Modern çağın en çok alkışlanan kavramları: özgürlük ve eşitlik. Her ikisi de kulağa oldukça asil ve insanca geliyor. Ancak bu iki kavram, zannedildiği kadar uyumlu değil; hatta çoğu zaman birbirine çarpıyor, birbirini boşa düşürüyor.
***
Özgürlük, bireyin kendi seçimlerini yapabilme hakkıdır.
Eşitlik ise herkese aynı hak ve imkânları sunmayı hedefler. Fakat bu iki kavram
birçok durumda birbiriyle çelişir. Çünkü özgürlüğün doğası farklılık üretir,
eşitlik ise bu farklılıkları törpülemeye çalışır.
***
Gerçekte hiçbirimiz tamamen özgür değiliz. Yasaların, etik
kuralların, toplumsal normların ve çalıştığımız kurumların koyduğu sınırlar
içindeyiz. Kapsamlı hukuk sistemleri ve yazılı olmayan sosyal kurallar bizi
kuşatmış durumda. “İfade özgürlüğü” dediğimiz şey bile bir başkasının “özel
yaşam hakkı” ile çelişebilir. Özgürlükler çatışır. Dolayısıyla sınırsız
özgürlükten söz etmek mümkün değildir. Tıpkı eşitliğin de bazen eşitsizlik
doğurması gibi.
***
Bugün üniversite sınavına giren tüm gençlerin eşit şartlarda
yarıştığını söylemek kulağa hoş geliyor. Ama gerçek farklı. Örneğin, özel bir
okul sadece en başarılı öğrencileri kabul etme hakkına sahiptir. Bu, okulun
eğitimde mükemmeliyet arayışı doğrultusunda bir özgürlük kullanımıdır.
***
Ancak bu tercih, eğitimde fırsat eşitliği ilkesine zarar
verir. Ekonomik olarak dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuklar, kaliteli
eğitime erişemedikleri için bu okullara giremez. Görünürde herkesin sınava
girme hakkı eşittir, fakat başlangıç çizgisi aynı değildir.
***
Bu nedenle eşitlik ve özgürlük aynı anda, aynı düzlemde var
olamaz. Özgürlük, örgütlenme hakkıysa; bir özel kulübün sadece belirli kişileri
kabul etmesi de bu özgürlüğün bir parçasıdır. Ama dışarıda kalanlar için bu
durum eşitsizliktir. Gördüğünüz gibi, kavramlar sık sık birbirine çarpıyor.
***
Benzer şekilde bir işveren, işe alım sürecinde “daha çok
tecrübe” ya da “daha güçlü referans” arayabilir. Bu, onun tercih özgürlüğüdür.
Ancak bu durum, iş hayatına yeni atılmış biri için ciddi bir eşitsizlik
yaratır. Böylece özgürlük, bir grubun lehine işlerken, eşitlik ilkesi ihlal
edilmiş olur.
***
Dahası, “eşitlik” çoğu zaman “eşitsizliğe”, “özgürlük” ise
“bencilliğe” kapı aralayabilir. Fırsat eşitliği, ekonomik gücü olmayanlar için yine
erişilemeyen bir hayaldir. Herkesin aynı yarış pistine çıkması adil gibi
görünür; fakat bazılarının ayakkabısı bile yoktur.
***
Yeteneklerimiz, görünüşümüz, zekâmız, hatta hayatımıza
verilen değer bile eşit değildir. Masum bir bebekle bir katilin canı aynı
terazide tartılmaz; bu, insan doğasının bir yansımasıdır.
***
Eşitliğin tanımını yapmak bile zordur:
Vergiyi herkese aynı oranda mı uygularsınız, yoksa gelirine
göre mi ayarlarsınız? Hangisi daha adildir? Görüldüğü üzere, eşitlik adına
savunulan her fikir, beraberinde yeni bir adaletsizlik ihtimalini doğurur.
***
Gerçek olan ne tam özgürlüktür ne de mutlak eşitlik… Gerçek
olan; aralarında kurulacak akılcı, adil ve vicdani dengedir. Belki de
aradığımız şey eşitlik değil, adalet ve şefkattir. Çünkü eşitlik herkese aynı
şeyi verir; ama adalet, hak edene hak ettiği ölçüyü sunar. Ve merhamet, bu
ölçünün vicdanıdır.
10.05.2025 - 00:25
05.03.2025 - 09:00
07.02.2025 - 09:00
03.01.2025 - 09:00
20.12.2024 - 09:00
02.12.2024 - 09:00
02.11.2024 - 09:00
04.10.2024 - 09:00
28.08.2024 - 09:00
27.08.2024 - 09:00
08.08.2024 - 09:00
18.07.2024 - 09:00
27.06.2024 - 09:00
24.05.2024 - 09:00
12.05.2024 - 09:00
03.05.2024 - 09:00
29.04.2024 - 09:00
25.03.2024 - 09:00
07.03.2024 - 09:00
23.02.2024 - 09:00
22.02.2024 - 09:00
03.02.2024 - 09:00
29.01.2024 - 09:00
16.01.2024 - 09:00
06.01.2024 - 09:00
30.12.2023 - 09:00
22.12.2023 - 09:00
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir