Önceki yazımızda belirttiğimiz gibi İkarus’un daha
yükseklere erişme, güneşe ulaşma tutkusu, onun yok olmasına neden olmuştur. Bu
hikâyesi ile İkarus, yükselme tutkusuna sahip olanların “en” lerin peşinden
koşanların ikonu olmuştur.
***
En başarılı olmak, en beğenilen olmak… “En”lerin içinde yok
olmak… Aslında “en” diye bir şey yoktur hayatta, “ben” diye bir şey vardır!
“En”lerin peşinden koşarken kaybolan “ben”ler vardır… Belki de ihtiyacımız olan
tek şey “ben” olarak kalmayı başarabilmek, başkasının “en”lerine ihtiyaç
duymadan…
***
Sahip olduğumuz her şey bir parça daha alırken
benliklerimizden, belki de ihtiyaç duyduğumuz asıl şey, ihtiyaç duyduğumuz
kadarına sahip olarak, kendimiz olarak kalabilmeyi başarabilmek. Daha fazlasına
ihtiyaç duymadan, daha azın içinde, benliklerimizi çoğaltabilmek…
***
Asıl ihtiyacımız olan daha çok yükselmek, daha çok şeye
sahip olmak, daha başarılı olmak, daha çok beğeni almak, daha çok “en” olmaktan
öte, yeniden fotoğraflarımızı sadece kendimizin beğeneceği albüm sayfalarında
saklamak, özlediğimizde dokunarak bakabileceğimiz...
***
Belki de ihtiyacımız olan, içine hatıralarımızı
sakladığımız, sararmış yaprakların kokusunu içimize çekerek dostlarımıza
gösterdiğimiz, geçen zamanın izlerini taşıyan, içinde solmuş siyah beyaz
fotoğraflarında yer aldığı albümlerimiz.
***
Belki de ihtiyacımız olan kendimizde olanın, kendimizde
kalması. İhtiyacımız olan, içinde mütevazı tebessümlerin saklandığı,
samimiyetle ısıtılmış cümleler…
***
Daha yükseğe çıkmaya, daha çok şeye sahip olmaya, daha çok
biriktirmeye, daha çoğuna, daha fazla “daha”lara ihtiyacımız yok!
SON SÖZ
En başarılı olmaya, en beğenilen olmaya, en sevilen
olmamaya, en fazla “en” olmaya ihtiyacımız yok! Aslında daha çoğuna sahip
olmaya çalıştıkça kendimiz azalıyoruz, oysa ki “az”, aslında “çok”tur!
Çoğalırken azalmamanız dileğiyle…
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz