Antalyaspor'da 19 Ocak'ta başlayan seçim süreci neredeyse 1 ayı bulurken, halen taşlar yerine oturamadı. Aslında kağıt üzerinde baktığımızda hem mali hem de sportif açıdan Antalyaspor'dan daha rahat konumda bir Süper Lig kulübünün bulunması çok zor.
Kamuoyunda açık açık konuşulan Antalyaspor'un borç miktarıyla ilgili olarak da satır aralarında yer alan detayları paylaşmakta fayda var. Herkesin bildiği gibi 7.7 milyon Euro'luk bir borç miktarı bulunuyor, bununla beraber sezon sonuna kadar oluşacak masraf, futbolcu maaşları ve buna benzer harcamalar sebebiyle de 150 milyon TL civarında bir bütçe gerekiyor.
Alacak kısmına baktığımızda ise Mart ayı sonuna kadar Türkiye Futbol Federasyonu'ndan gelecek yaklaşık 10 milyon TL var. Bunun yanında en önemlisi ve belki de en değerlisi ise hiçbir gelirin üzerinde temlik bulunmuyor. Göreve gelecek kişiler, gelir kalemlerini temlik olarak göstermesi halinde çok kısa sürede 60-70 milyon TL civarında nakit gelir elde edilebilir. Nazım Sangare ve Paul Mukairu'dan gelecek 3.5 milyon Euro, çok sıkışılması halinde bonservis getirisi sağlayabilecek Gökdeniz Karadeniz, Bünyamin Balcı, Doğukan Sinik gibi pek çok genç yeteneği bünyesinde barından bir kulüpten bahsediyoruz. Geçmişe dönük borç miktarının düşük olması ve eldeki bu avantajlar da göz önünde bulundurulduğunda daha iyi bir kulübü bulmak, neredeyse olanaksız...
Bu kadar rahat konumdaki bir kulüp için göreve talip olmayan insanların asıl mazeretinin meclisten geçmesi beklenen 'borçlardan yönetim kurulu üyeleri sorumlu olacaktır' kanunu mu, yoksa Mustafa Yılmaz'ın da söylediği gibi, Antalyaspor tarihinde görülmemiş maddi desteği veren Öztürk ailesinin bile eleştirildiği için cesaret edilememesi mi bilinmez ama halen bir başkan adayının çıkmaması Antalyaspor'un, bugüne kadar Öztürk ailesinin omuzlarına bırakıldığının ve şehrin kulübe pek sahip çıkmadığının en somut örneği oldu.
Camia tarafından büyük destek alan Mustafa Yılmaz'ın Öztürk ailesine karşı ortaya koyduğu 'sahiplenici' tavrı da her şeyi özetleyen cinstendi. "Antalya'da ikinci Fikret Öztürk yok" sözünden pek çok anlam çıkaralabilir. Ancak asıl önemli olan şuydu: bunca yüklü borcu bir aile üstlenirken, bu borcun 10'da 1'i için kimsenin harekete geçmemesi...
"Seçimin ikinci kez ertelenmesini düşünmek bile istemiyoruz" diyen Mustafa Yılmaz'ın, Ali Şafak Öztürk'ün kurduğu ekip ile ilgili olarak yapılan eleştirilere de, "Şimdi güzel ekip yaratmak için bir fırsat var. Buyrun yaratın. Bana bir tane ekonomik yükümlülüklerini de yerine getirip, kurulda yer alacak kişi önerin. Bunlar olmadığı sürece konuşamayız" diyerek verdiği karşılıkta son derece de haklıydı.
Bir dönem "Kendi yarattıkları borçları ödesin, gitsinler" diyenler varken, neredeyse tüm borçların ödenme tahahhütünün verilemesine rağmen bugün kimsenin ortaya çıkmaması da oldukça garip.
Bir kesimin istediği her şey oluştu. Öztürk ailesi gitti, borcun yüzde 90'lık bölümü üstlenildi, hiçbir gelirde temlik yok. İşte şimdi tam zamanı, görevi isteyenler için sahneye çıkma vakti...
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz