Defalarca siyaseti sevmediğimi, insanı un ufak ettiği için haz etmediğimi belirttim. Eğer siyasette görev alması gereken birileri var ise de bunların Antalyalı olmasını yeğlerim.
Prensip olarak
öncelikle Antalyalıların iş, bürokrasi ve siyasette öncelikli olmalarını
savunurum. İlla dışarıdan birileri gelip bu işi yapacak değil ya. Eğer bunun
adına “Mikro milletçilik yapmak” diyorsanız o da sizin görüşünüzdür.
Antalya’da son
dönemlerde AK Parti ve MHP’nin dışında hangi parti olursa olsun memleketin
insanını yok saymaya başladı. Bunu özellikle son seçimlerde gördük ve yaşadık.
Ben kimsenin
nereli olduğunu sorgulamıyorum. Kimin nereli olduğu da beni çok
ilgilendirmiyor. Amma velakin aynı göreve Antalyalılar talip ise öncelik
tanınması gerektiğini düşünenlerdenim.
Son seçimde
yaşananları kısaca bir özetleyim sonra meselenin aslına döneriz. CHP’nin
listesine bir bakalım kaç Antalyalı var. Sağdan say soldan say ikiyi geçmiyor.
Cavit Arı ve Mustafa Erdem.
İYİ Parti’de durum
nasıldı? Uğur Poyraz ve Aykut Kaya ilk iki sırayı işgal edip seçildi. Biri
tepeden inme diğeri Kayseri eşrafından. Rivayete göre Meral Akşener’in oğlunun
arkadaşı.
Zaten üçüncü
sıradaki Ali Adnan Kaya’nın seçilme şansı yoktu. Dördüncü sıradaki manken edalı
Ayşen Kurt'un da seçmende adı sanı bilinmiyordu. Ama BAL TUTAN PARMAĞINI YALADI.
CHP listesinden
yer alıp seçilen iki ithal aday vardı ki tam bir felaket. Serap Yazıcı Özbudun
ile Şeraffettin Kılıç. Ne CHP ne de Antalya ile uzaktan yakından ilişkisi
olmayan iki kişi.
Siyaseti niye
sevmediğimi insanı limon gibi sıkıp attığını da iki örnek ile özetleyeyim.
Birincisi yıllarca İYİ Parti’de İl Başkanlığı yapan Mehmet Başaran. Akşener ve
ekibi Başaran’ı PARA BABASI (teşbihte hata olmasın sağmal inek) gibi görüp
seçime kadar yükü ona taşıttırdılar.
Benim bildiğim
Başaran’a sürekli “Seni ilk sıradan aday göstereceğiz” sözü verilmiş. Kullanma
tarihi geçince bir peçete gibi kenara atılıp seçilemeyecek sıraya konulup
kenara itilmişti.
Bir diğer isim ise
partinin Kurucular Kurulu Üyesi olan Musa Ertugan. O da seçime kısa bir süre
kala İl Başkanı olan Vahdet Afşin Karacan’ı destekledi. Neredeyse parti maddi
anlamda seçime kadar sırtladı. Onun da karşılığı seçilemeyecek bir sıraya oldu.
Şimdi bu
yaşananlara bir kenara koyun. Anlatacağım konuya odaklanın. Daha iki yıl
öncesine kadar AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için methiyeler
dizen, ölüp bittiğini söyleyen Ayşen Kurt diye biri siyaset sahnesine çıktı.
Manken edasıyla
siyasete girdi. Eşinin parası pulu ile ön plana çıktı. Savunduğu ilkeleri terk
edip (Ahmet Davutoğlu-Ali Babacan gibi) parti değiştirdi. İYİ Parti’den yana
tercih kullandı.
Güzelliği manken
edası, patroniçe özelliği ile seçilemese de dördüncü sıradan kendine yer buldu.
Yıllarca partisi için mücadele edenler kenara itilip onun önü açıldı. Dava mava
hak getire.
Neyse. Akşener
hemcinsi Kurt’ta ne özellik buldu ise (parası ve güzelliği hariç) bu kez de
Genel İdare Kurulu (GİK) Üyeliği’ne getirdi. Bu da seçim kaybedilir kaybedilmez
gittiği BİTA ziyaretinin ödülü oldu sanırım.
Şimdi bu anlattıklarımın
ışığında bir derdiniz olsa Allah aşkına Antalyalıları bulsanız bulsanız AK
Parti ve MHP’de bulabileceksiniz. Sonra kalkıp, “Sanki Antalyalıların köküne
kıran mı girdi” demeyesiniz.
Niye siyasete
sevmediğimi de Anladınız değil mi?
İSTEYİNCE OLUYORMUŞ
Sürekli gündeme
getirdiğim Falez-1 ve Falez-2 Park civarındaki KARAVAN ve PİKNİK sorunu vardı.
Bölge halkının serzenişlerini dile getirmekten hiç bıkmamıştım. Tıpkı
yöneticilerin bir şey yapmadıkları gibi.
Cuma günü yine
aynı yerdeki aynı konuları “Kafanızı kumdan çıkarın” başlıklı yazımda gündeme
getirmiştim. Öğle saatlerinde o bölgeye polis ve zabıta ekipleri operasyon
yapmış.
Ekipler
KARAVANLARI Eski Lara Yolu üzerindeki parklardan kaldırmış. Amma yol
kenarındakileri görmemişler! Parklarda PİKNİKÇİLER yine es geçilmiş.
Her şeye rağmen o
bölgede oturan evlerinin kaşsında don-külot görüntüsünden kurtarılan
vatandaşlar adına teşekkür ediyorum. Darısı “PİKNİKÇİLER ve ÇADIR kuranlara”
diyorum.
Demek ki isteyince
oluyormuş!
LÜKS SEMTİN
ÇETELERİ
Antalya sadece
Lara, Güzeloba, Kundu, Konyaaltı’ndan ibaret değil. Bir de Konyaaltı’nın Konaklar
adında bir bölgesi var. Genelde lüks siteler veya rezidans türü konutlar yer
alıyor.
Dünya şehrinin ne
derdi ne de sorunu biter. Bir taraftan trafik, ulaşım, sivrisinek derken yaz
mevsimi ile birlikte başıboş köpekler sokaklarda cirit atmaya başladı.
Konaklar
bölgesinde oturan bir arkadaşım “LÜKS SEMTİN ÇETELERİ” başlığı ekleyip bana
attığı bir görüntüden alıntı yaptım. Kadraja giren 10-15 kadar girmeyende bir o
kadar köpek vardı.
Bana anlatılana
göre hem koca koca insanlar hem da çocukların korkulu rüyası olmuş bu ÇETELER!
Kimin görev alanına giriyor bilmiyorum ama bu ÇETE başa DİŞLİ bir ÇETE.
Umarım üzücü bir
olay yaşanmadan bu ÇETE’ye bir operasyon yapılır ve ÇÖKERTİLİR.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz