“Türkiye’de kendini solda tanımlayan ve aynı zamanda özgürlükçü-demokrat olduğuna inanan tüm çevrelerin iyi anlaması gereken bir şey var... Tam bağımsızlık demek tam barbarlık demektir... Bu tam bağımsızlık söylemi bütünüyle terk edilmelidir. Güç/iktidar denen kavramın doğası gereği tam bağımsızlık barbarlıktan başka bir şey üretemez.”
Bugün artık 7’den 70’e herkesin tanıdığı, ekran canlısı, eğlence programlarının aranan şahsı ve kendini spin doctor olarak tanımlayan Rasim Ozan Kütahyalı’nın 2008 yılında eski Taraf Gazetesine yazdığı yazı. 27 yaşındaymış tam olarak bu satırları yazdığında. Şimdi bakıldığında ne uzun zaman geçmiş diyorum, halbuki dün gibi hatrımdaydı o dönem yaptıkları.
Flu TV YouTube kanalında İlker Canikligil ile gerçekleştirdiği “samimi” sohbette o günleri anlatırken “Evet birtakım şeyler yaptık” olarak nitelendiriyor bu durumu. Savaştık, askeri vesayeti yıkmamız, medyayı sallamamız gerekiyordu. Aydın Doğan’a yaptıklarım için pişmanım. Peşisıra gerçekleşen Fetullahçı Terör Örgütüne karşı gerçekleştirilen savaşta da ben vardım, ikisinde de olan tek kişi benim diyor ve ekliyor. Artık yoruldum, bağımsızım. Türkiye’de muhalefetin m’si yok. Rusya bile bu konuda daha iyi.
Önce gündem oluşturan, sonra belirleyen, birçok konuda konuşma imtiyazına sahip, kamuoyunda oluşan olumsuz hususları itibarsızlaştıran ya da farklı bir gündeme dönüştüren şeyin adı Spin Doctor’dır. Nasıl yapar peki bunu? Demogoji, sözü dolandırma gibi yollara da rahatlıkla başvurup kelimenin şehvetini kullanarak. Tam yetkili olarak izinsiz konuşma ve açıklama yapabilir, sorulan sorulara ileriye yönelik olarak rahatlıkla cevaplar verebilir ve en önemlisi de önden bilgi sunabilir...
2007’den itibaren askeri vesayet olarak adlandırdığı güce karşı yaptığı faaliyetlere, 2013’ten itibaren Fetullahçı Terör Örgütüne karşı söylem ve tutumlarına bakınca evet bu tanımlamaya girdiğini söylemek mümkün. Hatta hakkını vermek gerekir ki, bu konuda da hayli başarılı.
Peki, hala yapmadığını söyleyebilir miyiz?
2017’den itibaren yeni bir rejim kurulduğu, bu rejimin İslamcı, Atatürkçü, Milliyetçi unsurların bir araya gelerek oluşturulduğu ancak kendisinin bir alakasının olmadığı ve Türkiye’de muhalefetin de var olmadığını son 2 senedir bilfiil tekrarlayan birisine mi?
Söyledikleri haklı veya haksız da olsa bunu defaatle dile getirmesi açıkçası kuşku yaratıyor. İlginçtir bağımsız ve siyasetle ilgisi olmayan bu işlerle bağlantısının kalmadığını söyleyen bir kişinin “22 Ekim Süreci” tanımlaması koyması, bugünlerin gündem konusu Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma sürecini herkesten önce belirtmesi, örnek olarak Ece Üner ve Deniz Bayramoğlu’nu hedef alarak söylemlerde bulunması, gözaltındaki İsmail Saymaz’ın serbest kalması yönünde uğraştığını ifade etmesi gibi gibi birçok örneği sunabiliriz.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Star TV ortak yayınında Nazlı Çelik ile 18.06.2018 tarihinde gerçekleştirdiği röportajda “Türkiye yepyeni bir sisteme geçiyor. Bu 94 yıllık Cumhuriyet tarihimizde üçüncü evredir" ifadesini net bir şekilde kullanması, Rasim Ozan’ın bu konudaki söylemiyle birebir örtüşüp doğruluyor. (İlgili röportajı da bugüne ışık tutması amacıyla tekrardan okumanızı da tavsiye ederim.)
Ancak son 2 senelik bütün bu söylem ve ifadelerinden sonra “Benim alakam kalmadı ben bağımsızım” söyleminin başka bir neviden spin doctor’lık göstergesi olduğunu söyleyene de karşı çıkamayız. Askeri vesayete karşı gerçekleştirdiği faaliyeti çıraklık, Fetullah Terör Örgütüne karşı faaliyetini kalfalık olarak değerlendirirsek bunu da ustalık olarak adlandırmak mümkün.
Evet; belli ki, Cumhuriyetimizin 3. evresinde de Rasim Ozan’ı etkin bir şekilde göreceğiz. Neden ve ne için yaptığını bugünden anlamak pek mümkün değil. Belki 10 yıl sonra kendisinden duyabiliriz.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz