Bir işyerinde fiili olarak çalışmış kişilerin sigortasız
çalıştırılması halinde, işçilerin başvurabilecekleri bazı yöntemler
vardır. Bunlardan birisi tanesi de hizmet tespit davası açma hakkının
bulunmasıdır. Hizmet tespit davalarının incelenmesi ve karara bağlanması
görevi, İş Mahkemelerine verilmiştir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde
ise görevli Mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
İşçiler çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan
başlayarak, beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile
ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç
toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınarak hizmetlerine ilave
edilmek suretiyle uğramış oldukları hak kayıpları telafi edilebilmektedir.
Yani hizmet tespit
davalarının açılabilmesine ilişkin olarak hizmetlerin geçtiği yılın sonundan
başlayarak beş yıllık bir süre öngörülmüş ve bu süre o işyerinden ayrıldıktan
sonraki yıldan başlayarak beş yıl içinde davanın açılması halinde, mahkemeler,
söz konusu davayı kabul etmekte olup, bu sürenin kaçırılması halinde ise hak
düşürücü süre olarak dikkate alınarak, mahkemeler bu gibi davaları kabul
etmemektedirler.
Ancak, bazı durumların olması halinde bu hak düşürücü süre
dikkate alınmamaktadır. Bu durumlar ise;
Ücret bordrosunda sigortalıdan sigorta primi kestiğini açıkça gösterdiği
halde sigorta primini SGK’ya yatırmamışsa, işe giriş bildirgesi süresinde
verilmiş, fakat bordrosu ve primi SGK’ya intikal ettirilmemişse veya işçilik
hakları tazminatlarına (ihbar, kıdem tazminatı, ücret alacağı vs.) ilişkin aynı
döneme ait kesin hüküm niteliğini taşıyan yargı kararları varsa Hizmet Tespit
Davalarını açılabilmesi için söz konusu hak düşürücü süre veya zamanaşımına
uğramamaktadır.
Hizmet Tespit Davasından, Feragat Edilebilir mi?
İşçinin açmış olduğu iş davasından Feragat etmek istemesi
halinde ise, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesini ifade
etmektedir. Genel olarak, feragat hukuk sistemimizin davacıya tanımış olduğu
bir hak olarak görülmektedir. Ancak bazı durumlarda söz konusu hakkın
kullanılması sınırlandırılabilmektedir. Özellikle kişiye sıkı sıkıya bağlı olan
haklar ile vazgeçilemez nitelikteki haklara ilişkin davalarda feragat hakkının
kullanılması mümkün bulunmamaktadır.
Genel olarak aksine bazı görüşler bulunsa da kanaatimizce
hizmet tespit davası da bu davalardan birisi olarak dikkate alınmaktadır.
Nitekim sosyal güvenlik hakkı Anayasamız tarafından güvence altına alınmış
vazgeçilemeyen haklardandır. Yani kişi sosyal güvenlik ile ilgili hakkından
vazgeçiyorum bile dese, bu haktan vazgeçmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu hakkı
kullanmak hem işçi için hem de işveren için zorunlu bir hak olup, tarafların
kendisi için bile bu haktan vazgeçmesi mümkün bulunmamaktadır.
Yargıtay da yıllardan beri vermiş olduğu birçok kararda
sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez bir hak olduğunu belirten kararlara imza
atmıştır. Kararlarda özellikle, hizmet tespit davasının amacının, işçinin
çalışmalarının karşılığı olan sosyal güvenlik hakkının korunması olduğu; Bu
nedenle feragat etmekle davacının sadece açtığı davadan değil sigortalı
olduğunun tespitinden ve giderek sosyal güvenlik hakkından vazgeçmekte olduğu;
bu nitelikteki bir feragatin Anayasa’da yer alan ilkelere aykırı olduğu ve
sigortalılık hakkından vazgeçilemeyeceği özellikle vurgulanmıştır.
Bu itibarla, hizmet tespit davaları hem anayasal bir hak
olan sosyal güvenceyi sağlaması hem de sonucunda Kurumun prim geliri elde
etmesi nedeniyle kamuoyunu ilgilendiren niteliği olması sebepleriyle feragat
edilemeyecek nitelikte olduğunu kararlarında belirtmiştir.
Sonuç olarak, açılmış olan bir Hizmet Tespit davasından, hem
işçi hem de işverenin feragat etmesi mümkün bulunmamaktadır. Feragat yapılsa bile
konunun Kamu Davasına dönüşmesi sebebiyle mahkemeler resen bir karara varıp
hüküm kurmaktadırlar.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz