Televizyonlarda zaman zaman ekrandaki bazı görüntülerin
bulanıklaştırıldığını görürüz. Özellikle de kan ve şiddet olaylarında
izleyiciye bunları göstermemek için bu yola başvurulur. Bazen de markaları ya
da kişilerin yüzlerini gizlemek için bu yola başvurulur. Ama bazen ideolojik
nedenlerle de görüntü bulanıklaştırılabiliyor. BBC'de yayınlanan 'Bahçe
Sırları' programının eski bir bölümünü yayınlayan Kuzey Kore devlet televizyonu, sunucunun kot
pantolonunu blurlayarak yani bulanıklaştırarak
sansürlemiş. Gerekçe kot pantolonunun 'kapitalizm ve ABD'nin simgesi'
olması.
***
Bu nedenle kot pantolon da bu ülkede yasakmış. Batı
kültürünün kötü niyetli etkisinden koruma kampanyasının bir parçası' olarak
yorumlanan bu sansürleme olayını anlayabilmek için önce jean, blujean ya da kot
adıyla tanımlanan bu pantolonun tarihine bakmak lazım.
Bugün gencinden yaşlısına toplumun büyük bir çoğunluğunun dolabında yer alan bu pantolon 19’uncu yüzyılda ABD’de ağırlıklı olarak zencilerden oluşan maden işçileri için üretilmeye başlanmış. Ağır işlerde çalışan toplumun en alt tabakasından oluşan işçilerin tercih ettiği bu kot pantolonlar, hapishanedeki mahkumlara da giydirilmiş. Bir mahkumu canlandıran Marlon Brando’nun film sahnesinde kot giymesi, Marilyn Monroe, Elvis Presley, James Dean’in blucinleriyle poz vermesinin de etkisiyle bu pantolonlar 2’inci Dünya savaşından sonra emekçi kesimin simgesi olmaktan çıkmış.
***
Popüler kültürün simgesi haline gelen blue jean, Türkiye’ye
ise 1940’lı yıllarda Paris’te terzilik
eğitimi alan Muhteşem Kot tarafından getirilmiş. Kumaşı ucuz ve dayanıklı
olduğu için işçiler tarafından tercih edilen bu giysiyi Türkiye’de üretip
satmaya başlayan Muhteşem Kot nedeniyle ülkemizde jean ya da blue jean yerine
buna kot pantolon adı verilmiş.
***
Muhteşem Kot’un soyadıyla özdeşleşen bu pantolonu o yıllarda
Türkiye’de başka üreten de yoktu. Yabancı markaların kotları yurtdışına gidip
gelenler tarafından getiriliyordu. Benim babam da 1970’li yıllarda Almanya’da
çalıştığı için yıllık izinlerinde Türkiye’ye gelirken beraberinde bizlere
dayanıklı olduğu için kot pantolon da getirirdi. Türkiye’de yabancı markalı ilk
kotları giyenlerin arasında o nedenle ben de vardım.
***
1980’de 12 Eylül darbesinden sonra ülkede yabancı markalı
kotların üretilmeye başlanmasıyla
bu pantolonlar batıdaki gibi
toplumun her kesimi tarafından tercih edilen bir giysi haline dönüştü.
Yoksullar, ağır işlerde çalışan işçiler ve mahkumlar için üretilen bu giysi, en
varlıklı insanların bile dolabına girdi. Evrimleşen kot bir meta haline geldi.
Özetle acılardan doğan bu pantolon emekçi kesimin sembolü olmaktan çıkıp Kuzey Kore’nin
Marx’ist felsefeye göre bakış açısıyla bugün kapitalizmin bir simgesine
dönüştü.
***
Marx’a göre sanat, toplumu değiştirmeye yönelik devrimci bir
harekettir. Ama eğer ezilenlerin hayatından ezenler haz almaya başladıysa bu
devrimci mücadelenin çöküşü demektir. İşte Kuzey Kore’de de kot korkusu bu
yüzdendir. Siz kapitalizmin neresindesiniz?
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz