Ahbap gönüllülük esasına göre çalışan bir yardım organizasyonu gibi görülse de İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir dernek statüsündedir. Yani her şey devletin denetimindedir. Şimdi burada biz bizeyiz. Sanatçı olarak Haluk Levent’i sevmem. Kendisinden de hiç haz etmem. Geçmişte şaibe yaratacak bazı haberlerini de okumuş olabilirim. Ama bunlar Ahbap Derneği’ni eleştirmem için yeterli değil. Dernek sitesini incelediğinizde dernek kanunu tüm şartları yerine getirmiş ve dernekler masası tarafından denetlenen dernek olmuş. Dernek yönetimi 5 kişiden oluşuyor. Haluk Levent (Haluk Acil) de bu üyelerden biri ve dernek başkanı.
Şimdi bunları neden anlattım. Geçen haftanın gündemi Ahbap’ın, Kızılay’dan çadır satın alıp bölgeye göndermesi. Kızılay çadır üretip satmak için Türk Ticaret Kanunu’na uygun bir anonim şirket kurmuş. Yasal olarak ana sözleşmesine de çadır üretip satacağını beyan etmiş. Ahbap da dernek tüzüğünde bu tür afet durumlarında gerekli izinleri almak kaydıyla para toplayıp bunlarla ayni ve maddi yardım yazacağını beyan etmiş. Yani kanuni olarak baktığımızda ne Kızılay Çadır AŞ’yi eleştirebiliriz ne de Ahbap’ı ya da Haluk Levent’i. Sonuçta maksat hasıl olmuş. İhtiyaç sahipleri çadırlarına kavuşmuş. Gerisi hukukun işi…
Ama işin etik tarafından baktığımızda veya İslam hukukuna göre incelediğimizde olayın çok su kaldırır yanı var, ama o da ne yalan söyleyeyim beni aşar. Şimdi bu tür boş tartışmaların zamanı değil. Öncelikle yaraların sarılması lazım. Zaten sonrasında her şey denetlenecek ve eğer bir suç unsuru varsa ilgililer mutlaka cezalarını çekecektir.
SPORU SİYASETE ALET ETMEYİN
Fenerbahçe-Konyaspor ve Beşiktaş-Antalyaspor karşılaşmalarında seyircilerin hükümete yönelik slogan atmalarının anlaşılır bir tarafı yok. Futbol müsabakaları siyaset yapılacak yerler değil. Ne demek, organize olarak “hükümet istifa” sloganlarının atılması. Bu kabul edilemez. Ebetteki futbol seyircisinin de bir görüşü olacak anayasal hakkını kullanacak ama bunun yeri stadyumlar değil sandıktır. Zaten şurada seçimlere 3 aydan kısa bir süre kalmış hükümeti istifaya çağırmak niye.
Dün yazdım Cumhurbaşkanı 10 Mart’ta seçim kararını alacak dolayısıyla hükümet de düşecek. Ve yeni hükümet kurulana kadar göreve devam edecek. Yani “Hükümet istifa” demenin altında başka bir şeyler yatmakta. Toplumsal huzuru bozmak isteyen mihraklar şimdi de futbol seyircisini planlarına dahil etmek istemekte. Buna öncelikli olarak önlem alınamazsa ülke kaosa sürüklenir. Bence devletin istihbarat birimler bu işin arkasını derinlemesine araştırmalı. Bunlar birkaç tribün liderinin kendi başına atacakları sloganlar değil.
Tam 40 yıldır toplumsal olay takip ederim. Mesleğe Ankara’da polis muhabirliği le başladım. Yani neredeyse bütün toplumsal olayları çok yakından takip ettim. Gezi sürecini de yakından izledim. Birkaç ağaç kesme kesmeme gibi masum öğrenci eyleminden işin hangi noktalara geldiğini hep beraber gördük. Tribünler olası huzursuzlukların kaynağı olabilir.
Ben de MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye katılıyorum. Bir kere kulüpler taraftar derneklerini kontrol altında tutmalılar. Bu tür hassas konularda duyarlı olmayan taraftarlar bir süre stada dahi alınmamalı, ya da alınsalar bile yakından takip edilmeleri gerekmektedir. Taraftarın polisle karşı karşıya getirilmesi istenmektedir. Stadyumlarda parlayacak bir kıvılcım süratle sokaklara yayılabilir. Bunun önüne geçmek de öncelikle kulüplerin sorumluluğundadır.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu dün konuyla ilgili bir açıklama yaparak stadyumlarda provokasyona müsaade etmeyeceklerini söyledi Kasapoğlu: “Ülkemizin bu birlik ruhuna ve sporun iyileştirici gücüne, depremin yaralarını sarmaya devam edeceğimiz süreçte çok daha fazla ihtiyacı olacaktır. Ancak her zor dönemde olduğu gibi bu büyük felakette de birtakım çıkar gruplarının yine boş durmadığı, spor camiaları ve tüm kulüpler tek yürek olurken, birilerinin maksatlı provokasyonlara giriştiği görülmektedir. Spor sahaları siyaset alanları değildir. Spor müsabakaları siyaset üretme merkezleri değildir. Sporu siyasete alet etmenin birlik ve beraberliğe ket vurmaktan başka bir neticesi de yoktur. Bu acı felaketin yaralarını, yüzyılın dayanışmasıyla sarmaya devam edecek, kamu, özel sektör, sivil toplum ve millet olarak el ele vererek zor günleri birlikte aşacağız. Provokasyonlara da hiçbir zaman izin vermeyeceğiz” dedi.
Evet stadyumlar siyasete alet edilemezler. Bunun sorumlusu gerekli önlemi almayan kulüpler ve yöneticileridir.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Cemre ilkbaharın gelişi ile birlikte önce havada, sonra suda, en son olarak da toprakta yaşanması beklenen sıcaklık artışlarını belirtmek için kullanılan bir tabirdir. Arapça kökenli bir kelime olan “Cemre”, “Kor Ateş” anlamına geldiğinden bir kor ateşin sıcaklığının (yani baharın gelişiyle birlikte dünyaya daha kuvvetli gelen güneş ışınlarının) hava, su ve toprağa etki etmesiyle ısınmanın gerçekleşmesi kastedilir. Cemre üç tanedir: Birinci Cemre havaya (19-20 Şubat), İkinci Cemre suya (26-27 Şubat) ve Üçüncü Cemre de toprağa (5-6 Mart) düşer.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz