Bana göre “damganın temelinde genel olarak insanoğlunun ortak dünya görüşü, gelenek ve görenekte kutsal sayılan, derin sezgi gücüne dayalı özel işaretli biçimler” vardır.
1882- 1892 yıllarında N. F. Kastniye, Türk halklarına ait üç bine yakın damga örnekleri toplamıştır. En eski işaretler, ilk başta bir temel işaretten çıkıp, alemdeki kavramları çeşitli yönleriyle tasvir edip anlatmaya yarayan sayılı işaret/ler sisteminden oluşmuştur.
***
Eski Türk yazı damgalarının ortaya çıkış kökeni araştırılınca görülür ki, onun eski devirlerdeki mala basılan damga/lar ile ilgisi yok değildir. Bu görüşü Sartkojaulı Karjavbay; “Asya ve Avrupa'da yaşayan Türk halklarının eski devirlerden başlayıp bugüne kadar mala bastıkları damgalar, "runik alfabeye‟ benzemektedir, Türklerin mekanı olan Avrasya'nın ulu bozkırlarında bulunan binlerce damga da bu görüşün ispatı” şeklinde ifade etmektedir.
***
Tabi ki, mala basılan damgalar, önce boylara/sülalere sonra mal sahibi kişiye/kişilere ait olmayı ifade eden özel sembollerdir. Aynı zamanda bu damga/lar, boy ve sülaleleri tanımlayan soyut bir kimliktir. Runik devirden ileri bir tarihe gittiğimizde, damganın temel özelliğinde insanoğlunun en eski ve ortak yalın dünya görüşünün olduğu ortaya çıkar. Bu durumu, dilin kuruluş biçimi, dilin iç tabiatının genetik görünüşü vasıtasıyla söylüyorum.
***
İşte bu genetik kodlarımızı geçmişten bugüne üzerinde taşıyan mezar taşları zamanın ve doğanın yıpratıcılığına karşı yok olmadan önce görüntülenmesi ve belgelenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu konuda zamanın tanıkları olan fotoğrafçılar ve belgeselcilere büyük görev düşmektedir.
***
Antalya’nın çeşitli köylerinde ve şehir merkezinde yaşayan insanların bazılarının geçmişi, tarihi ve kültürleri hakkında bilgi sahibi olmadığı aşikardır. Eski mezar taşları insanlar tarafından bilinçsizce yok edilmiş veya doğa koşullarına yenik düşmüştür. Daha eski mezar taşları ise evlere ve bahçelere duvar olarak kullanılmak üzere yok edilmiştir.
***
Bölgede yapılacak belgesel ve fotoğraf çalışmaları kendi geçmişinden, kültüründen haberi olmayan insanlarla geçmişleri arasındaki bağın giderek kopmasına engel olabilecektir. Bildiğiniz üzere bu konuda üzerime düşen görevi elimden geldiği kadar yapmaktayım.
***
Geçtiğimiz eylül ayında, Antalya mezar taşlarını anlattığım, TRT Belgesel kanalında yayınlanmak üzere bir belgesel çekimi yapıldı. Umuyorum kadim mezar taşlarımızı daha çok insana anlatmak ve toplumu bilinçlendirme konusunda yol alacağım.
***
Bu sayede hem geçmiş ve yeni kuşak arasında bir zincir oluşturulmuş hem de bu mezarlar somut olarak belgelenmiş olarak kalıcı hale gelecektir.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz