Biri var; etrafına, eşine, dostuna karşı hatır gönül tanımaz, sanki dili sarı diken. Diğeri ise hem ev halkına hem etrafına, komşularına ve arkadaşlarına tatlı dilli, güler yüzlü, sanki dili şifalı bir merhem.
***
Öyle güzel bir çalışma var ki karşılığı Cennet. Öyle çirkin
bir çalışma var ki karşılığı Cehennem. Sabah kalkınca abdest, namaz, zikir ve
dua ne güzel melekî bir davranış.
***
Sabah kuşluk vakti kalkıp doğru kumarhaneye, birahaneye,
kahvehaneye ve daha birçok günah bataklığına gitmek. Ne cehennemi, şeytani bir
hareket. Allah-ü Zülcelal Ümmet-i Muhammed’in evladını bu gibi davranışlardan
muhafaza buyursun (amin).
***
Önemli olan kendiniz çözmez. ‘Bir sepette altı yumurta, altı
çıktı kaç kaldı?’ Bununla uğraşmak değil. Beş vakit namaz farz kılınmış, beş
vakit kaç rekat namaz eder? Farzları, vacipleri, sünnetleri nelerdir?
***
‘Ben de Müslüman olduğuma göre en güzel şekilde nasıl
kılarım?’ diye kafa yormaktır. Eğer kendimizi iyi yetiştirmek ve öğrenmek
istiyorsak İbrahim Hakkı Hazretlerinin ‘Marifetname’ isimli kitabını
okumalıyız.
***
Misafir gelecek diye telaşla evini temizleyen, güzel
yemekler yapan ve harika hazırlıklara imza atanları çok gördük. Fakat ölüm
gelecek, Azrail (as) kapıyı çalacak diye hazırlık yapan ve borçlu gitmemek için
tertemiz bir şekilde günlük ibadetleri yerine getirerek ölüme hazırlıklı
olanları pek görmedik.
***
Birisi ölürken bütün evlatları, torunları, hanımları, eşi,
dostu hep yanındadır. Fakat İslam’dan uzak yaşadığı için son nefeste ma’nen
yapayalnızdır. Ve dili tutulmuştur.
***
Diğeri de yalnızdır. Ve dağ başında çobanlık yaparken
ölmüştür. Fakat sağ iken soğuk, sıcak, uyku, yorgunluk bahane etmemiş elinden
geldiği kadar İslam’ı yaşamaya çalışmış ve mümkün mertebe günahlardan kaçmıştır.
***
Onun için son nefeste yalnız değildir. Allah-ü Teala onunla
beraberdir. Melekler onunla beraberdir, Piran onunla beraberdir. En büyük
mutluluğu tatmıştır. O da Ve ne mutlu ona ki kelime-i şahadetle gitmiştir.
***
Gariban bir adam eş dost yardımı ile bir inek almıştı, o da
ikiz yavruladı. Adamın komşusu da ikiz buzağıyı duyunca cereyan çarpmışa döndü.
Kendi kendine şöyle mırıldandı: ‘Ya hu yirmi yıldır malcılık yaparım, bir kere
dahi ikiz buzağı nasip olmadı. Nasıl olur ya hu?’
***
Birkaç kere bu kelimeleri tekrarladıktan sonra burnundan
soluyan adam yere yuvarlandı ve yığıldı kaldı. Ah haset ah, insanların içindeki
bir yanardağ. Hz. Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de Felak Suresi’nde hasetten
bahsediyor ve haset edenin şerrinden kaçınıp O’na sığınmamız emrediliyor.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz