Otizm spektrum bozukluğu (OSB), yaşam boyu süren, sosyal
iletişim ve etkileşimde eksiklikler, sınırlı ve yineleyici davranış örüntüleri,
takıntılar ve ilgiler ya da etkinliklerle kendini gösteren, erken gelişim
evresinde ortaya çıkan nörogelişimsel bir yetersizlik olarak tanımlanmaktadır
(Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013). OSB’nin erken belirtileri sınırlı sosyal
katılım, jest mimiklerde ve diğer iletişim alanlarında yetersizlik,
etkinliklerde koordine olamama, başkalarıyla etkileşime girmeme ve tekrarlayıcı
motor hareketler gibi alanlarda görülmektedir (Landa, 2008).
***
Bu belirtilerin yanı sıra; 6 ayı geçtiği halde başkalarına
gülümsememek, 9 ayı geçtiği halde başkalarının ses ya da mimiklerine karşılık
vermemek, 1 yaşı geçtiği halde “agulamamak” parmakla bir şey işaret etmemek ya
da “bay-bay” gibi jestler yapmamak, 2 yaşı geçtiği halde iki sözcüklük basit
anlamlı cümlecikler kurmamak gibi dil ve iletişim alanlarında görülen
sınırlılıklar da otizm spektrum bozukluğunun erken belirtileri arasında yer
almaktadır.
***
Tüm bu belirtiler ışığında otizmin erken yaş döneminde
tanılanması mümkündür ve uzun dönemde eğitimsel destekten olumlu sonuçlar almak
için gereklidir (Constantino, Charman, 2016). OSB’nin erken tanısında, konuşma
gecikmesi ilk şüphe uyandırıcı belirti olmasına rağmen, normal gelişimde de
rastlanabilir olduğundan erken tanı söz konusu olduğunda konuşma gecikmeleri
yerine sosyal güçlüklere dikkat etmek daha işlevseldir (Weismer ve diğ., 2011).
***
Otizmde etkili erken tanı oldukça önemlidir çünkü, erken
dönemde eğitim almaya başlayan otizmli çocuklarda sosyal gelişim, iletişim
becerileri, dil ve konuşma becerileri, oyun ve bilişsel becerilerinde önemli
gelişmeler görülmüştür (Landa, 2008). Beyin gelişiminin devam ettiği erken
çocukluk döneminde verilen eğitimin etkilerinin daha olumlu ve kalıcı olduğu
düşünülmektedir.
***
Otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle
birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır. Ancak hangi gen ya
da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir. Çevresel faktörlerin de
otizme yol açabildiğine ilişkin görüşler vardır. Hem genetik temellerin hem de
çevresel faktörlerin etkileri üzerine çok sayıda araştırma yapılmaktadır
***
Otizm spektrum bozukluğu, günümüzde zihinsel yetersizlikten
sonra en sık rastlanan nörogelişimsel yetersizliktir. Dünyada otizm spektrum
bozukluğunun görülme sıklığı 68’de birdir. Dolayısıyla, ülkemizde de her 68
çocuktan birinin otizmden etkilendiği düşünülmektedir. Ayrıca, otizmin erkek
çocuklarındaki yaygınlığı, kızlardan 5 kat fazladır. Her 54 erkek çocuktan
birinin ve 252 kız çocuğundan birini etkilediği kabul edilmektedir.
***
Bazı çocuklar erken bebeklik döneminde göz temasından
kaçınma, isimlerine yanıt vermeme ya da bakımlarını sağlayan kişilere karşı
kayıtsızlık gibi otizm spektrum bozukluğunun ilk belirtilerini gösterebilirler.
Bazıları ise, yaşamın ilk birkaç ayında veya ilk yılında normal gelişim
gösterebilir, ancak aniden kendi içine çekilip gerileme gösterebilir, o zamana
kadar edindikleri dil becerilerini kaybedebilir.
***
Otizm spektrum bozukluğu olan bazı çocuklar öğrenmede zorluk
çekebilir veya normalden daha düşük zekaya sahip olma belirtileri gösterebilir.
Bazı çocuklarda ise normal ve hatta yüksek zeka görülebilir. Bu çocuklar hızlı
öğrenme yetisine sahiptirler, ancak bildiklerini günlük hayatta uygulamak,
karşılıklı iletişim kurmak ve sosyal durumlara uyum sağlamakta zorluk
çekebilirler. Bu bozukluğa sahip olanların her birisinde düşük işlevden yüksek
işlevliğe kadar yayılan benzersiz bir davranış modeli ve şiddete eğilim
seviyesi görülebilir.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz