“Vur, kır, parçala, bu maçı kazan!”
“Ölmeye ölmeye geldik’”
“Burası …. Buradan çıkış yok!”
Tanıdık geliyor bu sloganlar değil mi? Savaşa gidiyoruz
sanki. Sonrasında da sporda şiddetin nedenlerini arıyoruz. Fanatizmin doğurduğu
kör gidiş…
Üzülerek söylemeliyim ki sporda özellikle futbolda
taraftarın geldiği nokta bu. Ve maalesef her olumsuzluğun çoğaldıkça
kanıksandığı gibi bu tezahüratlar da kanıksanmış artık, normal karşılanıyor.
Hatta saha içinde futbolcuların taraftarı kışkırtan davranışları da cabası.
***
Hakemin çaldığı her faul düdüğüne futbolculardan itiraz
alışılmış davranış hâline geldi. Televizyondan seyrediyoruz, futbolcunun
rakibine yaptığı hareket apaçık kural dışı ama faulü yapana göre bir şey yok,
hakem yanlış karar veriyor. Üstüne üstlük verdiği tepki taraftarını da
kışkırtıcı cinsten. Dudak hareketlerinden okuyoruz, yakası açılmadık bir sürü
galiz söz geliyor arkasından. Taraftar başlıyor hakeme hakaretlere. Küfrün bini
bir para, utanmadan, sıkılmadan, edep etmeden…
***
Şiddetin birçok tanımı olmakla birlikte yazımıza konu olan
sahalarda gördüğümüz taraftar ve sporcu şiddeti için “duygu ve davranışlarda
muhataba karşı aşırılık” tanımını kullanmanın uygun olacağını düşünüyorum.
Hemen bütün futbol maçlarında artık normal davranış gibi algılanan benzeri
tablolar, tanımdaki “aşırılık” karşılığına ne de güzel yakışıyor, değil mi?
Normal ve aşırı sözcükleri anlamdaş sözcükler sanki.
***
Şiddet tek bir nedene bağlı olarak açıklanamayan çok
kompleks bir olgu olmakla birlikte bir özeleştiri yaparak bence üzerinde
durulması gereken bu tür olayların bir nedenini, çocuklarını hoşgörü çemberinde
yoğurmaya çalışan ehliyetli, sağduyulu ebeveynleri bu çirkin tablondan tenzih
ederek sorgulamaya başlayalım:
***
Biz hangi takımı tutuyorsak çocuklarımız da o takımı
tutmalı. Başka takıma sempati duymaya mı başladılar, tövbe tövbe ve hatta sümme
haşa… Çocuğumuzun daha doğumunda, tuttuğumuz takım bir taraftar daha kazandı,
demiyor muyuz? Onu taraftar formasıyla karşımızda görmekten büyük keyif almıyor
muyuz? Ona, “En büyük … başka büyük yok!” dedirtmiyor muyuz? Elinden tutup
stadyuma götürürken rakip takım futbolcularına, hakeme gırla giden küfürleri
ona dinletmiyor muyuz? Taraftarı olmadığımız diğer büyük takımlarımızın başka
ülke takımlarıyla yaptıkları maçları evimizde televizyondan seyrederken en
azından tarafsız kalıp sakin sakin maçı seyretmek yerine ülke takımımızın
rakibinin taraftarı olmuyor muyuz? Çocuklarımızın da bizim gibi tepki vermeleri
için rol yapmıyor muyuz?
***
Çocuklarımızı fanatizme antrenman yaptırıyoruz, maçı
seyrederken uygulama yapıyoruz. Bizimle kalmıyor saha içinde hakemin kararını
beğenmeyen sporcu yapıyor, yedek kulübelerdeki sporcu ya da teknik elemanlar
yapıyor. En sağduyulu olması gereken teknik direktörler ise takımının aleyhine
çalınan her düdüğe sözle, bedenle itiraz ediyor hatta lehe verilen kararlarda
bile rakip futbolcuya kart gösterilmemesine isyan ediyor. Tam bir
kışkırtıcılık…
***
Fanatizmin elinden çıkan su şişeleri, çakmaklar, bozuk
paralar; meşaleler, kesici aletler, silah sayılabilecek ucu sivri köşe bayrağı
direkleri… Onlarca keskin sirke hâline gelmiş taraftarın sahaya inmesi;
yumruklanan, tokatlanan hakemler; atılan yabancı maddelerden darbe alan,
yaralanan sporcular… Geldiğimiz nokta bu.
***
Sorumlu ve yetkili kurumların artık vakit geçirmeden
tedbirler alması gerek diye düşünüyorum. Anne baba yaygın eğitimini de
yetkililerin düşünüp planlaması gerekiyor, diye değerlendiriyorum. Zira gidiş
utanç verici. Böyle devam ederse çok daha vahim sonuçlarla karşılaşacağımız gün
gibi ortada. Bu tür davranışların, olayların; ülkemizin saygınlığına,
insanımızın değerine, sporumuzun etiğine çok yaraştığını (!) düşünsek bile hiç
olmazsa çocuklarımızı, geleceğimizi göz ardı etmeyelim.
SON SÖZ
Unutmayalım ülkemizin geleceğini devredeceğimiz eller,
ebeveynlerinin davranışlarını taklit ederek büyüyorlar. Fırtına biçeceğimizi
bile bile rüzgâr ekme cehaletinden artık geri duralım.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz