Sevgili okurlar, Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk’ün Antalya’mızı ilk ziyaretinin üzerinden tam 91 yıl geçti. 6 Mart 1930 tarihinde Burdur üzerinden şehrimize gelen Atatürk coşkuyla karşılanmıştı.
Kendisine tahsis edilen Yenikapı semtindeki konakta kalan Atatürk bu ziyarette Konyaaltı’ndaki bir çiftliği de ziyaret etmişti. Ata’mızın Antalya’mızı ziyaretinin 91’inci yıldönümünde içimi acıtan bazı görüntülere tanık oldum, üzüldüm…
6 Mart’ta Cumhuriyet Meydanında Antalya İçin El Ele Platformu’nun düzenlediği bir tören vardı. Yaklaşık 300 kadar kişinin katıldığı tören anıta çelenk konulup saygı duruşunda bulunulup, hep birlikte İstiklal Marşı söylenip, günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalar yapıldıktan sonra sona erdi.
Bronzdan yapılan Ulusal Yükseliş Anıtı’na bakınca içim sızladı. Çünkü bronz heykelin neredeyse her yanı oksitlenmiş gibiydi. Bunları görünce bu anıtın başına geçen yıl gelenler aklıma geldi. Çünkü geçen yıl belediyeden heykellerin bakım işini alan şahıs bu işi temizlik firmasından temin ettiği Suriyelilere yaptırmış.
Nereden biliyorum derseniz; bizzat kendi gözlerimle gördüm çünkü. Güzelim bronz anıt sanki kirece yatırılmış gibi olmuştu. O lekelerin üzerine antipas sıkıp, bezle silmişlerdi.
Bunları niye anlatıyorum. Çünkü 6 Mart’ta Cumhuriyet Meydanı’ndaki törene gittiğimde o geçen yılki kepazeliğin izlerinin o anıtta kaldığını gördüm. Yavuz Özcan Parkı’ndaki at üstünde tasvir edilen Antalya’nın Fatihi Keyhüsrev heykelinde de benzer durum var. Zira geçen yıl onu da bir güzel temizlemişlerdi.
(Keyhüserv heykeli geçen aylarda vefat eden rahmetli Meret Ovezov’un eseridir. Bu vesileyle kendisini saygıyla ve şükranla anmış olayım). Bu memlekette hiç adam kalmadı mı? Bu şehirde üniversite var. Yığınla Akademisyen var. Restoratör var. Bakın üst yarısı yurtdışına kaçırılan Herkül heykeli bile Antalya’daki al yarısı ile burada birleştirildi.
O kadar uzmanın olduğu Antalya’da bula bula apartman temizliğine giden Suriyelileri mi buldunuz Atatürk anıtını temizletecek? Sizde hiç utanma, arlanma yok mu? diyesim geliyor. Bunları söylüyorum ki bir daha böyle bir rezalet yaşanmasın.
ADD’NİN ‘BİLİNMEYEN’ AYIBI
Bir serzenişim de 6 Mart tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı İbrahim Daş’a olacak. Sayın Başkan Atatürk’ün Antalya’yı ziyaretiyle ilgili bir fotoğrafı göstermiş. Bir takım açıklamalarda bulunmuş. Bu açıklamalara göre gazeteci arkadaşlarımız da haber yapmış.
Haberde Atatürk’ün Antalya’yı ziyaret ettiği 6 Mart günü internet sitelerinde de yayınlandı. O yayınlanan habere göre, Atatürk’ün 6 Mart 1930 tarihinde ziyareti sırasında çekilen bu fotoğrafın bugüne kadar hiç bilinmeyen bir fotoğrafmış.
Yayınlanan habere göre, bu fotoğraf Atatürk evi olarak kullanılan Yenikapı’daki kapalı spor salonunun yanındaki konağın önünde çekilmiş. Oysaki o fotoğraf; öyle bilinmeyen sır bir fotoğraf değil.
“KAHRIMDAN ÖLECEĞİM”
Antalya’daki birçok insanın bildiği; hatta Antalya Ticaret Odası’nın yayınlarında bile yer alan bir fotoğraf. Ayrıca bu fotoğraf Yenikapı’daki Atatürk’ün kaldığı evin önünde değil, Konyaaltı’ndaki Mursi’nin çiftliğinde çekilen bir fotoğraf. “Konyaaltı nere? Işıklar Caddesi nere?” diye sorası geliyor insanın.
Fotoğrafta Atatürk’ün yanındaki kadın Afet İnan. Bu doğru ama arkasındaki komutan Kazım Özalp değil, Fahrettin Altay. Bunu ben iddia da etmiyorum. Antalya’daki birçok insan söylüyor. 6 Mart günü yayınlanan o fotoğrafla ilgili haberi okuyan birçok Antalyalının çok üzüldüğünü de biliyorum.
Hatta o fotoğrafla ilgili haber yayınlandığı gün beni arayan Antalya’nın tarihine, kültürüne büyük hizmetlerde bulunmuş bir isim dedi ki; “Neredeyse kahrımdan öleceğim”
Bilmem anlatabildim mi? Saygılarımla…
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz