Bundan 20 yıl kadar önce
Avrupalı müşterilerine gayrimenkül pazarlaması yapan emlakçı bir arkadaşım Konyaaltı’nda
deniz manzaralı bir apartman dairesini
39 bin Euro’ya satmıştı. O zamanlar bu
rakam böyle bir daire için çok uçuk bir
fiyattı. O fiyatı duyduğumda Avrupalı müşterinin kazıklandığını bile
düşünmüştüm. Ama yanılan ben oldum.
Zamanla Antalya’ya
olan talebin artması üzerine hem
arsa, hem de daire fiyatları çok yükseldi. Bugün bırakın deniz manzaralı
daireyi, Antalyanın en ücra köşesinde bile bu paraya tek göz oda bile alınamaz
sanırım.
Belki de 39 bin Euroya satılan o daireyi bugün 20 milyon
liraya bile vermezler. Çünkü o 39 bin Euroya
satılan dairenin çok daha iç kesimlerinde inşa edilen; deniz bile görmeyen,
metrekaresi de daha küçük dairelerin
bile bugün 500 bin dolarlara satıldığını
duyuyorum.
Bir tanıdığım bundan 2 yıl önce Atatürk Bulvarından 1 milyon
600 bin liraya daire satın aldığında rakam çok yüksek gelmişti. Şimdi o daireyi
belki de 10 milyon liraya da bile vermezler.
Bundan birkaç yıl önce Zeytinköy’de
40-50 bin dolara karşılık gelen 300- 400 bin liralık dairelerin fiyatları bile
TL bazında 10’a, döviz bazında ise beşe,
altıya katlanmış durumda. Her yerde inanılmaz bir artışvar.
.BU artışın birçok nedeni var. Herşeyden önce Antalya’ya olan talep hem yurt içinden hem de
yurt dışından devam ediyor. Yerlisi, yabancısı Antalya’dan bir ev alma
hayaliyle yaşıyor. Ama yerli vatandaşların özellikle de ücretli kesimin
Antalya’dan ev sahibi olabilmesi artan fiyatlar nedeniyle gün geçtikçe zorlaşıyor. Ev sahibi olamayan
kiralama yoluna giriyor.
Haliyle bu durum, kiraların daha da yükselmesine neden oluyor. Bu durum ev
sahipleri ile kiracılar arasındaki sorunlara da yol açıyor. Ev sahipleri Kiracılarından
kiraları piyasa koşullarına göre güncellemesini istiyorlar. Kiracılar ise mülk
sahiplerinin bu taleplerini aç gözlülük olarak değerlendiriyorlar. Haliyle ev
sahipleri ile kiracılar arasındaki ihtilaflar yüzünden kavgalar çıkabiliyor.. Mevcut durum hem kiracıları,
hem de ev sahiplerini mağdur ediyor. Bu sıkıntının çözümü için ülkeyi idare eden
siyasetçilere büyük sorumluluk düşüyor.
En köklü çözüm enflasyonun kontrol altına alınması ile
sağlanacaktır. Şayet enfasyon
kontrol altına alınıp yüzde 10’ların
altına çekilebilirse kira artışlarında da yüzde 25 kavgaları son bulacaktır.
Ayrıca enflasyonun düşürülmesi halinde
uzun vadeli düşük faizli konut kredilerinin de önü açılıp inşaat sektöründe canlanma da olacaktır. Öte yandan .
Yasalara göre konut kiralarından
elde edilen yıllık gelirden yüzde 15’ten
başlayıp yüzde 40’a kadar çıkan oranda
vergi alınıyor. İşyerlerinde ise
kiracıdan ödediği kiranın yüzde
20’si kadar stopaj vergisi tahsil ediliyor. Mülk sahipleri kiralardaki artışın firenlenebilmesi için bu
vergilerin en azından ekonomi rayına oturuncaya kadar kaldırılmasını ve
devletin de elini yaşın altına sokmasını istiyorlar.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz