Türkiye’de halen nüfusun azımsanmayacak bir bölümü istediği
eğitim olanaklarından faydalanamamaktadır. Eğitimde alt yapı eksikliği,
bölgesel farklılıklar, etkin bir müfredatın olmayışı, ezberci yönünün ağır
basması vs. birçok sorun, eğitimde istenilen düzeye halen gelinememesine neden
olmaktadır.
***
Orta öğrenimden yükseköğrenime geçişte yaşanan yığılma, ÖSS,
ÖYS, LYS, YKS gibi yalnızca adı değişen ancak mantığı değişmeyen selektif
sınavlar, eğitim arzusunda olan genç kuşakların önündeki en büyük engellerdir.
Geleceğe güvenle bakabilmesi için en önemli etkenin ne olduğu sorusunu,
gençlerin yarıdan fazlası öğrenim ve geçerli beceri ve yeteneğe sahip olabilme
olarak yanıtlamışlardır.
***
Şöyle ki Türkiye’de ki başat üretim biçimleri çoğunlukla ara
elemana ihtiyaç duyan bir niteliktedir. Oysa ki öğrenci ve ailelerin istihdam
planları, yeteneğine ve becerisine göre tatminkâr, verimli bir iş bulmaktan
ziyade, prestije odaklanan bir arayışı temsil etmektedir.
Meslek liselerinin tercih edilmemesinin arkasında yatan
sebep de budur. Eğitim bu anlamda, sınıf atlama ve kadrolu bir masa başı işe
yerleşme aracı olarak düşünülmektedir. Bu algının sonucunda, üniversite
kapılarında yığılan gençler ve büyük bir diplomalı işsiz ordusu karşımıza
çıkmaktadır.
***
Burada önemli olan konu, toplumdaki bu algıyı kırabilecek
metotlar üretebilmektir. Meslek liselerini cazip hale getirecek eğitim
reformlarına ihtiyaç olduğu ortadadır.
Ezberci bir yönteme dayanan, tek yanlı bilgilerle
çerçevelenmiş bir eğitim sistemi, gencin yetenek ve becerilerini hesaba
katmadan, soru sormasına fırsat vermeden yalnızca bilgiyi alıp ezberlemesini
istemektedir. Gencin dinamik ruh yapısını, eleştiren, sorgulayan kişilik
özelliklerini yeşertmeden baltalayan bir görünümdedir.
***
Oysaki eğitimin amacı, sorgulayan, muhakeme edebilen,
özgüvenli, hayattaki problemleri çözme becerisine sahip, kendi ayakları
üzerinde durabilen bireyler yetiştirmek olmalıdır. Öğrencilere öncelikle,
kendisine verilen bilgiyi isteksizce, zorlanarak, sadece sınavlardan geçer not
almak maksadıyla ezberletmenin ötesinde yapılması gereken şey; onlara,
“öğrenmekten zevk almayı” öğretmek olmalıdır.
***
71 yaşında ölümle yargılanan Sokrates, enstrüman çalan hücre
arkadaşına “bana da öğret” der, arkadaşı ise; “ bunun bir faydasının
olamayacağını, çünkü ölmek üzere olduğunu hatırlatır”, bunun üzerine Sokrates
şöyle der: “Zevk çalmakta değil, öğrenmededir” diye cevap verir.
***
Adeta, ayaklı kütüphaneler yetiştiren bir eğitim sisteminin
çıktısı, analitik düşünme becerisinden mahrum, özgüven yoksunu bireyler
olacaktır. Oysa ki teknolojik enformasyon çağında, akademik manadaki bilgiye,
her türlü yayına, gençler, parmaklarının bir dokunuşu sayesinde, arama
motorları aracılığıyla ulaşabilmektedirler.
***
Öyle ise asıl hedeflenmesi gereken, yeni nesillere bilgi
depolamak değil, onları hayata hazırlamak olmalıdır. Aslında gençliğin işsizlik
ve eğitim sorunlarının sebep- sonuç ilişkisi bağlamında içiçe geçmiş olduğu,
ülkenin sosyoekonomik realitelerinden bir tanesidir.
SON SÖZ
Teoriden öteye gitmeyen, pratikten uzak eğitim uygulamaları,
mezuniyet sonrası gençlerin iş hayatının birer aktörü olabilmesini
engellemektedir.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz