Adına çatışma desem olmuyor, savaş desem olmuyor. Yakın coğrafyamızda süregiden katliam, kimi ülkelerin medeniyet maskesinin düşüp kirli yüzlerinin ortaya çıktığının resmi. Coğrafyamızın bu hâle gelmesinin ardında birçok sebep var elbette. En önemlisi bence bu coğrafyadaki ülkelerin millet olma bilincine erişememiş, savunma gücünü dahi başka ellere bırakmış olmasından kaynaklanıyor.
***
Bir devlet çatısı altında birleşen toplumlar, birbirlerine
dil, din, tarih, kültür birliği ile bağlı değilse ayakları yere sağlam basan
bir devlet olamamışlar demektir. Kırılgan sosyolojik yapı, en küçük bir tehditte
bu tür toplumların yıkılmasına yol açabiliyor. Birey ve toplumlar, aynı ülkü
etrafında birleşebildikleri sürece millet olma vasfını kazanıyor. Bu çerçevede
ülkemiz sınırları içinde yaşayan Laz, Çerkez, Gürcü, Türk toplumları
kendilerini bu milletin bir bireyi olarak görürken Kürtlerin bir kısmının
ayrılıkçı olmasının üzerinde düşünmek gerekir. Bir kısmı diyorum çünkü
Kürtlerin ekser çoğunluğu da aynı vatanı, aynı bayrağı aziz bilmekte,
kendilerini aynı tarihi kimliğin içinde hissetmektedirler.
***
Bu coğrafyada yaşayan tüm toplumlar; aynı kaderi
paylaşmış, bin küsur yıldan beri birbirlerinden kız alıp vermiş, etle tırnak
gibi olmuşlardır. Kader birliği yapmışlardır; Birinci Dünya Savaşı yıllarında
Batı destekli Ermenilerin katliamlarına birlikte uğramışlardır. Yakın tarihimizde
Çanakkale’de, İstiklal Harbi’mizde yedi düvelle yan yana çarpışmış, vatanımızı
şehadet şerbeti içerek birlikte sulamışlardır. Şehitlikler, koyun koyuna yatan
binlerce Laz, Çerkez, Gürcü, Türk ve Kürt’le bu ülkünün şahididirler. Millî
kimlik işte böyle bir sürecin doğal sonucudur.
***
Kader birliği yaptığımız aziz vatanımızın genç devletinin
yüz birinci yaşını idrak ettiği bu günlerde Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk’ün, “Bilelim ki millî benliğini bilmeyen milletler, başka
milletlerin avıdır” sözünü hatırlayarak devam edelim.
***
ABD başta olmak üzere birçok Batı ülkesinin desteğini
alan bir katiller sürüsü, Orta Doğu’da soykırıma devam ediyor. Soykırımın
boyutu, vahşeti bütün dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor. Vatanımızda gözü
olanlar sinsi oyunlarını adım adım gerçekleştirmeye çabalamakta. Golan
Tepelerinden bir koridorla bölücü örgüte ulaşmaya çalışan ABD’nin uzantısı
Siyonistler, PKK’ya ulaşarak onları vatanımıza saldırmaları için azmettirme
yolunda. Vatanımızın bir bölümünde güya Kürdistan kuracaklar. Terör örgütü PKK
böyle sanıyor. Müteahhit Amerika, taşeron İsrail, amele PKK. E, hani burası
Allah tarafından İsrail’e vadedilmişti? Allah, PKK’yı ikinci İsrail olarak mı
işaretlemiş yoksa?
***
Büyük Atatürk’ün sözüne tekrar dönelim şimdi. Amerika’nın
planıyla PKK av, İsrail avcı… Plan şu: Ülkemizde daha önce oynanan oyunların
tutmadığını gören Amerika, bu kez PKK kartıyla karşımızda. Ülkemizin malum
bölgesinde geçici bir Kürdistan, başına Zel(edia) adlı bir Siyonist ve nihai
hedef Büyük İsrail…
***
Amerika, İsrail, benim Kürt kardeşimi benden daha çok
düşünüyor, seviyor ya…
Planları tutmayacak ama gayretleri bu. Maksat açık ve
ifşa etmekten de çekinmiyorlar. Esasen Marksist bit örgüt olan PKK’nın kanı
bozuk sözde yöneticilerinin bu plana hizmet etmesi, devletine bağlı Kürtlerin
hatta kandırılmış mensuplarının ve sempatizanlarının uyanmasını sağlayacak.
Ben, buna inanıyorum.
***
Güçlü Türk Devleti, aziz vatanımızda gözü olanların
gözünü çıkaracak güçtedir. Yeter ki biz içeride kardeşliğimizi, birliğimizi
diri tutalım ve sözlerimizi bir ders niteliğinde olan Akif’in şu sözleriyle
noktalayalım:
“Girmeden tefrika bir millete düşman
giremez,
Toplu
vurdukça sineler onu top sindiremez.”
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz