“İktidar tuhaf bir Hamas sevdası içinde, nereden çıktı bu anlamsız ve faydasız bir sevda. Filistin hareketini bölen, sivil katliamı yapıp, kendi halkının katliamına sebep olmuş bir örgüt.”
Yukarıdaki cümle; bir halkın, kendisinden kat be kat güçlü ve ezici bir güç veya güçler topluluğuna karşı kanıyla ve canıyla yaptığı bağımsızlık mücadelesinin CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel tarafından komik, bayağı ve son derece korkunç seviyede bir talihsizlikle değerlendirilmesi olarak tarihe geçti. Özellikle 19 Mayıs 1919’un 105. Yılına girdiğimiz dönem mi beklendi, bilemiyorum. Her neyse; peki, farazi ancak o dönem gerçekleşmesi yüksek bir ihtimali konuşalım.
Öncelikle; binlerce yıllık geçmişe sahip Türk tarihinin en trajik ve ağır yenilgilerinden olan, korkunç bir iflasın eşiğinden dönülen, belki de Göktürkler’den beri ilk defa tamamiyle bağımsızlığın kaybedileceği bir sekans olan 1877-1878 savaşını yani 93 Harbi’ni başlangıç olarak baz alıyorum.
***
Bir tarafta nesillerini sırayla 93 Harbi, Balkan Savaşları, Trablusgarp Harbi, 1. Dünya Savaşında feda eden, genç veya yetişkin erkeği adeta altın kadar değerli gören, fakir ve yıpranmış, köşesine çekilmiş bir Anadolu… Bitkin ve yılgın bir şekilde köşesinde soluklanırken; kendisini 1. Dünya Savaşına sokan, büyük bir nefret ve kin duyduğu partinin devamı niteliğindeki kurmayların “hadi kalk bağımsızlık için harekete geçmemiz lazım” telkinine maruz kalıyor. Diğer tarafta ise o dönemki dünyanın en güçlü devletleri halihazırda gelmiş bu fırsatı değerlendirmek için gün saymakta. Açıkçası o dönem konuyla alakalı bir bahis olsaydı ağır favori tarafın kim olduğu apaçık bir şekilde belliydi.
Anadolu’nun; şiddetli şekilde kin duyduğu partinin devamı niteliğini taşıyan bu kurmay telkinlerine hemen “gel paşam, olur ağam” dediğini düşünmüyorsunuz herhalde. Neydi peki bu güçsüz Anadolu’yu birleştirip ayağa kaldıran? Sütçü İmam, Yörük Ali, Gördesli Makbule, Şahin Bey… Bu isimler kim ve neler yaptı?
***
Yörük Ali; işgale maruz kalmış işgalci devletler tarafından nüfus iskanı edilen, üstünde tamtam dansları yapılan topraklarını görünce Yunan askerlerine “lütfen buradan çekilir misiniz, bakın bizi işgal ettiniz ve çok üzülüyoruz” mu dedi? Şahin Bey ve Sütçü İmam Fransızları görünce ikna etmek için Ratatouille mi övdü? Ya Gördesli Makbule, Kara Fatma? Sevgiyle çözülmeyecek hiçbir şey yok, gelin gönüller bir olsun mu dedi?
İlhan Uzgel beyefendinin bakış açısı baz alarak empati yaptığımız takdirde bu hususların hiç yaşanmadığı veya teğet geçildiği anlaşılıyor. Mesela Türkler olarak biz toprağımız için hiç kan dökmedik veya can vermedik, Sakarya Meydan Muharebesi veya Büyük Taarruz esnasında abartılacak bir şey yok, birtakım tatsız restleşmeler oldu. O kadar yani.
***
Veya İlhan Uzgel’in söylediklerinden; “Filistinli Arapların bağımsızlık mücadelesi Türklerinki kadar değerli değil, onlara ne olursa olsun. Biz Türklerin yaptığı her şey Araplardan daha kıymetli” bakış açısı da çıkabilir. Buram buram ırkçılık kokan bu ihtimali açıkçası hem yakıştıramıyor hem de düşünmek istemiyorum. Bu şekilde düşünüldüğüne de ihtimal vermiyorum.
***
Son olarak “kardeşim güçlü her zaman haklıdır. Sesinizi kesin, bekleyin ve güçlüden eman isteyin” ihtimali de olabilir. İstiklal Harbi geleneğini kurumsal olarak yaşamış bir partide siyaset yapan İlhan Uzgel beyefendinin bu yönde düşünebileceğine ihtimal vermiyorum ve şahsen reddediyorum.
Ancak maalesef başkaca ihtimal kalmıyor. Yazdığım diğer ihtimallerin gerçek olabileceğine asla inanmıyor ve reddettiğimin altını üstünü çizerek tekrardan söylüyorum: Bu durum; İlhan Bey’in İstiklal Harbiyle alakalı ciddi bir bilgi ve donanım eksikliğinin olduğuna işaret ediyor.
SON SÖZ
Onurlu ve dik bir şekilde tek dişi kalmış canavara karşı savaşan Filistinli kahramanlardan özür dilemekten dışında İlhan Bey’e başka hiçbir şey kalmıyor. İtham ediyorum! 19.05.2024