Lider TV ekranlarında yepyeni bir programa başladık. Her çarşamba ekranlara gelecek olan “Ahmet Demir ile dobra dobra” programının ilk konuğu AK Parti Antalya İl Başkanı İbrahim Ethem Taş idi.

Başkan Taş ile seçimden geçime, pandemiden ekonomiye kadar Antalya’nın sorunlarını masaya yatırdık. Öncelikle tüm izleyicilerimiz adına Başkan Taş’a verdiği “dobra” cevaplar için teşekkür ediyorum.

Tabii ki Başkan Taş ile sadece Hükümetin icraatlarını konuşmadık. Cumhur İttifakını, rakipleri ve yerel yönetimlerdeki yapılan, yapılamayan tüm konuları iki buçuk saate sığdırmaya çalıştık.

Konulara bakışı, Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar hem merkezi hükümetin yatırımlarını, ilgili müdürlükleri hem de muhalif partiden seçilmiş belediye başkanlarının icraatlarını yakından takip etmesi ile Başkan Taş, izleyicilerden tam not aldı.

Teşkilatlara olan hâkimiyetini zaten anlatmaya gerek yok; çünkü kendisi babadan teşkilatçı…

Elbette anlattığı tüm konular ayrı ayrı haber niteliği taşıyan, her biri ayrı bir manşet olabilecek konulardı ki onları zaten gazetemizin sayfalarında okuyabileceksiniz. Benim dikkatimi çeken olay Büyükşehir meclisinden bahsederken “Şimdilik sayısal üstünlüğümüz yok” cümlesindeki “şimdilik” kısmı idi.

Yani cümlenin ucunu açık bırakıp, gelecekte olası bir durumun işaretini verir gibiydi. Haziran ayı içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üç günlüğüne Antalya’ya gelecek.

İşte, Başkan Taş da o tarihleri işaret ederek şimdilik kelimesini kullandığını söyledi. Belki bir belki de birkaç tane belediye başkanı ve belediye meclis üyesi o tarihlerde AK Parti rozeti takabilir. Böylesi bir durumda da; Antalya Büyükşehir Belediyesinin meclis çoğunluğu, Cumhur İttifakı’na geçebilir.

Peki, böylesi bir durumda ne olur?

Meclis çoğunluğunun muhalif bir parti veya ittifakta olması, yönetimde bulunan iradenin daha sıkı çalışarak, biraz daha fazla kendini hizmete vermesini sağlayabilir. Tabii ki bunun için önce niyet sonra kararlı bir duruş, sağlam bir irade ve elle tutulur projelerin olması gerekir.

ARTIK MAZERET YOK

Eğer bu saydıklarım yoksa o iradenin sadece mağdur rolüne bürünmek için meydanlara veya medya organlarına çıkarak “Efendim meclis üyem yeterli değil, beni engelliyorlar” şeklinde yapacağı siyaset edebiyatını kimse yemez… Bu memleketin insanları mecliste azınlıkta olmasına rağmen, o kadar güzel hizmetler yapan başkanlar gördü ki; bu saatten sonra “Yeterli çoğunluğum yok” diye mazeret üretme peşinde olanlara sadece güler geçerler.

Bilmem anlatabildim mi?...