Eskiden “kol kırılır yen içinde kalır” derlerdi. “Artık yen
içinde kalmasına gerek kalmadı” diyor bir dostumuz. Teknoloji yen içinde kalmış
kırık ve çıkıkları röntgen cihazlarıyla tespit ediyor. Gerisi size kalmış.
Biz kırılan kol meselesini mecazi söylemiştik
diyebilirsiniz. Bazı zamanlarda mecaz sökmüyor. Mecazi bakmalar MARAZİ
boyutlara ulaşmış ve her mecazi bakma sonucunda dost ve dostlarınızı
kaybetmişseniz ne olacak?
Görülen o ki, kırılan kol artık yen içinde kalmıyor, “Ben
kırıldım arkadaş” diyor. O yen içinde kalmalar eskidendi. Eskiden VEFA vardı.
Vefa adına değil bir kol, ikisi birden kırılsa kimse ağzını açmaz hiçbir şey
söylemezdi. O eski vefa dolu günleri getir, al kollarımı, şimdi al kolu
kırıkları...
İster bir sınıkçıya ister modern tıbbın müşfik kollarına
emanet ediver. Kırık kolun acısı, sızısı, evveli, sonrası, olay başlangıcı, olay
sonu gibi benzeri konular konuşulup durulacağına, eski haline getirin şu kolu.
Kırılmışsa kırılmış, çıkmışsa çıkmış. Kol eski hale geldi
mi, yaralar çabuk kapanır. Az biraz inilti kalsa da, zaman her şeyin ilacı
demişler. Kolu kırmak marifet değil, kırdığın kolu eski durumuna yakın bir
konuma getirmektir marifet.
Kol kırılırsa; hadisenin bulunduğu zaman, zemin, mutlaka
ilgili şahıslar arasında kalmalı falan filan denirdi. Görüldü ki, milletin
ağzında bakla falan ıslanmıyor. MEVKİ tatlı, MAKAM ballı, PARA ise ballı kaymak
tatlısı.
Böyle olunca da, ortada ne arkadaşlıklar kalıyor, ne verilen
sözler, ne de eski hatıralar. Adam bas bas bağırıyor. Kırılan benim kolum
kardeşim, kimsenin umurunda mı?
Artık o fedakar, cefakar ve cevval insanlar yok. MENFAATİ
yoksa, insanlar yüzünüze bile bakmıyor. Hatta ilgilenmiş gözükmeyi bile
reddediyor. Kimse kimseyi çekmiyor, kimse kimseye katlanamıyor. Hoşgörü,
sadakat, anlayış, karşılıklı dostane ilişkiler tarih olmak üzere.
Doğru sözler adresini bulmuyor, “Kusura bakma ama enayi
misin sen” diyorlar! Güveni artık, noterler ve avukatlar sağlıyor. Tabi hala
geçerli mi geçersiz mi bu bile tartışılır halde.
Her şey kağıtlar üzerinde, yazılı çizili, kırmızı mühürlü,
kontratlı, sözleşmeli olarak tespit ve imza altına alınmış bir durumda. O altın
değerinde olan söz günümüzde bakır değerinde. Geçmesi ve geçerli olması için,
imzalar ve mühürler bile ACİZ kalıyor bazen.
Neden böyle mi olduk? Neden mi bu hale geldik? Mecaz
yüzünden diyorlar. Biz mecazların o derin manalarına sadık kalamadık.
İnceliklerden sıkıldık. O mecazların anlamını bilmesi gerekenlerin yaptığı
yanlışları ve hataları içimize sindiremedik belki.
Kol kırıldıysa neden kırıldığına teknolojik cihazlarla
bakılsın diyen dostumuz bunun için haklı. Yen içinde kalan kırık kol, düzelse
de size selam vermiyor! Neden vermediğini sağa sola değil öncelikle kendinize
sorun!
Bu soruyu küsler, dargınlar, siyasiler, siyasetle uğraşanlar
veya uğraştığını iddia edenler sormalı kendilerine. Sormadığınız her geçen gün,
hanenize kayıp bir gün ve kayıp bir taraftar olarak yazıyor.
Bu işin bilmem ne kadar farkındasınız? Tespitlerime göre,
farkında olmaya hiç niyetiniz yok. Kırılan kol yen içinde kalmıyor, sizler de
siyasetten bir adım ileriye gidemiyor, küskünler hanesindeki rakamı artırıyorsunuz.
Hala anlayamadınız değil mi?
Adaylar netleştiği zaman anlarsınız inşallah! İşte o zaman
vakit çok geç olabilir.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz