İnsanlar yaşadıkları tüm bu olumsuz şartlardan ders alıp Hakk’a yönelmezlerse bu defa onlara bolluk, refah, huzur, sağlık ve güvenlik bahşeder. Böylece onların çoğu gaflete düşüp şımarır.
Allah bilinçleri zayıflar, şükrü bırakıp küfre dalarlar. Kendilerinden öncekilerin düştüğü sıkıntı ve belaları sanki hiç duymamış ve yaşanmamış gibi davranırlar. Lut Kavmi’ne peygamber olarak gönderilen Hz. Lut ile kavmi arasındaki mücadele Kuran’da şöyle anlatılmaktadır:
“Lut Kavmi de gönderilen elçileri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Lut: ‘Sakınmaz mısınız? ’demişti. Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah’tan korkup sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca âlemlerin Rabbine aittir.
Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz? Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz.’ Dediler ki: ‘Ey Lut, eğer bu söylediklerine bir son vermeyecek olursan, gerçekten buradan sürülüp çıkarılanlardan olacaksın.’ Dedi ki: ‘Gerçekten ben, sizin bu yaptıklarınıza öfke ile karşı olanlardanım.”
Lut Kavmi’nin o iğrenç muamelelerine karşı Hz. Lut: “Dünyada o kadar kadın varken, cinsel arzularınızı doyurmak için, tüm yaratıklar arasında yalnızca erkek olanları mı seçersiniz? Oysa dünyada cinsel arzularını doyurmak için erkeklere giden tek kavim sizsiniz. Hayvanlar bile bunu yapmıyorlar.
Allah’ın, cinsel arzularınızı doyurmanız için yarattığı eşlerinizi bırakıyor ve bu amaç için erkeklerle tabiat dışı yollar benimsiyorsunuz. Üstelik işlediğiniz tek kötülük yalnız bu da değil, tüm hayatınız tefessüh ve dalalet içinde. Göz göre göre bu ahlaksızlığı yapıyor musunuz?” Siz erkeklere varıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda münkire dalıyor musunuz?”
Bu uyarılarına karşılık kavmi O’na: “Biliyorsun ki, kim bize karşı söz etmiş, yaptıklarımıza karşı çıkmış, ya da şu veya bu şekilde bize muhalefet etmişse memleketimizin dışına sürülmüştür. Eğer sen de böyle davranırsan, sana da aynısı yapılacaktır. Araf ve Neml surelerinde kavmi, Hz. Lut’a bu uyarılarda bulunmadan önce “onlar fazla temizlenen insanlarmış, onları memleketinizden çıkarın” kararını vermişlerdi.
Hz. Lut, tüm uyarılarına rağmen onları bu iğrenç kötülükten vazgeçiremeyince “Rabbim, onların kötülüklerinin sonuçlarından bizi (müminleri) koru” diye dua etmiştir. Kendilerini doğru yola davet edip ileride gelecek olan felakete karşı onları uyaran Hz. Lut’un olağanüstü çabalarına karşılık, kavminin ona cevabı onu tehdit etmek olmuştur. Bu azgın ve sapık kavim kendilerine doğru yolu gösteren peygambere karşı öfke duyuyor, onu ve ona iman edenleri sürgün etmek istiyorlardı.
Onlara tanınan süre sona erdiğinde, Hz. Lut ve davetini kabul eden az bir toplulukla beraber felaketten kurtarılarak, geride kalanların hepsi korkunç bir felaketle helak ediliyorlar. ‘Geride kalan bir kocakarı’ ifadesiyle Hz. Nuh’un karısı kastedilmektedir.
Tahrim Suresi’nde Hz. Nuh ve Hz. Lut Aleyhi selamların eşlerine değinilerek bu konuya ışık tutulmaktadır. ‘Bu ikisi kullarımızdan iki salih kulun (nikâhları) altındaydılar, fakat onlara ihanet ettiler.’ Yani iman etmediler ve Salih kullarının değil de, kâfirlerin tarafını tuttular.
ZORLU İMTİHAN
Bu nedenle, Allah Lut’un kavmini cezalandırmak isteyince, Hz. Lut’a ehliyle beraber memleketi terk etmesini, fakat karısını geride bırakmasını emretti. ‘Gecenin bir kısmında ehlini yürüt; içinizden kimse geriye bakmak için dönmesin, karın hariç. Çünkü onların başına gelen O’nun da başına gelecektir.’ Hz. Nuh’un karısı, kavmine O’nun mecnun olduğunu söylerdi. Hz. Lut’un karısı da, kocasına gelen erkek misafirleri, gece ateş yakarak, gündüz de duman çıkararak haber verirdi. İkisi de layık oldukları cezaya çarptırıldılar.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz