Sosyal medya, bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı ama ne yazık ki doğruluğunu sorgulamadan her gördüğüne inanan bir kalabalığı da beraberinde getirdi. Artık bir konu hakkında fikir sahibi olmak için araştırmak gerekmiyor. Bir görsel, çarpıcı bir başlık ya da etkileyici bir video yeterli oluyor. Üstelik içeriğin doğruluğu bağlamı kimsenin umurunda bile değil.
Bir paylaşım binlerce kişiye ulaşıyor, altına yorumlar yağıyor. Oysa çoğu zaman ne iddia edilen doğru, ne de paylaşan hesap konunun uzmanı. Ama artık bilginin doğruluğu değil, ilk paylaşan kazanıyor. Bu yüzden yalan haber, uydurma bilgiler, çarpıtılmış cümleler hızla yayılıyor. Ve insanlar bu bilgi çöplüğünde boğuldukça, cehalet sıradanlaşmaya başlıyor.
En tehlikelisi de bu zaten: Cehaletin sıradanlaşması. Bilmediği konularda ahkam kesenler, “ben öyle duydum” diye tartışma başlatanlar her yerde. Bilgisizlik, bir fikir değil. Ama sosyal medya, onu da meşrulaştırıyor artık. Herkes bir şeyin “doğrusunu” biliyor ama kimse gerçekten okumuyor ve sorgulamıyor.
Halbuki bilgiye ulaşmak, hiçbir çağda bu kadar kolay olmamıştı. Asıl mesele, doğru bilgiye ulaşma çabası gösterebilmek. Bir konuyu savunmadan önce araştırmak, farklı kaynaklara bakmak, “bu gerçekten böyle mi?” diye sorabilmek... Bunlar zor değil ama zahmetli. Ne yazık ki zahmete katlanmayan, cehaletin konforlu alanında kalmayı tercih ediyor.
Unutmayalım: Her duyup gördüğümüz doğru değil, her paylaşılan bilgi değil. Gerçek, genelde sessizdir; çarpıcı başlıklarla değil, sağlam kaynaklarla konuşur.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz