Sevgili okurlar, Antalya'nın tarihi yapılarından olan 133 yıllık Antalya Lisesi’nin Atatürk Caddesi’ne cepheli Rumlardan kalan 2 binası vardır. 2019 yılında Antalya Valiliği tarafından restore edilen bu iki bina, geçtiğimiz yılarda Dışişleri Bakanlığı Temsilciliği yapılmak istenmişti.
Şimdi de bu tarihi binalar Olgunlaşma Enstitüsü’ne verilmek isteniyormuş. O okul, Antalya’nın en köklü eğitim kurumlarından biridir. Bugüne kadar bu okuldan aralarında benim de olduğum on binlerce kişi mezun olmuştur. Üstelik ben bu okulda tam beş yılımı geçirdim.
***
Edebiyat bölümü öğrencisi olarak 3 yıllık okulu lise ikide iki kez Fen ve Matematik dersinden kalarak 5 yılda tamamladım. (Edebiyat bölümünde fen ve matematik dersinin ne işi varsa. O yıllarda vardı. Fen dersi bu bölümden kaldırılınca tek dersten sorumlu olarak üçe geçmiştim. ) 1983’te girdim. 1988’de mezun oldum. Haliyle öğrenciliği en uzun süren kişilerden biriyim.
Dolayısıyla Antalya Lisesiyle ilgili anılarım da lisedeki arkadaşlarım da diğerlerine göre çok daha fazladır. O yıllarda Antalya’daki bazı sinemalarda muzır filmler oynatılırdı. Sınıf arkadaşlarımızın arasında Antalya’nın önde gelen avukatlarından Mehmet Mesut Özder’in ile çok sevdiğim işadamı Ali Nazmi Acar’ın oğlu trafik kazasında kaybettiğimiz canım kardeşim Ömer Faruk Acar da vardı.
***
Lise birde iken sınıftan 10 kadar erkek arkadaşla okulu kırıp bu sinemalardan birine film izlemeye gitmiştik. Her ne hikmetse sınıftan 10 kadar kız da bizim gibi o gün dersi kırıp parka gitmişler. Öğretmenlerin aklına başka şeyler gelmiş. Kızlarla erkeklerin alem yaptığını düşünmüşler.
Ertesi gün sınıf öğretmenimiz okulu kıran öğrencileri tahtanın önüne dizdi. “Neredeydiniz” diyerek tek tek sorguya çekiyordu. Herkes bir bahane uyduruyordu. Kimisi “hastaydım” diyordu, kimisi “uyanamadım” diyordu, kimisi “annemin günü vardı ona yardım ettim” diyordu.
***
Sınıfımızdan Ahmet Peker, ise yalan söylemeyi becerememişti ama doğrusunu da söyleyemiyordu. Hocanın “neredeydiniz” sorusuna hazır ol vaziyetine geçip kafasını yukarıya doğru kaldıran Ahmet, “nerede olduğumuzu söyleyemem” diyordu. Hocamız Ahmet’e “niye söylemiyorsun evladım. Hadi anlat “dedikçe, Ahmet’i de bizi de ter basıyordu. Ahmet kafasını yukarıya kaldırıp “söyleyemem hocam. Israr etmeyin” diyordu.
Ahmet öyle dedikçe hocanın merakı daha da artıyordu. Bu olaydan sonra grubun elebaşı olarak görünen ben mimlenmiştim. Her devamsızlık yaptığımda soluğu idarede alıyordum. Benden bir sınıf üstte olan Mezarlıklar eski Müdürü Aşur İbat ile parklarda fink atıyorduk.
***
Lisedeki 5’inci yılımda yine bir gün okula gitmemiştim. O yıllarda Güllük Caddesinde market işleten abime yardım ettiğim için okulu kırmıştım. Dükkanı gece geç kapattığımız için uykusuz kalmıştım. Ertesi gün dönemin okul müdürü İbrahim Dinçer şimdiki o tarihi binalardan olan güneydeki idari binadaki odasına çağırmıştı. Yanında adını şimdi hatırlamadığım Müdür yardımcıları da vardı.
O gün de sınıftan aralarında kızların da olduğu çok sayıda öğrenci okula gitmemiş. “Neredeydiniz oğlum” dedi. Dedim “Abimin dükkanında çalıştım. Diğer öğrencilerin nerede olduğunu bilmiyorum” Gözümden uyku aktığı için madde filan kullandığımı sandı. “Sen bir şey mi içtin” dedi. “Yok hocam” dedim. Yalan söylediğimi düşündü. Durup dururken tekme tokat girişti. Bir güzel patakladı. Yaşım 20.
***
Dedi “velin gelecek yoksa atarım seni.” Çıktım okuldan, anlattım abime durumu. Abim de yanına muhasebeci arkadaşı Veli Karakışı aldı. Gitti okula. Durumu anlatmışlar. “Böyle böyle” diye. Öğretmenler beni okulun düzenini bozmakla suçlamışlar. Dönünce müdürün söylediklerini bir bir anlattılar. Kendimi ben bile tanıyamadım. “Okumaz bu” demişler.
Hani şimdi öğretmenler, öğrencilerin kulağını bile çekse veliler okulu ayağa kaldırıyor ya. Bizim dönemimizde dayak yemeyen öğrenci neredeyse yok gibiydi. Matematik hocası Teoman Acemi mesela. Beden eğitimi hocası Şenol mesela. Şenol hoca bahçedeki tuvaleti basar öğrencilerden sigaraları toplar sonra da kendi içerdi. Müdür İbrahim Dinçer ise oğlum yapmayın ben 18 sene içtim bıraktım derdi.
***
Tuvaletteki tiryakilerin arasında Mevlüt Çavuşoğlu’na en yakın isimlerden olan Osman Sapmaz da vardı. Osman ile tuvalette çok sigara tüttürdük o yıllarda. Sevgili Osman ile o yıllardan tanışırız. Bu arada 12 yıldır sigara kullanmıyorum. Sanat Tarihi hocamız Gülten Kınık bizi sık sık müzeye ve Phaselis gibi ören yerlerine götürürdü. Gülten Kınık sayesinde arkeoloji ve sanat tarihine ilgi göstermeye başlamıştım. Lise öğrencileri olarak hafta sonları gündüz Talya Otelin diskosuna giderdik. Kola içer dans ederdik.
LİSEMİZE DOKUNMAYIN
“Hani okumaz bu” demişlerdi ya. İnadına okudum. Antalya Lisesi ile ilgili anıları olan elbette sadece ben değilim. CHP’nin eski lideri Deniz Baykal da dahil olmak üzere bu okulda aralarında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da olduğu çok sayıda kişi eğitim görmüştür. Okulun tarihi binalarının başka kurumlara tahsis edilmesi, anılara saygısızlıktır. Ayıptır günahtır. Lisemize dokunmayın.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz