“İyi hissetmek istiyorum. Acılarımı atlatmak, geride bırakmak istiyorum. Herkesin başına gelebilecek durumlar için uzun uzun yas tutmak istemiyorum. Ben de herkes gibi mutlu olmak, iyi duygular içinde olmak istiyorum.”
***
Bu cümleler hepimize ne kadar tanıdık değil mi sevgili dostlar. Hepimiz bu hayatta iyi bir şeyler yaşamak, mutlu olmak istiyoruz. Hepimizin hakkı olan bir şeyi elde etmenin telaşı içindeyiz. Evet, hepimizin hakkı diyoruz. Peki, bunu elde etmek için acaba bize düşenler ne, hiç düşündünüz mü?
***
Hepimizin hakkıysa elde etmek için neden çaba harcamanız gerektiğini düşünüyorsunuz belki. Doğrudur da ancak bu bir seçimdir. Seçimlerimiz bizi belirlediğine göre bunun için çaba harcamak da bize düşer. Kendimizi tam anlamıyla bıraktığımızda da hissettiğimiz mutluluk olabilir ancak bunu düşünsel olarak da desteklediğimizde çok daha doyumlu bir duygu ortaya çıkacaktır.
***
Hayatımızı seçimlerimiz belirler dedik. Neyi seçerseniz onu yaşarsınız. Burada devreye yapımızda girer. Olayları nasıl değerlendirdiğiniz de önem kazanır. Örneğin bazı insanlar işten çıkmayı hayatın sonu, daha iyi bir iş bulamama diye algılarken bazıları bunu yeni bir fırsat olarak görür. Kimileri için evlenmemek büyük bir hüsranken kimileri için farklı bir hayat deneyimidir. Bazı insanlar kendileri hakkında söylenen sözlerin altında ezilirken bazıları bunlara gülüp geçmeyi başarabilmektedir.
***
Hayat her şeye rağmen güzel. Daha doğrusu her şeye rağmen yaşama sevincini kendinde bulan için güzel. Sevgili Sait Faik, o güzel öykülerinde küçük şeylerden keyif almayı öğrenmiş insanların hayatlarını anlatırken bize tam da bunu demek istiyordu sanırım. Küçük anlardan çıkaracağımız birçok mutluluk var. Ancak günümüz tüketim felsefesi, elde edemedikçe mutsuzlaşması gereken yeni bir insan tipini yarattı. Bir alma yarışı içinde ipi göğüslemeye çalışıyoruz.
***
İşin bir de psikolojik boyutuna bakmamız gerekiyor. Aslında bu bir seçimdir derken tam da bundan bahsediyoruz. Çağımız mutsuzluk çağı. Geçmişin hayatta kalma mücadelesi veren insanı belki de durup düşünmedi ne hissettiğini ancak biz sürekli buna kafa yorar hale geldik. Sürekli her durumda nasıl bir duygu elde etmeliyiz düşüncesi, elde edemediğimizi düşündüğümüz her duygunun yasını tutar hale getirdi bizi. Sanırım her şeyi karmaşık hale getiren biziz. Tekrar yalınlığın bizi bulmasını sağlamalıyız.
***
Kendinizi gerçekten iyi mi hissetmek istiyorsunuz? Doğaya dönün. Her fırtınadan sonra doğanın nasıl kendine geldiğine dikkat edin. Hiçbir şeyi karmaşıklaştırmadan kendi döngüsünü nasıl tekrar bulduğunu gözlemleyin. Bizler de böyleyiz. Gerçekten bir şeylerin iyi olması gerektiğine karar verirsek enerjimizi de harekete geçirmiş oluyoruz. Çünkü doğanın bir döngüsü varsa insanların da bir döngüsü, bir düzeni var. Ara ara bunu kaybetsek bile tekrar bulma olasılığımız yüksek.
***
Bakış açınızı değiştirin. Her zaman baktığınız taraftan değil de hiç bakmadığınız bir yön bulun. Sonuçta bizi mutsuz eden, baktığımız yöndür. Her olaya birçok açıdan bakılabilir ve fark edeceksiniz ki kendilerini iyi hisseden insanlar, tek bir bakış açısının kurbanı olamayan insanlar. O zaman biz de bunu deneyebiliriz.
***
Diyeceğim şu ki, hayat birtakım durumlara sürekli üzülmek için kısa. Ve bizim yaşamımız değerli. Biz değerliyiz. O zaman değerli olduğumuzu unutmadan hayatı ona göre yaşamanın yollarını bulmalı, farklı açılar geliştirmeliyiz.
***
SON SÖZ
Kendi hikayemizin kahramanı olurken seçimlerimizi de ona göre yapmalıyız ve elbette iyi hissetmeyi seçmeliyiz.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz