Miladi 4. yüzyıl içerisinde başlayıp, etkisi asırlar boyunca
devam eden, halihazırda Avrupa’da yaşayan milletleri sirkülasyona sokup, küçük
devletleri ve imparatorlukları sürklase eden beynelmilel bir hareketti Kavimler
Göçü. Akılda kalıcılığı açısından hep siyasi etkileri anlatıldı. İlk Çağ’ı
kapatıp Feodal Çağ’ı başlattığından bahsedildi. Fakat dikkate değer en temel
nedeni ise genellikle göz ardı edildi: “Yaşama ve barınma krizi.”
***
2014 yılında Kırım’ın ilhakıyla başlayan Rusya ve Ukrayna
krizi; Şubat 2022’de sahaya etki etmesiyle beraber, milyonlarca insanın
meskenlerini terk etmesine, bu da Rusya ve Ukrayna ile kara/deniz sınırı
bulunan ülkeleri ise belirgin şekilde etkilemesine neden oldu. Yaşanan
olayları; gün geçtikçe daha da alenileşecek birtakım farklı sonuçlar ile
değerlendirmekle beraber, şu günkü tabloda en temel bağlamda ülkemizi etkileyen
vaziyeti ise belirgin şekilde söylemek mümkündür: Göç eden insanların “yaşama
ve barınma krizi.”
***
1. yılını doldurduğumuz 6 Şubat 2023’te gerçekleşen Asrın
Felaketi sonrası; resmi rakamlara göre, 50 binden fazla insanımızı kaybettik.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gerçekleşen depremler sonrası 1 milyona yakın
insanın geçim ve iş imkanlarını tamamen yitirdiğini açıkladı. Afet sonrası
oluşan acı tabloda; milyonlarca insanın yaşadığı krizle beraber, mesken
edindikleri yerleri terk ederek deprem riskinin olmadığı noktalara gittiklerine
ve bu sebeple yurtiçi göçün gerçekleştiğine şahit olduk. Bugünkü gelinen
noktada yapılabilecek en temel çıkarım açık: İnsani reflekslerle oluşan “yaşama
ve barınma krizi.”
***
Antalya, bahsedilen yurtiçi ve yurtdışı göçlerle alakalı
olarak ülke sınırları içerisinde en çok etkileşim/değişim yaşayan şehirlerden
biri hatta efekt olarak ilki dersek pek de yanılmış olmayız. Temmuz 2022
itibariyle yabancıların ikamet olarak mesken edinemeyecekleri ilçe veya
mahalleler sıralamasında, Antalya ili genel bazda ağırlık çekmesine rağmen;
Türk Lirasına oranla para birimi daha yüksek olan ülkelerden gelen yurtdışı
göçlerin tercih noktaları, kira oranlarını şiddetli şekilde arttırmış, nüfus
yoğunluklarını sahilin bulunduğu mahallelerden daha iç noktalara doğru
yöneltmiştir. 2019 yılında Kepez ile Muratpaşa ilçelerindeki yaklaşık 40 bin
nüfus farkının 2023 yılında 100 bin seviyesini aşması bunun asli
sonuçlarındandır.
***
Yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı göçlerin gerçekleştiği tercih
noktalarında ekonomik dengelerin değişimi ve sosyokültürel farkındalıkların
başkalaşımı pek tabii mümkündür. Buna göre; kitlesel göçlerin asgari ölçüde
gayrimenkul satışı veya kiralamalarını artırabileceğini, bu bağlamda alıcı ve
satıcı, kiralayan veya kiracı arasındaki iletişim sıklığının yoğunlukla
seyredeceğini söylemek doğal olacaktır. Böylelikle; hukuki usullerin ve
terimlerin günlük dile adapte olacağı ve mahkemelerin iş yükünün normal seyrinde
gitmeyeceğini göstermektedir. Bunun en temel örneği de “tahliye” ifadesinin
hayatımıza girişidir.
***
Mevcut şartlarca; gayrimenkulü/meskeni üzerindeki mülkiyet
hakkını hukuka uygun şekilde kullanmak isteyen kiralayan/ev sahibi ile
sözleşmeye aykırı davranmak istemeyen kiracıyı karşı karşıya getiren husus
genellikle bir tarafın diğerine karşı yönelttiği “Tahliye Davası” olmaktadır.
Ev sahibi ve kiracı arasındaki iletişimin, hukuki bağlamda sağlanabilmesi için
profesyoneller yoluyla destek alınması gerekliliği mevzubahis olmakla beraber,
dava sürecinin sonlandırılmasıyla alakalı mevcut sürelerin normal standartlar
dışına çıkarak uzuyor olması bir diğer rahatsızlık unsurudur.
***
Çeşitli hukuki usullere göre gerçekleşen dava süreçleri
esnasında; en azından sulh sağlanabilmesi için son olarak, Arabuluculuk
faaliyetinin de zorunlu bir usul işlemi olarak uygulanması esası Eylül 2023
itibariyle kabul edilmiştir. Bu durum ise mahkemelerin mevzubahis dava konusu
ile alakalı olarak iş yükünün ne denli arttığını açık bir şekilde
göstermektedir.
***
Girdiğimiz bu yeni dönem itibariyle; kontrol edilebilir
“yaşama ve barınma krizinin” ufak bir kelebek etkisiyle birçok sektör ve
sosyokültürel dengeyi sarsıcı şekilde etkilediği açık şekilde
görülebilmektedir. Bu sürecin; ülkemizi
güçlendirerek, birleştirici bir yöne gitmesi dileğiyle.