önce ben, sonra partim, sonra
da ülkem söylemini geliştirmiş. Eskilerin tabiriyle, önce can, sonra canan
denmenin formülleri ve versiyonları çağa uydurulmuş.
Gördüğünüz gibi, kimsenin Hoca Nasreddin olma derdi yok. Ama Hoca Nasreddin gibileri öne sürüp, arkasından gitmeme ve desteklememe formülleri bir hayli çok. Bunun adına da, UYANIKLIK deniyor.
İnanın hiç kimsenin bu konulardan şikayeti de yok. Şikayeti
olanı da, dinleme ve dikkate alma süremiz üç dakika. VİZYON ve MİSYONLARA giden
yollar, patika yollara dönmüş, sarp yamaçlardan geçmek, başı dumanlı dağları
aşmak gerekiyor.
Şimdi bu şart ve ahval altında “YOLDAN ÇEKİL DİYECEKSİNİZ”
öyle mi? Hangi yoldan? Alacağınız cevap ne mi? Hadi oradan. Doğru bildiğin
yoldan yalnız gideceksin denmiş.
ATALARIMIZ böyle
söylemiş.
Elmalarla armutlar toplanmaz denmiş. Sapla samanı
karıştırmayın denmiş. Bunu da atalarımız söylemiş. İki kere iki, ne üç eder, ne
de beş, dört eder, dört denmiş.
Böyle gelmiş, böyle gider değil, böyle de gelmez, böyle de
gitmez denmiş. Diyen, denmişe gücenmiş. Kırılan kırılmış, yarılan yarılmış,
KÜSEN KÜSMÜŞ.
AH NASREDDİN HOCAM AH. Tam şenlik zamanları yaşıyoruz.
ŞİMENDİFERİ GEÇTİ MÜBAREK
Antalya’da toplu ulaşımı rahatlatan en önemli ulaşım aracı
sanırım TRAMVAY. Yıllardır bu memleketin insanını taşır. Çoğu vagon YORGUN ve
ESKİ!
İşte bu nedenle bazıları anam babam ŞİMENDİFER gibi çalışıp
PARTI-GÜRÜLTÜ çıkarıyor. Özellikle VARSAK hattına çalışan bir vagon aynı bu
tarife uyuyor.
Bizim LİDER MEDYA’nın tam önünden geçiyor TRAMVAY hattı. Bu
nedenle sabah 07.30’da ofisteki masama oturur oturmaz ŞİMENDİFER pardon
TRAMVAYININ sesi ile irkiliyorum.
Tabi burası KEPEZ ve VARSAK bölgesine çalışan bir hat olunca
bu ESKİ ve YORGUN vagonları insanımıza REVA görüyorlar olmalı ki bir türlü
tamir yoluna gidilmiyor.
Yahu arkadaşlar anladık sizin için varsa yoksa şehir içi
hattı. Lütfen birazda bu bölgeye bakın artık. İnsanlara çile çektirmeyin
arkadaşlar. Hem ayıptır hem de günah.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz