Sevgili okurlar, 1966 yılında İzmir Kestane pazarındaki Kuran kursunda, vaizlik yaparken kendisinin kalacak yeri olmayan Fetullah Gülen’in öğrencilerin barınma sorununu çözmek için cemaatten topladığı bağışlarla ülkeyi ne hale getirdiğini geçen haftaki yazımızda anlatmıştım.
Öğrencilerin yurt sorunundan doğan bu yapılanmanın hem gençlerimize hem de ülke güvenliğine zarar verdiğini yaşayarak gördük. Bu meseleyi çözemez isek gençlerimizi bu tür yapılanmaların, terör örgütlerinin kucağına düşebileceğini ifade etmiştim.
Nitekim yurt sorunundan yola çıkarak geceleri sokaklarda eylemler yapılmaya başlandı. Bu eylemlere katılanların arasında elbette barınma sorunu yaşayanlar olduğu kadar bu konudan nemalanmak isteyen örgütler de, siyasi çevreler de olacaktır.
Hatta sosyal medyadan yaptıkları paylaşımlarla herkesi dayanışmaya çağıranlar da var. Bir taraftan da polis müdahalelerinden, gözaltılardan söz edilmeye başlandı. Bunlar çok ama çok tehlikeli süreçler…
Şimdi Anadolu’nun bir şehrinden büyük bir metropole giden çocuğu ele alalım. Kimi sudan çıkmış balık gibi hissedecektir kendini. Kimi yalnız; yapayalnız hissedecektir koca metropolde kendini.
Kimi de aile baskısından kurtulduğunu düşünerek ipinden boşalan boğa misali oradan oraya koşacaktır. Peki, bu çocukların kalacak yeri yoksa ne yapacak? Bu çaresizlik durumunda kendisine birileri yardımcı olmak istediğini söyleyecektir.
Hatta kalacak yer temin edecektir. Sonrası malum; kendisine kucak açan bu kişilerle arkadaşlık ederken bakmışsınız bu çocuk en radikal örgütlerin içinde yer almış bir militana dönüşmüş.
Böyle bir risk var mı, yok mu? Kendi öğrencilik yıllarımdan örnek vermem gerekirse;
1990’da Isparta’da Mühendislik Fakültesini kazandım. Kalacak yerim yoktu. Bir arkadaşım beni kalacak yer konusunda yardımcı olması için Isparta’da bir tarikat liderinin evine götürmüştü mesela.
O tarikat liderinin evinde tanıştığım bir öğrencinin yanında geçici olarak kaldıktan sonra Davraz Mahallesinde bir ev kiralamıştım. Okulun 2’inci dönemi ise Çünür’deki KYK yurdu çıkmıştı.
Evi tahliye edip yurda yerleşmiştim. O yıl tekrar üniversite sınavına girip puanımın düşmesine rağmen Mimar Sinan Üniversitesini kazanmıştım. Isparta’daki yurt hakkımı İstanbul’a taşıyıp Kadırga erkek öğrenci yurduna kayıt olmuştum.
1991’de İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesine kayıt için gittiğimde ise Fındıklı’daki kampüste sol görüşlü öğrencilerin (İYODER) kurduğu stanttaki bir genç kız yardımcı olmuştu bana. Bu kız Mimar Sinan Üniversitesinde kimine göre kaza sonucu düşüp ölen, kimine göre de cinayete kurban giden uğruna Grup Yorum’un “Seher Yeli Kız” diye şarkı yazdığı Seher Şahin idi…
Barınma sorununun kimi nereye sürükleyebileceği hiç belli olmaz…
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz