Tufan olayı, kutsal kitap anlatıları dışında, Sümer, Asur ve Babil kayıtlarında, Eski Yunan, Mısır ve Çin’de, Hindistan’da Satapatha, Brahmana Mahabharata, Doğu Hint adalarında, Burma, Malaya, Avustralya, Yeni Gine, İngiltere-Galler, İskandinavya-Edna, Litvanya ve Amerika’nın çeşitli yörelerinde anlatılagelmiş olan efsane ve rivayetler de yer almaktadır. Bu anlatılar kutsal kitap anlatılarındaki Nuh Tufanı olayına çok benzemektedir. Bütün bu anlatılar, Hz. Âdem’in tüm çocuklarının dünyanın dört bir yanına dağılmadan önce hep beraber aynı bölgede yaşadıklarını ve kültürün gittikleri yerlere taşıdığını, kendi tasavvurlarıyla karışmış olan Tufanın gerçek hikâyesini unutmuş olmalarına rağmen, değişik şekillerde dile getirdiklerini akla getirmektedir.
Birbirinden ve Tufan bölgelerinden hem coğrafi hem de kültürel olarak bu kadar uzak alanlarda, tufanla ilgili bu kadar detaylı ve birbiriyle uyumlu bilgiler nasıl yerleşmiş olabilir? Sorunun cevabı gayet açıktır: Eski dönemlerde birbirleriyle ilişki kurmuş olmaları imkânsız olan bu toplumların yazıtlarında aynı olaydan bahsedilmesi, aslında bu insanların bir ilahi kaynaktan bilgi aldıklarını gösteren açık bir kanıt durumundadır. Görünen odur ki, tarihin en büyük helak olaylarından biri olan tufan, farklı uygarlıklara gönderilen birçok peygamberler tarafından ibret için anlatılmış ve bu şekilde tufanla ilgili bilgiler, çeşitli kültürlere yerleşmiştir.
Müfessir Mevdudi de bu konuda şunları kaydeder : “Tufan olayı ve Hz. Nuh kıssası birçok kültür ve dini kaynaklarda anlatılmasına rağmen, kaynakların tahrif edilmesi veya yanlış aktarma ve kasıtlar sebebiyle birçok değişikliğe uğramış, aslından uzaklaştırılmıştır. Yapılan araştırmalardan, temelde aynı olayı anlatan, ancak aralarında birtakım farklılıklar da bulunan tufan anlatımları içinde, eldeki bilimsel bulgulara uygun yegâne anlatımın Kuran’daki olduğunu görüyoruz.”
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz