Geçtiğimiz 20 Ekim’de ölen Fetullah Gülen, 1999 yılından
beri kaldığı ABD’nin Pensilvanya eyaletindeki çiftliğinde toprağa gömüldü.
Vasiyeti gereği Pensilvanya’daki çiftliğine bir anıt mezar yapılacakmış.
Pensilvanya yasalarına göre mezar ve anıt mezar gibi yerler vergiden muaf
tutuluyormuş. Örgüt Gülen’i buraya gömerek Saylorsburg kasabasındaki bu çiftlik
vergi muafiyeti de elde etmiş. Fetullah Gülen'in bugüne kadar konakladığı
çiftlik yasalara göre bundan böyle her türlü vergiden de muaf olacakmış. Öte
yandan Fetullah Gülen’in kendi üzerinde bir mal varlığı var mı bilmiyorum ama
örgütün en az 30 milyar dolarlık bir servetinin olduğu iddia ediliyor.
***
Şimdi bu malvarlığının başına geçebilmek için örgüt içinde
kavgaların yaşandığı da iddia ediliyor. Örgüt içinde bölünme olup olmayacağını
zamanla göreceğiz. Ancak bu tür biat toplumlarında kim işaret edilirse onun
peşinden gidildiğini de unutmamak gerekiyor. Öte yandan 1960’lı yıllarda yoksul
bir vaiz olan Fetullah Gülen’in serveti nereden geliyor? Değirmenin suyunun
kaynağı ne? İddialara göre 1960’lı yılların ortalarında kalacak yeri bile
olmadığı için İzmir Kestane pazarındaki kuran kursunda çekyatın üzerinde yatan
Gülen’in bindiği taksinin parasını verebilecek parası bile yokmuş.
***
Peki, Gülen aradan geçen yaklaşık 60 yıllık süreçte
milyarlarca dolarlık servete hükmeden bir duruma nasıl geldi? Bu sorunun yanıtını bir zamanlar Fetullah
Gülen’in en yakın yol arkadaşlarından birinin 10 Nisan 2015 tarihinde Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadede bulabiliyoruz. Gülen’in eski yol
arkadaşı bu örgütün nasıl doğduğunu, finansmanı nereden ve nasıl sağladığını,
ifadesinin 5 ve 6’ncı sayfasında özetle şöyle anlatıyor:
“Fethullah Gülen'le biz 1966' da tanışmıştık. Fethullah hoca
Kestane pazarı kuran kursunda çekyatın üzerinde kalıyordu. Ben de
İzmirliyim. Evim de kestane pazarına
yakın, oradaki tanışmamızdan sonra başlayan bir arkadaşlık oluştu. Motor sanat
lisesini bitirip Üniversiteye yeni başlamıştım. Gündüzleri arabam ile taksi
şoförlüğü yapıyor gecede üniversite okuyordum. O zamanlar İzmir'de toplasan 100
tane taksi var. Arabam olunca İzmir'i de iyi biliyorum. Üniversitede bir çevrem
de var. Bu sebepler beni ona karşı cazip bir kimse haline getirdi. Fethullah hocayı
sağa sola götürme getirme, bir de istediği kimselerle onu görüştürmeyle
başladık. Sonra fikirlerimiz uyuştu. O yıllarda köylerde ortaokul yok
kasabalarda köy çocuklarının gelip okuması imkanı yok. Çok yerde de yurt yoktu.
Yani köylünün çocuğu köylü, doktorun çocuğu doktor, bir büyükelçinin çocuğu da
bir hariciyeci oluyordu.
Fethullah Gülen Anadolu çocuklarının eğitimden eşit pay
alamadığını söyleyerek, ‘bu çocuklara yardımcı olarak Anadolu insanının okuma
hakkına yardımcı olalım. Bu çocukları köy hayatından, çoban olmaktan, eğitimsiz
kalmaktan kurtaralım’ sloganı ile bizi ikna etti ve millet çölde kalmış susamış
bir insan gibi bu işe malını öyle bir verdi ki, üniversitede okuyan arkadaşlara
1970 te İzmir' de 10 tane kiralık ev tutmuştuk. Önce bir demek kurduk, 1977
yılına kadar bir tane yurt yapabildik. İzmir' de yurdu beş senede bitirdik. Bu
yurt yapım sırasında öğrenci evleri 60-70' e kadar çoğalmıştı. Fakat şunu
vurgulamak istiyorum. 77 yılından 81 yılına geldiği zaman Türkiye'de 100’ün
üzerinde yurt vardı. Fethullah Gülen'in yurt yapma projesine, insanlar hiç
şüphe etmeden arsasını, kamyonunu, sığırını ineğini, emekli maaşının yarısını
veren, kulağından küpesini çıkararak hiç tereddütsüz bağışlayan samimi insanlar
ile bu işe başladı ve büyük bir patlama oldu. Fakat hiç kimse bu işin ileride
devleti ele geçirecek illegal bir örgüt yapılanması olabileceği ihtimalini
düşünmedi ve düşünemezdi. Fethullah
Gülen'in illuminati teşkilatı, Cizvit papazlarının yaptığı bir usulle çok küçük
yaştan aldığı eğittiği insanları, karşı cephenin içerisine gizli ajanlar
halinde sokmasına benzer usulü olabileceğini biz düşünemezdik. Halk da
düşünemezdi. Fakat bu noktaya gelindi.”
***
15 Temmuz darbe teşebbüsünden bir yıl 3 ay kadar önce alınan
bu ifadeden Fetullah Gülen’in finans kaynağının yoksul ailelerin çocuklarının o
barınma ihtiyacının karşılanıp eğitimlerine destek olunması için toplanan bağış
ve yapılan yardımlardan geldiği anlaşılıyor. Yoksul çocukların eğitimi bahane
edilerek milyarlarda dolarlık bir servet yapılmış. Ama İş darbe teşebbüsüne kadar gitti.
***
Elbette bu durumdan başta ülke yönetimine talip olan
siyasetçiler olmak üzere devletin ilgili kurumlarının ve toplumun tüm
kesimlerinin çıkartacağı dersler de var.
Zira 30 milyar doların üzerinde bir mal varlığı olduğu iddia edilen bu
örgüt ülke ekonomisine de çok ciddi anlamda zarar verdi. Anadolu Ajansı’nın geçtiğimiz günlerde
geçtiği habere göre FETÖ’nün 400 milyar doları darbe teşebbüsünde olmak üzere
Türk ekonomisine 500 milyar doların üzerinde zarar verdiği iddia ediliyor. Bu
rakam 11 ilde etkili olan 6 Şubat depremlerinden 5 kat daha fazla hasar
anlamına geliyor. Bu faturayı da yoksul Türk halkı ödüyor.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz