Hayata “bir sıfır” geriden başlamış ve “eğitim hakkı elinden alınmış” biri olarak mücadelem bu hayatın gerçekleri ile yüzleşe yüzleşe başladı. Küçük bir fanusta yüzmeye müsaade varken, ben hep okyanusu hayal ettim.
Okyanusun derinliğini karanlığını tehlikesini ve büyük balıkların küçük balığı yediğini bilmeden atladım. Bana biçilen hayatı ve sınırları zorladım… Neden mi? Çünkü bu, benim hayatımdı.
Bana biçilen hayata sığmayacak kadar büyüktü hayallerim. Toplum baskısı ile bastırılamayacak kadar coşkuluydu umutlarım. Bir gölgeye sığınacak kadar küçük değildi arzularım…
Örgün eğitim hakkını ortaokula kadar kullanabilen bir kadın olarak bugün benim bu gazetede yazılarımı okuyorsanız ve ben eğitim hakkım elimden alındı diye bunu saklayıp gizlemekten çekinmiyorsam bugüne kadar hayata karşı verdiğim mücadelenin bana kazandırdığı özgüven ve bu hayatın gerisinde kalmamak için kendime yaptığım yatırımların kazanımıdır.
Eğitim hakkı elinden alınmış, kendine biçilen kaftanı giymiş ve onunla mutlu olmayı görev bilmiş kadınlar kendi dünyalarının aydınlığını hiç görememiş ve başkalarının ışığını takip etmişlerdir… Yaklaşık 12 yıl bu durumu yaşamış birisi olarak gerçekten anlamsızlaşan bir hayattan çokta bir beklentin kalmıyor.
Karnını doyurmak, görevlerini layıkıyla başkalarını mutlu edecek şekilde yapmak dışında... Ama o hayatın içinde asla kendin olmuyorsun. Silkelenip çıkmak istersen bedeli ağır, içeride kalmak istersen bedeli ondan daha ağır çünkü senin olmayan bir hayatı taşıyorsun…
Bizim jenerasyonda kız çocuklarına karşı tutum biraz sertti. Gerek toplum baskısı gerekse “elâlem ne der” olgusu benim dönemimdeki bir çok kadının hayatını söndürdü. Kimi sustu içine kapandı, kimi mücadele etmeyi seçti ve kırdı kabuğunu...
Günümüzde kız çocuklarının eğitimi konusunda aileler daha bilinçli her şey biraz daha değişti ve değişmeye de devam edecek. Çünkü kız, erkek eğitim hakkı herkese eşit verilmeli... Herkes potansiyeli dahilinde hayatının yönünü belirlemeli yürüyeceği yolu kendi seçmeli başarıları ile tarih yazıp, başarısızlıkları ile mücadele etmenin hazzını yaşamalı...
Mutluluğun ilk adresi kendini keşfetmek, ikinci adresi başarmak, üçüncü adresi bu ruhu başka insanlara aşılayabilmek... İnanıyorum ki, kadının elinin değdiği her yer güzelleşir ve kadın eli sadece sehpa silip, yemek yapıp, ev süpürmemeli…
Kendi dünyasının ne kadar büyük olması gerektiğine kadın kendi karar vermeli. Kız çocukları okutulmalı ve teşvik edilmeli, kız çocuklarının eğitim hakkı elinden alınmamalı, kız çocukları el alem baskısına maruz bırakılmamalı. Kız çocukları bir birey ve kendi doğruları, kendi yanlışları ile hayatı tanımalarına fırsat verilmeli...
Her kız çocuğu bu hayata karşı mücadele yetisini kazanmalı ki, kimsenin korunmaya muhtaç malı değil, yoldaşı olması gerektiğini bilerek yetişmeli…
KADINLARIN DÜNYASI
Dünya büyük ama biz kadınların dünyası daha büyük. Mutlu bir kadın hem kendinin hem çevresindekilerin hayatının yönünü değiştirecek kadar güçlüdür. Bu gücü verin, dünya daha mutlu dönsün kendi ekseninde...
Günün sözü;
"Dünyayı kadınlar yönetiyor olsaydı hiç savaş yaşanmazdı ancak 28 günde bir derin müzakereler yaşanırdı." - Robin Williams
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz