Tarih 2013 yılı 22 Ağustos’u gösteriyordu. Akşam saatleriydi. Türkiye’nin 6’ıncı Yüz nakli için Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesindeydim. Yüz nakli için beklerken hastanenin B blok kapısından içeriye pembe çantalı küçük bir kız çocuğu girmişti. Yanında annesiyle babası da vardı. O çocuğun adı Cansu’ydu.
Hatırladığım kadarıyla böbrek nakli için gelmişti. Organ yetmezliği sorunu varmış. Kadavradan Cansu’ya uygun organ bulunduğuna ilişkin telefon açılınca apar topar yola çıkıp Gaziantep’ten çok zor şartlarda, imkansızlıklar içinde gece yarısı kalkıp Antalya’ya gelmişler. Aranan organ bulunmuştu. Cansu heyecan içindeydi. Nakil olunca artık sağlığına kavuşacaktı. Ama Cansu’ya nakil sırasında gerekli kan yoktu. Hatırladığım kadarıyla 6 ünite kan gerekiyordu.
Hastane aileden Cansu için gerekli kanı bulmasını istiyordu. Ailenin Antalya’da hiç tanıdıkları da yoktu. Nakil ertesi güne kalmıştı. Babası ise hastanenin sandalyelerinde büzüşüp çaresizce sabahın olmasını beklemişti. Benim de yardımcı olmam üzerine birkaç kişi hastaneye gelip Cansu için kan bağışında bulunmuştu. Baba kan vermek için gelenleri kapıda karşılayıp hayır duaları etmişti. Aranan kan temin edilince 23 ağustos günü öğleden sonra Cansu nakle alınmıştı.
Ama Cansu’yu kurtaramadık. Minik kız yaşama tutunamadı. Cansu’nun arkasında hastaneye gelirken eşyalarını koyduğu pembe çantası ile gözü yaşlı annesi ve babası kalmıştı.
Aradan 7 yıl geçmiş.
Ama o günden beri ne zaman bir kan bağışı kampanyası görsem, kan arandığını duysam, Kızılay’ın kan alma araçlarını görsem; gözlerimin önüne annesi ve babasıyla birlikte gece yarısı hastane kapısından içeriye girip ameliyattan çıkamayan o pembe çantalı küçük Cansu gelir.
O günden beri sık sık kan bağışı yapmak için Kızılay’a müracaat ederim. Birçok kez kan verdim.
Ama bu kan bağışı başvurularımın bir kısmında başarılı olamadım. Çünkü kan verebilmek için bir sürü kriter gerekiyor. Sağlıkla ilgili sorununuz olmaması gerekiyor. Birkaç kez kan değerlerim düşük çıktığı için bağışta bulunamadım. İki kez de diş tedavisinden, bir keresinde de antibiyotik kullandığım için geri çevrildim. En son geçen yıl aralık ayında kan bağışında bulunmuştum.
Geçen gün bir alışveriş merkezinin önünde Kızılay’ın aracını görünce kan bağışı yapmak için tekrar gittim. Evrakları doldurup içeriye girdim. Ancak yapılan tahlilde kan değerim yine düşük çıktı. “Bu şartlarda sizden kan alamayız” dediler. Biraz sohbet ettik. Kan yapıcı gıdalara ağırlık verip çaydan kahveden uzak durmamı önerdiler.
Kan bağışının pandemi nedeniyle çok ama çok düştüğünü anlattılar. Kan vermeye gelenlerin ise ağırlıklı olarak hastanede kan bekleyen kişilerin ismini vererek bağış yaptığını anlattılar. Yani öylesine gidip bağış yapan pek çıkmıyormuş.
Eskiden günde 80-100 ünite kan bağışı yapılırken pandemi sonrası bu oran yarıya düşmüş. Diyecek söz bulamadım. Nitekim sosyal medyada da kan arayanların sayısında büyük bir artış var.
Örneğin AHBAP platformunun “Haydi Ahbap” hesabından yapılan duyuruların büyük bir çoğunluğu da Türkiye’nin dört bir yanından kan arayan hasta yakınlarının mesajlarından oluşuyor. Ben bir ay sonra kan bağışı için tekrar müracaat edeceğim.
Cansu’yu yaşatamadık ama, başka Cansu’lara can suyu olalım, kurtaralım diyorum. Sadece tanıdıklarımız için değil, kan bekleyen tüm hastalara şifa olalım diyorum. Hastalıklarla mücadele eden insanlara umut olalım diyorum.
Haydi bağışa…
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz