Hayatın, yol boyunca ayağına takılan taşlardan kalan, dizlerinde yara izleri olduğunu, yolun sonuna yaklaştığında anlıyor insan! Yol boyunca çoğalan, eskisi kabuk bağlamadan, yerine yenisi eklenen yara izleri içinde, en çok da dizlerin ve avuç içlerindir kanayan!
Yol boyunca kaç kere düşer, kaç kere ölür, kaç kere doğar insan…! Kaç kere kendi küllerinden yeniden doğar? Kim, kaç kere? Ne için? Kim için ya da kimler için? Herkesin yolunun farklı olduğu bir yolculuksa eğer hayat yolu, sanırım bu yolda, önemli olan yürümeye değer anlamlar bulabilmek, dizlerinde kanayan yaraların acısına değer izler bulabilmek!
***
Belki de asıl olan, yolun sonunda; iyi ki yürüdüm, iyi ki yoruldum, iyi ki düştüm, nasıl da kalktım, nasıl da küllerimden yeniden doğdum diyebilmek! Aynı yolda, aynı yöne bakan ve yoldan dönemeyen yol arkadaşı ile sonsuza kanat açabilmek, yaşamın dolambaçlı yollarına, uçurumlarına, dikenli patikalarına rağmen… Hayat yolunda Zümrüdü Anka Kuşu olabilmek…
Efsaneye göre etekleri bulutların üstünde, Kaf Dağı’nda yaşayan Zümrüdü Anka Kuşu (Simurg), bilgi ağacının dallarında yaşarmış. Öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar, yuvayı yapışkan bir sıvıyla sıvar, güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakana kadar içinde ölümü beklermiş. Kendi yaptığı yuvada yanarak ölen Zümrüdü Anka Kuşu, sonra küllerinden yeniden doğarmış.
***
Şimdiye kadar onu gören hiç kimse olmamasına karşın, her türlü kötülüklerden onları kurtaracağına inanan kuşlar, bir gün onun bir tüyünü bulmuşlar. Onun gerçekten var olduğunu anlayan tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte kötülüklerin üstesinden gelebilmek için ondan yardım istemeye karar vermişler. Hep birlikte Zümrüdü Anka Kuşu’na ulaşabilmek için, gökyüzüne doğru uçmaya başlamışlar. Ancak ona ulaşmak için, yedi dipsiz vadiyi aşmaları gerekmektedir. Bu vadileri geçmek o kadar zordur ki, isteği ve sabrı az olanların çoğu yolda birer birer dökülmüşler. Yol boyunca yorulanlar, düşenler, vazgeçenler, pes edenler olmuş…
İlk vadi, aranılan her şeyin olduğu, kuşlar için cennet gibi bir yer olan irade vadisinde, çoğu kuş vadinin sihrine kapılarak, sürüden ayrılıp, kopup gitmişler… İkinci vadi olan aşk vadisinde, kuşların gözünü sis kaplamış, gördükleri biçimsiz şekilleri birer kuğu sanan kuşlar, onların peşine takılıp, gözden kaybolup gitmişler…
***
Cehalet vadisi olan üçüncü vadide, kuşların gözüne her şey çok güzel gelmiş. Gördüklerinin ne olduğunu sorgulamayan ve zamanla düşünmeyi unutan kuşlar Zümrüdü Anka Kuşunu da unutarak sürüden kopup gitmişler… Kuşlar inançsızlık vadisi olan dördüncü vadiye geldiklerinde, her şey anlamını yitirmiş. Zümrüdü Anka Kuşuna ulaşmanın hiçbir şey değiştirmeyeceğine, bu kadar yol gelmenin boşa çaba olduğunu, yolu tamamlamanın anlamsız olduğunu söyleyenler geri dönmüşler…
Yalnızlık vadisi olan beşinci vadiye geldiklerinde tüm kuşları bir korku sarmış. Kendilerini yapayalnız hissetmişler. Milyonlarca kuşun aynı amaç için uçtukları akıllarından uçmuş gitmiş. Bulundukları yerde sadece kendilerinin olduğunu düşünen, endişeye kapılan kuşlar panik halinde yok olup gitmişler… Kuşlar altıncı vadi olan dedikodu vadisine geldiklerinde, her yerden fısıltılar duymaya başlarmışlar.
***
Sürüde Zümrüdü Anka Kuşu’nun yanarak öldüğü ve tüylerinin bir daha çıkmadığı ile ilgili dedikodular yayılır. Bu dedikodulara inanan kuşlar, yola devam etmenin anlamı olmadığı düşünerek sürüden ayrılmışlar… Ben vadisi olan, yedinci vadiye giren kuşların içinde, vadiye girer girmez değişik bir his uyanmış. Birbirlerini eleştirmeye ve birbirlerinden üstün olduklarını söylemeye başlamışlar.
Lider olmak isteyen, en öne geçmek için birbirlerini ezen kuşlar da yolda telef olmuşlar… Nihayet kuşlar Kaf Dağı’na vardıklarında sadece otuz kuş kalmışlar. Zorlu vadilerden geçmeyi başaran bu otuz kuş, yuvaya vardıklarında, Zümrüdü Anka Kuşu’nun otuz kuş demek olduğunu öğrenmişler. Kalan kuşların hepsi Zümrüdü Anka Kuşu’dur.
***
Zümrüdü Anka Kuşları, iradesine hâkim olan, düşünen ve sorgulayan, körü körüne bağlanmayan, kendini geliştiren, başaracağına dair inancını asla yitirmeyen, hep birlikte hareket edebilme becerisi gösterebilen ama gerektiğinde yalnız kalmayı da başarabilen, dedikoduya yenilmeyen ve egosunun esiri olmayan kuşlardır.
Hayatın içinde barındırdığı tüm güçlük ve zorluklara rağmen, yola devam edebilmek, yolculuk boyunca ayağına takılıp düştüğün taşlara rağmen, biri kabuk bağlamadan diğeri açılan dizlerindeki yaralara rağmen, avuç içlerindeki sıyrıkların yüreğinde oluşturduğu sızıya rağmen, yoldan dönmemek, pes etmemek, yürümeye devam edebilmek…
SON SÖZ
Rağmenler’e rağmen… Yüzünü çevirdiğin yönde kanat çırpmaya devam edebilmek… Kanatlarını açabildiğin kadar açabilmek… Önemli olan yola devam edebilmek… Zümrüdü Anka Kuşu olabilmek
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz