Dünkü yazımda ‘Balık baştan kokar’ sözünden yola çıkarak Antalya Büyükşehir Belediyesi, CHP Antalya İl Yönetimi ve Manavgat Belediyesi’nin Atatürk Anıtı konusunu eleştirdim.
Çok sıkı bir CHP’li olan Zeki Emir isimli okuyucum yazımın altına, kendi cephesinden bir eleştiride bulunmuş. “Bir günde elektrik akaryakıt doğalgaz başta olmak üzere hayat pahalılığından ülkenin can yakan konusu göçmen sorunu. Bunlar sanki yok. İşiniz gücünüz hayal üreterek CHP’ye anlamsızca sahil medyasından saldırmak...” diyor.
Birincisi; ben yerel medyada olduğum için ulusal konulara girmemeye özen gösteriyorum. Yeteri kadar ulusal medyada bu konuda herkes kendi cephesinden yazıp çiziyor.
İkincisi; Dünkü yazımda hayal ürünü olan tek bir harf ve satır yok. CHP’ye anlamsızca saldırmıyor durum tespiti yaptım. Hem Yörük Türkmen Festivali’ndeki yanlışlıklar hem de CHP İl Yönetimi’nin geçmişteki yönetimler kadar basiretli olamadığını anlattım.
Eğer yaptığım tespitler yalan ise gelecek açıklamaya da yer veririm. Ancak benim yaptığım tespitler uydurma değil, çevremdeki sizin gibi binlerce CHP’nin hisseleridir!
Neyse ben doğru bildiğimi yazmaya devam edeyim, siz de kendi cephenizden eleştirilerinizi getirin. Ben her eleştiriye tahammülü olan bir insanım.
Gelelim bugünkü konumuzun yani yazı başlığımızın konusu olan mevzuya. Bizim özlü güzel ata sözlerimiz var ki her şeye ‘Cuk’ diye oturur. Mesela, “Ayranı yok içmeye atla gider çeşmeye” sözü gibi.
Önce bu atasözünün ne anlama geldiğine bakalım; “Temel ihtiyaçlarını gidermekten aciz birinin lüks diye tanımlanacak istekler içinde yanıp tutuştuğu, hatta temel gereksinimleri hiçe sayarak lüksün peşinde koşulan durumlar…”
Dün Finike Belediyesi ile ilgili bir iddia ortaya atıldı. Lüks bir otomobilin bağış olarak alınması ve makam aracı olarak kullanıldığına yönelik. 2.5 milyon lira değerinde. Bir mermer ocağı sahibi tarafından alingirli bir şekilde hibe edildiği iddialar arasında yer aldı. Neyin karşılığında hibe edildiği ise merak konusu oldu.
Bir dönem işçi borçlarını ödemekte zorlanan CHP’li Finike Belediyesi’nin böyle manidar bir hibeye alet olması kafaları karıştırdı. Hele hele o aracın makam aracı yapılması! Bakalım bu iddia ile ilgili kaynağından nasıl bir cevap gelecek. Belki de “Geçen yıl Feslikan yağlı güreşleri dönüşünde kaza yapan makam aracının yerine aldık” diyebilirler.
Burada benim eleştirdiğim makam aracı değil. Tabi başkana böyle bir araç yakışır. Sadece gizemli bir hibe olayı ve hibenin kimin tarafından yapıldığı iddialardır.
FESTİVALE VAR İŞÇİYE YOK
CHP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin tartışmalarla başlayıp skandallarla biten Yörük Türkmen Festivali’nin yankıları hala devam ediyor. Parti içi hayli karışmış durumda.
Festival kimilerine göre 20 milyon, kimilerine göre 42 milyon, kimilerine göre de 50 milyon lira bütçe ile yapıldı. Bana göre resmi rakamlar 20 milyon lira civarında.
Resmi rakamlara itibar ederek konuya bir başka açıdan bakalım. 20 milyon lira ile bu şehre neler neler yapılmazdı ki? En azından bir köprülü kavşak yapılıp trafik rahatlatılabilirdi.
Ama ‘Kılavuzlar karga’ olunca işler böyle olmuyor. İllaki konser olacak, sanatçılara milyon milyon verilecek. Tüyü bitmedik yetimin hakkı lay lay loma gidecek.
Sonra, Antalya’nın suyunun pahalılığından yakınanlara “Elektrik fiyatları düşürülürse su ucuzlar” diye algı yapacaksınız! O 20 milyon lira suya harcansaydı dua alırdınız dua.
Hadi bunları geçtik. İllaki festivali yapacaktınız ki yaptınız. Zara’yı, Kubat’ı veya Musa Eroğlu’nu getireceğinize Emre Dayıoğlu’nun yanında Burdurlu Hafız’ı olsaydı inanın daha makbule geçerdi!
Benimki de ne fantezi ise. Ama fantezi değil bu tür festivallerin yerel sanatçılarla yapılması gerektiğinden yanayımda ondan. Yoksa para sizin pul sizin. Bana ne!
Beni ilgilendiren bir taraf daha var. O da belediye çalışanlarının hakları. Önce onların hakları verilmeli. Alın terleri kurumadan. Yoksa kul hakkına girersiniz.
Nasıl mı? 20 milyon lira bütçe ile Yörük Türkmen Festivali yapacaksınız diğer taraftan Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) Genel Müdürlüğü’nde çalışan işçilere sırt döneceksiniz.
Dün aynen böyle olduğunu gördük. ASAT’ın 150 işçisi, enflasyon farkının ödenmemesi, çalışma şartlarında ve maaşlarda iyileştirmelerin yapılmaması sonucu iş bırakma eylemi yaptı.
Sadece bu kadar mı? Sendikanın söylemine göre, işçilerin, mesai ücretleri de eksik yatırılmış. Yani neymiş, “Ayranı yok içmeye atla giderlermiş çeşmeye.” Yahu önce işçinin hakkını verin sonra lay lay lom yapın. Ramazan ayından beri lay lay lomdan bıkmadınız.
ÖNCELİKLE GÜREŞİN HESABINI VERMELİSİN
Antalya Elmalı’nın ‘Noter Onaylı Aşk Skandalı’nın kahramanı İYİ Partili Halil Öztürk’ün CHP’li belediyelerden kalır bir yanımı var? O da tıpkı ‘Üzüm üzüme baka baka kararır’ misali.
Millet İttifakı’nın ortakları bir birlerinden ne görürlerse aynısını yapıyor. Büyükşehir Zara konseri düzenlerken Elmalı’da Elif Buse Doğan konseri organize ediyor. Birisi festivali diğeri ise Hıdrellez’i bahane ediyor.
Şimdi buradan bir kez daha soruyorum Elmalı Belediye Başkanı’na; “669. Elmalı Yağlı Güreşleri’nin hesabını vermeden bu konserin parasını nasıl ve nereden finanse ettiniz?”
Hala kapanmayan bir hesap varken nasıl oluyor da bol keseden para harcanıyor. 670’inci güreşlere şunun şurasında 4 aya yakın bir süre kaldı. Verin şu hesabı yoksa çayıra şaibe bulaşacak.
Yazımın başlığını hangisini söylersen söyle, kime yakıştırırsan yakıştır fark etmiyor. Sonra ben yazınca YANDAŞ yaftası yapıştırılıyor. Ama hiçbiri kendini görmüyor.
Dedim ya, “Doğru iyi bir vitamindir ama hazmedebilene. Yoksa vücuda alerjik etki yapıyor” diye. Ben vitamini vermeye devam edeceğim. Tabi hazmedebilenlere.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz