Sevgili okurlar, son zamanlarda gıda teröründen bahsediliyor. Parayı üreticinin değil, aracıların kazandığı söyleniyor. Aracılar yüzünden, fiyatların katlandığı iddia ediliyor.
Turfanda sebze ve meyve ambarı olarak bildiğimiz Antalya’da bile, semt pazarlarında en temel gıda maddelerinin kilo yerine gramla satılmaya başladığını görüyoruz. Madem aracılar yüzünden fiyatlar katlanıyor, o zaman aracısız satış modellerini geliştirelim…
Peki, nasıl yapacağız? Örneğin, üretici pazarları kurarak bunu başlatabiliriz. Eskiden Antalya’da halk pazarı vardı. Halk pazarında, üretici ürünlerini halk pazarındaki tezgahlarda getirip satabiliyordu. Üçkapılar’ın yakınındaki katlı otoparkın olduğu, eski Antalyalıların “develik” olarak adlandırdığı yer Antalya’nın halk pazarıydı. Orada haftanın yedi günü satış yapılırdı. Ürününü satan tezgahını boşaltır giderdi. Sonra bir başkası gelir satışını yapardı.
Sonra bu pazar kaldırılıp, Doğu Garajı’na taşınmıştı. Doğu Garajı’ndaki pazar da zamanla festival çarşısına dönüştürülünce, Antalya’nın halk pazarı tarih oldu. Antalya’da üreticiler eskiden semt pazarlarında da boş bulduğu yere ürünlerini koyup satabiliyordu. Sonra bu uygulamaya da son verildi.
Çünkü sokak pazarları da dahil olmak üzere, semt pazarlarındaki yerler parsellenmiş durumda. Kimin nerede tezgah açacağı isim isim belli. Kayıt altında. Bugün de pazarlarda müstahsiller için ayrılan yerler var. Ama orada da kimlerin satış yapabileceği isim isim belli.
Belediyede kaydı olmayan müstahsil, oraya malını götürüp satış yapamıyor. Öyle bir özgürlük yok. Kaçak-göçek sokak aralarında tezgah açanlar oluyor. Bazen sokak aralarında tezgah açanlarla, zabıtalar arasında kovalamaca yaşanıyor. Çünkü, belediyeler denetim sağlamak için pazar dışında tezgah açılmasına sıcak bakmıyor.
Elbette denetim gerekli. Hem denetim sağlamak, hem de aracısız satış mümkün değil mi? Neden olmasın. Antalyalıların özlemle hatırladığı halk pazarı modeliyle bunu tekrar başarabiliriz.
Böyle bir projeye, halk partili Antalya Büyükşehir Belediyesi de sıcak bakacaktır diye düşünüyorum. Çocukluğu traktör üstünde geçen Muhittin Böcek’in de buna duyarlı olacağından eminim.
Ama benim gönlümden geçen, her belediyenin her mahallede olmasa bile her ilçede bir tane de olsa haftanın 7 günü satış yapılabilen halk pazarı kurmasıdır. Bu pazarlardaki yerlerde tıpkı eskiden halk pazarında olduğu gibi isteyen her müstahsilin malını getirip satış yapabilmesidir.
Şayet; bu pazarlarda tezgah yerleri hiçbir isme tahsis edilmez ise, her üretici özgürce ürününü satabilirse, Antalyalılar da bundan çok memnun kalacaktır. Aracısız satıştan elbette vergi kayıpları olacaktır. Belki bu yüzden aracısız satışa belediyeler ve bazı kurumlar olumlu yaklaşmayacaktır.
Ama devletin görevi millete hizmet ise üreticiden tüketiciye satışlara da sıcak bakılmalıdır.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz