Tarihin başlangıcından beri kadın erkek ile beraber, bazen
eşit derecede, bazen haksızlığa uğrayıp zulüm görerek ve bazen kutsal görülüp
el üstünde tutularak yaşamını sürdürmüştür. Kadının statüsü coğrafyaya,
yaşanılan zamana ve kültüre göre toplumdan topluma değişkenlik göstermiştir.
Oldukça geniş bir coğrafyada, oldukça uzun bir zaman
diliminde kurulup yaşayan Türk devletlerinin toplumlarında kadının yerinin
oldukça önemli olduğunu şüphesiz hepimiz biliriz. Eski Türk kadını erkeklerden
kaçan, evin ancak harem kısmında yaşayan bir zümre değildi. Eski Türk
toplumunda kadınlar hakları olmayan, pasif bir grup olmaktan çok uzaktır.
Sosyal ve siyasi hayatın her noktasında aktif olarak yer almış, saygı
gösterilmiş ve değer verilip, korunmuş bireyler olarak yaşamışlardır.
***
Toplum hafızasının gidebildiği en eski yer olan efsane ve
destanlar Türklerin kadına bakışını gösterme açısından oldukça kıymetli
bilgiler içerir. Destanlara bakıldığında kahramanların anneleri ve eşleri hep
ilahi ışıktan varlıklar olarak tasvir edilir. Bu semavi sembol, kadının
kıymetli bir varlık olduğunun işareti olarak kabul edilir.
***
Oğuz Kağan Destanı’nda Oğuz Han’ın eşinin karanlık
bastığında gökyüzünden inen, aydan ve güneşten parlak bir ışık şeklinde tasvir
edilmesi, Göç Destanı’nda Hulin Dağı’ndaki bir ağaca inen mavi bir ışıktan
Sungur, Kutur, Tükel, Ur ve Bögü Tigin’in doğması gibi örnekler bu duruma
işaret eder. Diğer taraftan Tanrı Ülgen’e yaratma ilhamını bir kadının vermesi
de dikkat çekicidir. O yüzden bu ilhamın sahibi gün ana, kadınların temsilcisi
olarak Tanrı katında erkeklerden daha yüksek bir konumdadır. Bu örnekler toplumsal
hafızada kadının konumlandırılmasıyla ilgili olarak oldukça kıymetlidir.
***
8. yy Orhun Kitabeleri’nde Türk kadınından saygı ile
bahsedilmekte ve Oğuz prenseslerinin sosyal ve siyasi alanlardaki çalışmalarına
da değinilmektedir. Bu dönemde kadın savaşta, siyasi toplantılarda ve sosyal
ilişkilerde her zaman kocasının yanında yer almıştır. Görüldüğü gibi, eski Türk
toplumlarında, devlet hizmetlerinde bile erkeğin egemenliğinin olmadığı, devlet
yönetiminin “karı-koca”, “Hatun-Hakan” ekibinin ortak sorumluluğu ile
yürütüldüğü bir gerçektir. Tarihte “Devlet Başkanlığı” yapan ilk kadınlarda
Türklerdir. Mesela Delhi Türk Devleti’nde Raziye Sultan, Kirman’da Kutluk Türk
Devleti’nde Türkan Hatun gibi.
***
Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınına her zaman güvenmiştir.
Hiçbir ülkede, hiçbir lider, kadın hakları için böylesine duyarlı olmamış ve
böylesine savaşmamıştır. Atatürk, özellikle Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’ne etkin
bir biçimde katılmış olan ve sonunda da kurulan Ulusal Cumhuriyet’te “Türk
Kadını” olarak yer alan kadınların konumunu, kadınlığın doğası gereği “yüksek”
bir mevkii olarak tanımlamış, "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının
eseridir" diyecek kadar kadının toplum ve medeniyet içindeki yerini takdir
etmiştir.
SON SÖZ
Kadınlar insanlığın devamı için olmazsa olmazdır. En büyük
dertlerin dertlisi, en büyük mutlulukların ardındaki kahramanlardır. Bu vesile
ile kadınlar gününüzü kutluyor sağlık ve mutluluk dolu bir gelecek diliyorum.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz