Japonya’da çok güzel bir deyim vardır: Dalgalarla sallan. Ya
da boksta dedikleri gibi: Yediğin yumrukla birlikte savrul ki darbenin etkisi
azalsın. Farklı ülkelerde de buna benzer pek çok söz bulabiliriz. Bu sözlerin
ortak özelliği ise bize esnek olmayı öğütlemeleridir. Peki nedir esnek olmak ve
neden hayatımızda esnemeyi öğrenmeliyiz.
***
Bugün spora başladığınızda vücudunuz size ciddi anlamda
tepki verir bir süre kas ağrıları çektikten sonra kaslarınız yırtılır ve siz
artık ağrı çekmemeye başlarsınız. Böylece vücudunuz da esnemeyi öğrenir.
Sağlıklıdır bu bizim bedenimiz için. Ne kadar çok esnersek bağışıklığımız da o
kadar gelişir.
***
Aynı şey ruh sağlımız için de geçerlidir. Buna psikolojik
esneklik denir. Bulunduğumuz ortamın bizden beklentilerini fark edip düşünce ve
davranışlarımızı buna göre ayarlayabilmemiz. Bunu yaparken de sosyal ve kişisel
becerilerimizi kullanıyoruz. Böylece bir denge kuruyoruz bizim için önemli olan
durumlar arasında. Bu denge, duygusal bir karmaşa içinde olduğumuzda bile geniş
bir bakış açısıyla olaylara bakmamızı sağlıyor.
***
Psikolojik esnekliğin özünde hep değişim yok. Yani sürekli,
bulunduğumuz ortama göre değişmiyoruz tam tersine anı yaşayıp olduğu gibi kabul
etmeyi öğreniyoruz. Tabi ki kızacağımız, sinirleneceğimiz durumlar
yaşayabiliriz. Bu duyguları doğru ifade ederken de esneklikten
yararlanabiliriz. Hayata ne kadar geniş bir açıdan bakarsak o kadar sorun
çözmede daha başarılı oluyoruz.
***
Değişen dünya düzeniyle birlikte buna o kadar çok ihtiyaç
duymaya başladık ki. Düşünsenize hepimiz çok yoğunuz, hep koşturuyoruz. Bununla
birlikte yalnızlıklarımız da çoğalıyor. Birbirimizi anlama yeteneğimizi de
kaybediyoruz. Yabancılaştıkça başkalarını yanlış değerlendirme potansiyelimiz
de artıyor. Esnek olmadığımızda dünya daha çekilmez hale geliyor.
***
Yapılan bir araştırma, esnekliğe sahip olan kişilerin daha
az psikolojik problem yaşadığını ortaya koymuş. Bu insanlar gün içinde daha az
stres yaşadıkları için yaşam memnuniyetleri daha yüksek. Stres yaşadıkları
zaman da bununla daha rahat başa çıkıyorlar. Değişen durumlara uyum sağlama
becerisi geliştirdikleri için zihinlerinde daha az olumsuz düşünce
barındırıyorlar. Hepimizin ihtiyacı bu: Daha az depresyon, daha az kaygı.
***
Esnekliğe sahip olduğumuzda öz kontrolümüz de daha yüksek
oluyor. Dürtüsel davranışlara daha kolay bir düzen getirebiliyoruz. Değişebilen
düşüncelere daha kolay adaptasyon sağlayabiliyoruz. Bu da süreçleri daha iyi
yönetmemizi sağlıyor.
***
Buraya kadar esnek olmanın hayatımıza ne kadar artılar
katacağından bahsettik. Peki, nasıl daha esnek hale geleceğiz, asıl bunu
konuşmamız gerekir. İlk önce bu hayatta neyi değiştirip değiştiremeyeceğimizi
fark etmemiz gerekir. İnsanları değiştiremeyiz, biz istediğimiz için insanlar
değişmez. Sadece kendimizi değiştirebiliriz. Çok güzel bir söz vardır, dünyayı
değiştiremiyorsan sen dünyanı değiştir diye. O kadar dorudur ki. Çoğu zaman
insanların bize karşı olan davranışlarından üzülür, bunalıma gireriz. Değişmelerini
bekleriz ancak bu değişim çoğu zaman gerçekleşmez. Burada bizim bu olaya bakış
açımızı değiştirmemiz en mantıklısıdır.
***
İkinci olarak da kendimizi daha iyi tanımak adına
yapabileceklerimizi söyleyebiliriz. Öncelikle duygularımızı tanımalıyız.
Olaylar karşısında ne hissettiğimizi fark etmeliyiz. Hissimizin ne olduğunu
bulursak düşüncelerimize ulaşabiliriz. Değiştirilmesi gereken bir düşünce
yapımız varsa ona müdahale etmemiz çok daha kolay olacaktır.
***
Olumsuzlukları ne kadar kabul edebiliyoruz? Kabule geçmek
değiştiremiyorsak en doğrusudur. Elimizdeki araçları doğru kullanabilmek adına
kabule geçmek bize çok şey kazandıracaktır. Burada araçtan kastımız,
kazanacağımız geniş bakış açısıyla kullanabileceğimiz kendi içsel
kaynaklarımızdır. Hep dediğimiz gibi daha doyumlu daha mutlu bir yaşam mümkün.
Bu da ancak hayata karşı ve kendimize karşı esneklik kazanmamızla olacaktır.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz