Ben devletin yaptığı işlere çok takmam. Çünkü “Mutlaka bir bildikleri vardır” derim. Özellikle özelleştirme konularında. Ancak son zamanlarda bu işin tadı tuzu kaçtı. Çok uzağa gitmeyeyim. Daha geçen kış yani Şubat ayında Isparta’da yaşanan bir elektrik kesintisi ve akabinde geçen hafta Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş'ye (AEDAŞ) EPDK tarafından yazılan 15 milyonluk ceza.
Bu ceza niye yazıldı? Bildiğim kadarıyla ve EPDK’nın açıklamasına göre AEDAŞ’ın gerekli yatırımı ve özeni göstermemesi! Yani, hatlar ve şebeke eski veya eskimiş. İşte benim itirazım bu noktada başlıyor. Madem para kazanıyorsunuz, hastalanan altın yumurtlayan tavuğu kesmek yerine yöntemini bulup tedavi etmelisiniz. Maalesef bu tür işler bizde olmuyor. Ta ki bir can yanıncaya kadar.
“Isparta nere Antalya nere. Oradaki kesintinin aylar sonra Antalya ile ne ilgisi var” diyenleriniz olabilir. Hemen anlatayım ve merakta kalmayın. Önceki gün 29 Mayıs 2022 Pazar akşamı saat 21.00 sularında Antalya Konyaaltı’nda Öğretmenevleri Mahallesi ve civarında elektrik kesintisi yaşandı. Sebep ARIZA imiş!
Bu kesinti yaklaşık 1.5 saat kadar sürdü. Ben kendi kendime, “Daha yaz sezonunun ilk haftası. Temmuz-Ağustos’ta olsak anlayacağım. Klimalar çalıştırıldığından” diye. Her yaz böyle kesintilere alışkınız. Ama ortada böyle bir durum yok. Klasik sebep ARIZA. Birde, “İnşallah hasta olan birileri etkilenmemiştir” diye de bol bol dua ettim.
Çünkü gazeteci olduğumuz için bu tür durumlarda en çok hastaların etkilendiğini haberler yaptığımız için biliyorum. “Korkulan başa gelirmiş” derler ya. Aynen böyle oldu.
FATİH HOCA ÖLÜMDEN DÖNDÜ
Bir süredir gırtlak kanseri tedavisi gören Akdeniz Üniversitesi Felsefe Bölümü Bilim Tarihi ve Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı Fatih Doğrucan’ın sosyal medyada hesabı gözüme ilişti. O da benim gibi Konyaaltı’nda oturuyor. Tedavi için Ankara’da idi. Yeni taburcu olmuştu. Evde makineye bağlı yaşıyor kendisi. Elektrikler PAT diye gidince nefessiz kalmış.
Paylaştığı fotoğrafların altına, “21. yy. Türkiye’nin en önemli turizm bölgesi Antalya Konyaaltı’nda elektrikler kesik. Boğaz kanül bölgemden kan geliyor. Soğuk buhar yapmam lazım. Ama elektrik yok makine çalışsın. 1 saati geçti. Öksürükle beraber kan geliyor. Telefon ışığında pansuman. Gidip hastaneye sığınacağız” yazmış.
Fotoğraflarda yaşanılan durum çok net. Ortalık kan revan içinde. Resmen ecelle mücadele. AEDAŞ’tan Merve hanım devreye giriyor ama oda klasik “DM’den bilgi atın” diyor. Fatih hoca bu kez, “Eşimle şimdi görüşüldü... Ancak elektrik olmayınca bu makine çalışmıyor, bir çöp kovası kanlı peçetem oldu... Boğazımdaki kanül denen boru, elektrik geldiğinde bu hali aldı. Boyun bandı kırmızı değil krem rengi normalde... Soğuk buhar pıhtılaşmaya yardımcı” cevabını verdi.
Bir sürü yorum gelmiş hocanın bu yaşadığı ölümcül duruma. Kanser savaşçısı niye hastaneye gitmediğini de, “Bu saatte toy hemşireler oluyor. . Delik deşik ediyorlar…” ile ifade ediyor. Neresinden baksan garabet. Bir tarafta elektrik kesinti yüzünden ölümlü dans etmek, diğer taraftan delik deşik olmamak için hastaneden kaçmak. Her neyse hoca yine ucundan yırttı.
Ancak bu böyle mi kalmalı? Bana göre EPDK derhal bu konuda da devreye girmeli. AEDAŞ’ı yaşattığı bu can alıcı hatadan dolayı gereğini yapmalı. Sonra? AEDAŞ mı, belediyeler mi veya yoksa başka bir birim mi kim bilemiyorum. Derhal Doç. Dr. Fatih Doğrucan’ın evine kesintisiz bir çözüm getirmeli.
Aksi halde ÜÇ MAYMUNU oynamaya devam edersek çok canlar yanar. Unutmadan. Yanılanlardan hemen sonra Sağlık Bakanlığı devreye girerek Fatih hoca ve eşi ile irtibata geçilmiş. Sanırım Bakanlık bir önlem alacak.
GECENİN İKİSİNDE İLAÇLAMA!
Ne Pazar gecesiymiş arkadaş. Akşamı elektrik kesintisi, gece yarısı ilaçlama! Her saati ayrı bir adrenalin dolu. İlkellik mi ararsın, garip gureba işler mi? Önceki gece Konyaaltı Öğretmenevleri Mahallesi’nde oturanların başına gelmedik kalmadı. Haydi elektrik kesintisi ARIZA’dan oldu. Peki gece yarısı sinek ilaçlamasına ne demeli?
Hayatımda ilk kez gecenin 02.00’sinde ilaçlama aracının dumanlama sistemi kullandığını gördüm. Hava iyi diye cam kapı açık yatanların hepsi duman altı oldu. Hangi akla hizmet, kim istedi, kim talimat verdi? İnanın deli saçması işler. Uykuyu kaçırdığına mı yanarsın, astımı tutup nefes almakta zorlanana mı yanarsın?
Tıpkı Cübbeli Ahmet’in dediği gibi Antalya’da MANYAK MANYAK İŞLER yapılıyor. Allah sonumuzu hayreyleye. Bir sabah ilaçlardan yere serilmiş halde bulabilirsiniz bizi.
DERT BİR DEĞİL Kİ
Antalya’da yaşamak bir ayrıcalık ise bunun bir bedeli mutlaka oluyor. Kimisi denizinden faydalanıyor kimisi temiz havasından. Amma eviniz Konyaaltı’nda ise yandınız. Konyaaltı derken eski Konyaaltı Caddesi, yani Atatürk Parkı civarı. Gündüzü ayrı gecesi yarı bir dert. Gündüz gezi teknelerinden çıkan müzik, geceleri parktaki restoranlardan gelen ses!
Dikkat edin Atatürk Parkı’ndan gelene MÜZİK değil SES diyorum. Çünkü hepsi ayrı bir makam, ayrı bir zevke hitap ediyor. Kimisi arabesk, kimisi fantezi kimisi pop. Fakat asıl mesele hepsi aynı anda olunca müzik değil ses (gürültü) çıkartılıyor. İşte o anda o çevrede oturanlarında eziyeti başlıyor. Bangır bangır. Hüdayda da var Batsın bu dünyada.
Zaten burada bir başıboşluk var. İsteyen istediği gibi mekan yapmış kendine. Ne kontrol ne yaptırım. Hal böyle olunca müzik konusunda da herkes kafasına göre takılıyor.
İşte bu şehirde yaşamanın bedeli de böyle faturalarla ödeniyor, ödettiriliyor. Amma günü gelince bu millet faturayı keserse ‘Yandım anam’ türküsünü söylersiniz haberiniz ola.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz