İnsanlar duygu coğrafyasının rotasını kendi belirlediği yöne çevirir. Hayatımızın doğrularını, kurallarıyla bir adım daha ileri taşımak, tam manasıyla kendi elimizde değil midir?
***
Hayatın, bizi planladığımız yerden değil de, kendi planladığı yerden devam ettirmesi karşısında sabır çemberimizi tam olarak kuşanmak gerekiyor belki de. Nereden ne sürprizin geleceği belli olmadığı gibi elimizdekiler ne zaman hangi anda nerelere kaybolur belirsizlik çemberinden nasiplidir.
***
Bazen bazı eylemlerimizin sorumlusu tamamen kendimiz olsak da, yaşam mücadelesi verirken, iyiye, doğruya, hoşnutluğa doğru yolumuzu çizerken, kimi anlarda belki de bu yolda donanmak adına yolumuza çetin kayalar çıkıyor bazen.
***
Aşabilmek mi? O tabi ki kendi irademiz ve istikrarımız ölçüsünde. Aslında ömür yolculuğumuzda her yeni gün, kendimizi, düşüncelerimizi, iç dünyamızı, dış dünyamızı yenileyebilmek adına bize bahşedilen bir ödül. Fakat biz insanlar, belki de fıtratımız gereği çabuk kapılıyoruz umutsuzluğa.
***
Oysa biliyoruz ki hayat, koltuğuna oturtmuyor gönlünden düşeni. Hayatın gönlünden düştüğümüzde hüzün evreninde dolaşıyor sol yanımız. Hüzünlerden koşar adım kaçmaksa, ayrı bir boyut.
***
Aslında hüzünler bizi olgunlaştıran, doğruyu görmemizi sağlayan önemli bir husus. Örneğin, gece başımızı yastığa koyduğumuzda hüzünlenmek korkutuyor. Oysa hüzünler, bize yol gösteren dinginlik.
SON SÖZ
Hüzünlerden korkmak yerine onlara kucak açıp kabullenip içinde bulunduğumuz duyguyu olduğu gibi yaşamak insanın kendisine yaptığı en büyük iyilik. Yarınlarımız iyilik ve güzellik dolu olsun.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz