Yağmur yağdığı gün EZALARIM titriyor. Evden işe, işten eve
gitmek İŞKENCEYE dönüşüyor, ödüm kopuyor. Gitmek ayrı bir DERT gelmek ve dönmek
binbir türlü dert. Hafta içi okullar açık, resmi kurumlar mesaide, servisler
yollarda falan bunu anladık. Ancak hafta sonları yaşanan TRAFİK ÇİLESİNE ifrit
oluyor, anlam veremiyor ve ÇİLEDEN çıkıyorum.
Partili partisiz kime sorsam herkes aynı konudan MUZDARİP.
Dert sahibi oldu bu memleketin insanı.
Buna elbette daha fazla ve daha geniş yollar, köprüler, alt geçitler
yapmakla, ya da trafikteki araç sayısını azaltmakla ÇÖZÜM bulunabilir. Ama ne
YOL ne KÖPRÜ ne de alt geçit maalesef yeterli değil. Hal böyle olunca trafikte
içinden ÇIKILMAZ hal alıyor.
Öncelikle trafiği KEŞMEKEŞ hale getiren unsurları BERTARAF
etmekle çözülür bu mesele. Peki nedir bu
unsurlar? Yani neyi nasıl bertaraf edeceğiz de bu meseleyi en azından daha
çekilir hale getireceğiz.
Öncelikle herkesin MALUMU olan yeni Merkez Bankası, Uncalı
ve Çakırlar kavşaklarının bir an önce yapımına başlanmalı. Yoksa şehrin
DOĞU-BATI aksında akış sağlanamadığı müddetçe bu işe ÇÖZÜM bulmak MÜMKÜN değil.
Şehir içinde, çevre yollarında geniş bir şekilde bırakılan ve hiçbir işlevi olmayan, tam aksine bakımı ve sulaması ile MASRAF oluşturan geniş REFÜJLER daraltılarak yeni şeritler açılmalı. Bunlar yapılırken TURİZM sezonu değil ÖLÜ SEZON olarak nitelendirilen sonbahar dönemi tercih edilmeli. Kış sezonunda ise YAĞIŞSIZ havalarda hızlıca yapılmalı.
ANTALYA trafiği içinden çıkılmaz haldeyken buna daralan
yollarında etkisi olduğunu unutmamak gerekir. Sıkışan trafik içinde bir de
sağlı sollu parklar var, İşte bu da insanı çileden çıkartan başka bir konu.
Kimse, “Otopark varda biz mi gitmiyoruz” demesin. Ücretli veya ücretsiz bu
SİSTEME derhal son verilmeli. Özellikle de tıkanan bölgelerde.
Kent içi ulaşım sorunları ortadan kaldırılmalı, TOPLU ULAŞIM
işi 3-5 otobüsçünün keyfine bırakılmamalı. Etkin, sağlıklı, güvenilir,
ekonomik, hızlı ve erişilebilir bir ULAŞIM sistemi kurulmalı.
Çok acilen kapsamlı bir ulaşım planlaması yapılmalıdır. Araç
sıkışıklığını en aza indirmek için toplu ulaşım TEŞVİK edilmeli. Yoksa
Antalya’daki araç sayısı ile YOLLARIN KAPASİTESİ orantılı değil.
Şehirlerde araç içi geçirilen SÜRE, trafik tıkanıklığı
nedeniyle çok artmakta. Bu durum, hem ekonomik hem de psikolojik yönden olumsuz
sonuçlara yol açıyor. Bunun içinde ulaşımda taşıta değil İNSANA öncelik
verilmeli.
Aslında benim saydıklarımı işin uzmanı PLANLAMACILAR
detayıyla biliyor. Lakin onlara da FIRSAT verilmiyor diye düşünüyorum. Yoksa bu
iş AHI GİTMİŞ VAHI KALMIŞ bürokrat eskileri ile çözülemeyeceği aşikar.
Faydaları olsa devlete faydaları olurdu.
Ben yıllardır Antalya’da bu konuda kapsamlı bir toplantı yapıldığını konunun detaylıca ele alındığını hatırlamıyorum. Nihayet dün Vali Hulusi Şahin’in başkanlığında Büyükşehir Belediyesi, kaymakamlıklar, ilçe belediyeleri, kamu kurumları ile STK temsilcilerinin katılımlarıyla, ‘Antalya Kentsel Ulaşım Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı’ gerçekleştirildi.
Gelen fotoğrafa bir baktım ki iki üç satır önce yazdıklarımı
gördüm. Yıllarca bu işlerde yer almış, gününü gün etmiş, eski bürokratlar ve
SÖZÜM ONA soruna çözüm bulacağını söyleyip bir arpa boyu yol gidemeyenlerle
doluydu o kare. Umarım bu toplantıdan iyi bir karar ve çözüm çıkarda, biz de
onlar da huzura ereriz. Yoksa bizi bekleyen son nokta AKIL HASTANESİ olur.
Ha unutmadan bir iki kelamda ev kadınları için etmek
istiyorum. Hatunum almış yanına kızını, teyzesini, teyzesinin kızını, iki de
torununu maailecek gezmelerdeler. Koştur koştur OTOBÜS duraklarına, TRAMVAYA
yetişmeye çalışıyorlar.
Bir de tabii altın günü vesaireden dönenler var. Onların da
kapı önü uğurlama faslı dahil sohbetlerinin tam olarak bittiği zaman dilimi,
erkeklerin veya çalışan kadınların eve dönüş vakti ile eş.
Hal böyle olunca, durak hangisi olursa olsun, ister otobüs, ister tramvay. Zaten ikisi de YETERSİZ. Hepsinin önünde uzun hatun kuyrukları. Alın size başlı başına başka bir sorun. Oysa, 5,5 mudur ev gezmesinin mesai biti mi? Ya da saat 6’dan önce evlerinde olsalar, edilememiş öteki iki lafın hatırı mı kalır üzerlerinde?
Ya şu asla zamanında gelmeyen otobüslere ne demeli. Kimi
5-10, kimileri de saatlere varan gecikmeler! Haliyle geçit vermeyen trafik
yüzünden mi yoksa halka eziyet çektirmek için mi bilemiyorum. Bu da bir kısır
döngü aslında.
Yani bütün mesele, ev hanımlarının gün gezmeleriyle alakalı
değil elbette. Ama hani birileri de kalkıp; “Anne bırak çelik çaydanlığı da
sonra alırsın, bak birazdan mesai bitecek, millet zaten yorgun argın çıkıyor
işten bir de biz fazladan iki koltuk işgal etmeyelim otobüste” der mi ki acep?
Sanmam ama ben hatırlatayım dedim.
İnanın bu ÇİLEYİ ÇEKEN kim olursa olsun, eline kalemi kağıdı
alsa destan yazar. Biz bile yanlarında HİKAYE kalırız.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz