Son bir hafta içerisinde meydana gelen saldırılar sonrası Türkiye genelinde Son 21 ayda 40’ı çocuk olmak üzere 92 kişi sokak köpekleri tarafından katledildi. Bu durumun en son kurbanı ise Antalya’nın Akseki ilçesinde yaşayan 82 yaşında bir kadın oldu.

***

Konuyla alakalı olarak kadın haklarını savunma üzerine örgütlendiğini ısrarla belirten mor çatılı derneklerin herhangi bir açıklamasını duydunuz mu? Ben duymadım. Belki de taşrada yaşayan bir Anadolu kadını onlara yeterli propaganda imkanı vermiyor olabilir, bilemeyiz.

***

Hayvanlar ile alakalı hassasiyetini yüksek dozajda aksettiren ve hatta bunun aslında olması gereken seviye olduğunu iddia eden herhangi bir topluluk, örgütlenme veya dernekten açıklama gördünüz mü?  Bu sessizlik; toplumdan izole yaşama, derin bir nefret duyma ve insan yerine hayvan koyma isteğinin dolaylı olarak tezahürü olabilir mi? Tartışılabilir.

***

Ancak bütün bunları önce ayyuka çıkaran, kategorize eden, destekleyen ve yeri gelince agresif bir tavra bürünerek fiile döken bir kültür var. Woke kültürü olarak adlandırıyoruz bunu.

***

Ne olursa olsun, gelenekselliği hedef olarak almış; toplum içerisinde farkındalık yaratarak adalete ulaşılabileceğini ifade eden bir anlayış olarak kısaca tanımlayabiliriz. Cinsel yönelim, etnisite ve bunun gibi birçok unsur bu kültür için öncelikle dikkate alınması gereken bazı unsurlar. Herhangi bir konuyla alakalı fikir beyan etmeniz, bu fikrin ortaya çıkış nedenlerini izah edip ve sonucunda eleştiri veya gelişim beklemeniz bu kültür için gereksiz zaman kaybı olarak adlandırılıyor. Kimliğiniz, cinsel yöneliminiz, toplum içerisindeki konumunuz ve ettiğiniz beyanla bunların korelasyonu kurulabilir mi konusu bu kültürün asgari şartları arasında yer alıyor.

***

Hedef oluşturulduktan sonra; amiyane tabirle, herhangi bir şekilde nefes alamamanız için her şey yapılıyor. Her hareketiniz garip bir gözetim ağı içerisinde geziniyor, ihlal çizgilerine bastığınız andan itibaren tecrit mekanizması çalıştırılıyor. Bütün bu davranış çabası ise etik adı altında toplanıyor. Bu konuda takdir de ediyorum, hayli başarılılar.

***

Ancak kendileri hiçbir şekilde sorgulanamıyor, dokunulamıyor ve yaptıkları fiiller asla değerlendirme konusu olmuyor. Eleştiri konusu davranış icra etmeleri ve bunun ifade edilmesi halinde ise oluşturdukları komunite kültünün soru işaretine maruz kalacağı refleksiyle birlikte ne derseniz deyin fikrinizin herhangi bir ehemmiyeti bulunmuyor.

***

Mevcudiyetini oluşturan konularda yeterli propaganda veriminin alınamayacağını tespit edip sessiz kalınması, neden veya nasıl sorusuna maruz kalmamak için yok taklidinde bulunulması ise bu kültürün tam karşısında, uyguladığı yöntemlerin aynısını hatta daha hiddetlisini icra eden ve ne derse desin zıttını kanıtlamaya çalışan bir yığın da oluşuyor. Woke kültürünün yarattığı doğru hassasiyetler bile bu sebeple çöpe gidebiliyor. Hayat çünkü zıttıyla kaim olmaktan ibaret.

***

Yaşantımız, alışkanlıklarımız, yaklaşımımız değişiyor. Ancak bizi biz yapan farklılıklarımız, adımızı toplum yapan her şey devamlılığını sürdürüyor. Siyah ya da beyazdan ibaret değil, grilik bize insan olduğumuzu, düzelterek gelişebilmeyi gösteriyor. Bu treni kaçırdığımız zaman geride sadece tek tipleşip kutuplaşmış basit bir yapay zekadan farkımız kalmıyor.

***

Hassasiyet önemli ancak insandan üstte değil.