İnsanın yaşamını çalmanın, bir canlının hayatına kastetmenin bin bir türlü yolu vardır sanırım. Her gün gözümüzün önünde insan hayatına öyle veya böyle kastediliyor. Peki biz ne yapıyoruz? Bunu bilmek iç in kahin olmaya gerek yok sanırım. Hepimiz görmezden geliyoruz. Yani, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığını güdüyoruz.
Ama farkında olmadan o yılanın bir gün gelip bizi ısırıp zehirleyeceğini ve hayattan koparacağını hiç düşünmüyoruz. Biliyoruz da işimize gelmiyor. Veya akıl etmiyoruz! Antalya’da yıllardan beri kanayan yara haline gelen bir üst geçit meseleleri var. Bunların bazıları şehir içinde bazıları ise şehrin kenarı olan çevre yolunda.
Şehir içindekilerde zaman zaman sorun yaşansa da ki bunlar arıza kaynaklı oluyor. Belediye borunu anında çözüyor. Ancak iş çevre yolundaki üst geçitlerde. Çık çıkabilirsen, in inebilirsen! Kiminin merdiveni kırık, kiminin asansörü arızalı. Amma velakin çoğunun asansörü sökülüp çalınmış. O üst geçitleri bırakın çıkmayı, o hallerini görünce insan ürküp kaçıyor.
Çoğu neredeyse korku filmi çekiminden arta kalmış mübarek. Bunun en canlı örneği Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) önündeki sözüm ona asansörlü üst geçit. Ne asansör kalmış ne de metal aksam. Hepsi çalınmış, kırılmış. Ne bölge halkı ne de koskoca patronların kurumu ATSO sahip çıkamamış bu nimete. Çünkü kimsenin umrunda değil.
Tıpkı yukarıda örneğini verdiğim yılan meselesi gibi. İllaki birinin canı yanacak ki herkes ayaklanacak. Yoksa, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyip geçecekler. Yahu, bu memlekette yapılan her şeye bizler sahip çıkmazsak kim sahip çıkacak? Hırsızı soysuzu biz engellemezsek kim engelleyecek?
Şimdi birileri çıkıp bu hırsızlıkları, “Ne yapalım ekonomi kötü, insanlar aç” mantığına bağlarsa şaşırmam. Bakın burası bir üst geçit ve 7’den 70’e hepimize lazım. Gelin bunlara el birliği ile sahip çıkalım ve insan hayatını çalmalarına izin vermeyelim
ELMALI’DAKİ TEHLİKE!
Antalya’nın Elmalı ilçesinde geçen hafta yaşanan tarih katliamını hepiniz biliyorsunuzdur. Osmanlı dönemine ait ‘taşınmaz kültür varlığı’ olarak tescil edilen Akçay Camisi, Elmalı Belediyesi tarafından yapılan izinsiz tadilatla geri dönüşü olmayan bir şekilde tahrip edilmişti.
Yani, tarihi caminin geçmişe ait bütün izleri yok edildi. Kök boyalı, kırma çatılı, tek şerefeli camiye ait ek yapıların ve tarihi nitelik taşıyan şadırvan tamamen yıkılıp yenisi yapıldı.
Tabi yerinde ise resmen tarihi cinayet işlendi burada. O güzelim tarih kokak cami allı pullu renklere bezenip boya kokar hale getirildi. Buram buram tarih kokusu yok edildi.
Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, izinsiz uygulamaları yapan ve yaptıranlar hakkında Elmalı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Elmalı İlçe Müftülüğü tadilatın belediye tarafından yapıldığını tutanak altına aldı.
Tehlike bununla bitmedi. Asıl büyük tehlike, yine Elmalı Belediyesi tarafından ‘Elmalı’nın Canları Can Buluyor’ projesi ile restore edilen Sinan-ı Ümmi ve Vahib-i Ümmi türbe Türbelerinde.
Her işi eline yüzüne bulaştıran Elmalı’nın aşk düşkünü Belediye Başkanı Halil Öztürk, tıpkı Akçay Camisi’nde olduğu bu iki önemli tarihi türbede de tarihi katletme ihtimali yüksek.
Onun için derhal Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü devreye girerek sürüncemedeki bu restorasyona el koymalı. Benden söylemesi. Sonra, “Tüh vah” demeyin.
TADI DAMAĞIMIZDA KALDI
Kepez Belediyesi’nin DokumaPark’ta düzenlediği ve Türkiye’nin en büyük bilim merkezi olan Antalya Bilim Merkezi ile BilimFest, büyük ilgi gördü. Antalyalıları 3 gün boyunca bilim ve teknoloji dünyasında buluşturan festival hatıralarda güzel izler bıraktı.
3 günde binlerce ziyaretçi ağırlayan bilim ve teknoloji festivaline Türk yıldızlarının gökyüzünde sürdürdüğü muhteşem gösteriler de ayrı bir renk kattı. Dünya çapında kendi sınıfında en etkin taarruz helikopteri olan milli gururumuz ATAK Taarruz ve Taktik Helikopteri büyük ilgi çekti. 7’den 70 herkes bilimle aydınlandı.
Festival için 3 gün çok kısa kaldı. Bana gelen eleştiriler bu yöndeydi. Çünkü daha binlerce kişi gidip görememiş. Gidenlerde, “Tadı damağımızda kaldı” diye dert yanıyor. Elçiye zeval olmazmış; “Sayın Hakan Tütüncü, bir dahaki sefere bu işi bir haftadan az yapmayın. Halk böyle istiyor.”
DÖRT BİR YANDA OLMALI
Bizim oralarda meşhur bir hayır lafı vardır; “Madem yaptın bir hayır tut dört bacağından ayır” diye. Niye böyle söylenmiş? Bir hayrın dört başı mamur olması içindir sanırım. Antalya Büyükşehir Belediyesi, paylaşma ve dayanışma ayı Ramazan’da, Mobil Aşevi ile mahalleleri dolaşarak, ihtiyaç sahibi vatandaşlara sıcak yemek dağıtımı yapacak. Gayet güzel.
Ancak benim anlamadığım, hangi akla hizmetse bu işin sadece Kepez ilçesinde yapılacak olması. Ya arkadaş, “Sadece Kepezliler mi oruç tutuyor?” Allah aşkına. Dün, Habibler Mahallesi’nde, bugün Hüsnü Karakaş Mahallesi’nde olacak aşevi. Sırasıyla da diğer mahalleler. Konyaaltı ve Muratpaşa’da oruç tutan ihtiyaç sahibi yok mu nedir?
Ben bu işi anlamadım. Anlayan varsa bir de bana anlatsın.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz