Bir zamanlar Anadolu’da Orkis isimli çok güzel bir prenses yaşarmış. Söylenenlere göre dünya güzeli olan Orkis hiç konuşmaz, dağlara doğru uçarcasına koşar, rüzgârla dans eder, dağlarla taşlarla sohbet edermiş, kimse gizemini çözmesin diye geceleri ortaya çıkar, gündüzleri kaybolurmuş…
***
Orkis, oturduğunda etekleri bütün dağları kaplar, saçlarını
açtığında yaylaya mis kokular yayar, dağlar taşlar kokusunu ondan alırmış. Bir
gün Orkis yine dağlarda oturmuş, etrafı seyrederken eteklerine leylekler
konmuş. Orkis etrafın güzelliğine o kadar dalmış ki, zamanın nasıl geçtiğini
anlamamış ve günün ağarmak üzere olduğunu geç fark etmiş.
***
Herkesin uyanıp, günün aydınlanması ile ayaklanacağını ve
böylece onu görenlerin sırrını öğreneceğinden korkan Orkis, birdenbire
heyecanla oturduğu yerden kalkarken eteğindeki leylekleri unutuvermiş ve
leyleklerden birinin kanadı kırılmış. Bunu gören Orkis gözyaşlarıyla leyleğin
kırılan kanadını iyileştirmeye çalışmış, uzun sırma saçlarından bir tutam almış
kar beyazı leyleğin kanadını sarmış. Leylek bir anda kendine gelmiş ve
birdenbire yakışıklı bir delikanlıya dönüşmüş.
***
Dilleri konuşmayan Orkis ve yakışıklı delikanlıya dönüşen
kar beyazı leylek birbirlerine âşık olmuşlar. Kar beyazı leylek, Orkis’e “Diyar
diyar gezdim seneler eskittim hepsi seni bulmak içinmiş” diye haykırmış. Her
akşam tılsım bozulur ve sabaha kadar aşklarını yaşarlarmış.
***
Zaman o kadar çabuk geçermiş ki, saatler aylara dönüşmüş ve
havalar soğumaya başlayınca kar beyazı leyleğin göç vakti gelmiş. Sevdiğinden
ayrılmanın üzüntüsü ile olduğu yere yığılan Orkis özlem ve umutla sevdiğini
beklemiş. Aradan yıllar geçmiş, Orkis’in saçları toprağa kök salmış. Sevdiğinin
geleceğinden umudunu kesen Orkis, rüzgâra kendini dağlara serpmesini söylemiş,
rüzgâr esmiş ve rüzgârın içinde toz misali erimiş ve kaybolmuş, güzel kokusu
her yeri kaplamış.
***
Orada yaşayanlar o günden sonra, Orkis’in kendini rüzgâra
verdiği yerde bir çiçek bulmuşlar. Çiçeğin beyaz kadife teni ve üzerinde inci
gibi damlalar varmış. O günden sonra Orkide, aşkın ve sadakatin çiçeği olmuş.
Kar beyazı leylek yıllar sonra bir ihtiyar olarak geri dönmüş. Sevdiğini
bulamayan leyleğin gözyaşları Orkide çiçeğine can suyu olmuş. Kar beyazı
leylek, kanatları altında sakladığı Orkis’in bir tutam saçıyla ölünceye dek
oracıkta yaşamış…
***
Hayatta iyi ve güzel değerleri barındıran hikâyeler hep “bir
zamanlar…” diye başlar ve bize sanki bu zamana ait olmayan, çok uzak geçmişte
olan duygusu verir… Hâlbuki insanın özünde var olan duygular insan var oldu
zamandan, bu zamana kadar hiçbir zaman kaybolmaz… Duygular hiçbir zaman eskimez
ve zaman onları yok edemez…
***
Belki de sadece değişen yüzyıllar içinde, artan uyaranlar
arasında kaybolabilir, soğanı toprağın altında capcanlı bekleyen, yeryüzüne
çıkmak için uygun zamanı bekleyen orkideler gibi… İnsanı hayatta tutan
duygularıdır ve duyguların geçmiş zamanı yoktur, onlar her zaman, içinde
yaşadığımız zamana aittir.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz