İnsanlık tarihinin başlamasından beri insanoğlu bilinmeyeni,
korkulanı, beğenileni, yaşam değerlerini anlatma ve anlamlandırma yollarını
sanat aracılığı ile yürütmüştür ve yürütmektedir. Bunun sonucunda tarihsel
süreç içinde toplumsal ve kültürel değerleri imgesel ve simgesel anlatımlar
aracılığı ile sanatın haznesinde depolayarak günümüze kadar taşımışlardır.
***
Bunun en somut örnekleri arasında Türk toplumlarının sahip oldukları inanışa ve yaşadıkları coğrafyaya bağlı olarak geliştirdiği evren anlayışıdır. Eski Türklerde evren anlayışı, tüm toplumlarda olduğu gibi insanı temel almasına rağmen Tanrı’nın mevcudiyeti üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. Bunun bir nedeni, insanın kendi varoluşunu kendisinin dışında bir güce dayandırmak zorunluluğu hissetmesinin yanı sıra büyük bir düzene sahip yeryüzü ve gökyüzünün, insanın nizam veremeyeceği kadar büyük bir gücün tecellisi olmasını kabullenişinden kaynaklanmıştır.
***
Türklerde gökyüzü ebediliği, sonsuzluğu ve Tanrı’nın
makamını teşkil etmesi nedeniyle kutsal kabul edilmiştir. Gökyüzünün kutsal
kabul edilmesinin en önemli nedeni ise, göğün en üst katının Tanrı’nın makamı
olması ve kötülüklerin anası kabul edilen karanlığı kovan güneş, ay ve yıldızın
onun makamının altında bulunmasından kaynaklanır.
***
Türklerin inanç yapısında yıldızlar günün çekildiği anda
Tanrı’nın insanoğluna gönderdiği ışığı indirdiğinden dolayı koruyucu bir iye
olarak görülmüştür. İşte bu nedenle Türkler yıldızların gerek yapılarını
gerekse gökyüzünde gösterdikleri hareketlerini kendi hayatıyla ilişkilendirip
anlamlandırarak kutsallık yüklemiş ve bu gök cisimlerine karşı bir takım
inanışlar sergilemiştir.
***
Örnek vermek gerekirse yıldızlarla insanlar arasında
kozmolojik bir yazgı bağlantısı vardır. Gökyüzünde her insanı temsil eden bir
yıldız bulunur ve her bir yıldız kaydığında bir insanın öldüğüne inanılır.
Ayrıca birinin zenginliği artıp, şan şerefi yükselirse yıldızı parlak, aksi
olursa yıldızı ters, iki kişi birbiriyle anlaşamazsa yıldızı zıt gibi ifadeler
kullanılır. Görselde Selçukluların hemen hemen her sanat alanında kullandığı
yoğun bir şekilde işlenen evren teması adeta ilmik ilmik dokunmuştur.
Burada geometrik bir ağ içinde tekrarlanarak sıralanan
yıldız ve rozet motiflerinin gezegenleri ve güneş sistemini simgelediği
görülmektedir. Nitekim bu tip sanat eserlerinin yüzeyinde işlenen kompozisyonun
evrenin yüzeyini sembolize ettiği kabul edilir.
***
Bu bakış açısına göre gezegen-rozet-yıldız tasvirleri, sanat
eserine özel bir anlam ve kozmolojik-astrolojik bir boyut katar. Benzerlerine
Antalya’da birçok han ve kervansarayların taç kapılarındaki süslemelerde
rastlamak mümkündür. Bunlara en güzel örneklerden biri de Evdirhan’ın taç
kapısındaki geometrik bordür kompozisyonunda görülür.
***
Yıldız merkezlerinin ortasındaki çarkıfelek motifi yıldız
kollarının sonsuz bir biçimde kesişerek meydana getirdiği girift kompozisyon
içinde (köşeli geometrik şekillerden oluşan, birbirinin içine geçmiş dallardan
meydana gelen süsleme anlamında kullanılır), belli bir düzenle, küçük
çarkıfelek motifleri yerleştirilerek, kozmik evren ve tasavvuftaki “birlik
içinde çokluk” teması vurgulanmıştır. Ayrıca nazarlardan ve kötü niyetli
ruhlardan koruduğuna dair inancın gereği olarak bu motifler kullanılmıştır.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz