7 yaşında başladığı mesleği 53 yıl devam ettirdi
Antalya'da yaşayan Mustafa Kasapkara (60), baba mesleği olan kalaycılığı 53 senedir yapıyor.
Antalya'da yaşayan Mustafa Kasapkara (60), baba mesleği olan kalaycılığı 53 senedir yapıyor.
Demirciler Çarşısı'nda kalaycılık yapan Mustafa Kasapkara, baba mesleğini 2 kuşaktır sürdürüyor. 7 yaşında Kahramanmaraş'ta babasının yanında mesleğe başlayan Kasapkara, 1990 yılında Antalya'ya yerleşti. Çocukluk çağlarında mesleğin zoruna gittiğini ama büyüdükçe vazgeçilmezi olduğunu aktaran Kasapkara, aynı bilinçle iki oğlunu da kalaycılığa 7 yaşında başlattığını aktardı. 32 ve 34 yaşlarında iki oğlu bulunan Kasapkara'nın işletmesinde küçük oğlu bakır malzemelere kumlama işlemi yaparken, büyük oğlu kalaylıyor, kendisi ise eşyalara şekil veriyor. Mesleğinin unutulmamasını isteyen kalay ustası, yerel yöneticilerden Demirciler Çarşısı'nı canlandırmalarını talep ediyor.
“HEM BABAMIN
ÇIRAKLIĞINI YAPTIM HEM DE İLKOKULA GİTTİM”
Mustafa Kasapkara, “Kahramanmaraş'ta babamın yanında aşağı
1971-72 yıllarında çıraklıkla işe başladım. 7 yaşında hem babamın çıraklığını
yaptım hem de ilkokula gittim. Hem okul hem çıraklık, zaten bizim dönemimizde
çocuklara meslekler bu şekilde öğretiliyordu. Okuyan okula devam ediyordu,
okumayan da zaten çıraklık, kalfalık devam edip gidiyordu. Sanatkarlar
çekirdekten yetişir, çekirdekten olmazsa tam usta olma şansın yok. Her şeyini
görmen, yaşaman lazım. Çocukken başladığımda çok zoruma gitmişti. Pisti,
ağırdı. Çocukluk ya, bir şey anlamıyordum. Sonradan sonraya alıştım, tabii
yoğrulduk, sanatı benimsedik. Biraz daha aklıselim olduktan sonra baba
mesleğinin, baba sanatının yürümesi için elimden geleni yapmaya başladım. Kendi
kendimi zorunlu kıldım. Babam bu bayrağı eline almış, bir süre o taşımış. Bundan
sonra vazife benim deyip, bayrağı taşıdım. Benden sonra da inşallah oğullarım
bu bayrağı taşıyacak” şeklinde konuştu.
35 YILDIR ANTALYA'DA
HİZMET VERİYOR
Babasının da kalaylama işlemini bir Yahudi ustadan
öğrendiğini anlatan Mustafa Kasapkara, ilk oğlunun doğduğu yıl Antalya'ya
yerleştiklerini dile getirdi. Kasapkara, “Askere gidene 11-12 sene
Kahramanmaraş'ta babamın yanında çalıştım, sanatı öğrendim. Askere gittim
geldim, tekrar babamın yanında devam ettim. Babam bir Yahudi ustanın yanında
çalışarak öğrenmiş. İki oğlum var ben de oğullarımı bu mesleği devam
ettirmeleri için yetiştirdim. Antalya'ya 1990 yılında geldim, yaklaşık 35 yıl
oldu. Demirciler ve Sobacılar Çarşısı'nda faaliyete başladım. Uzun yıllardır da
burada bu faaliyeti göstermekteyiz. İnsanlar kendi evinde kullanmış olduğu
mutfak eşyalarını bakıma getiriyorlar, bunlara işlem yapıyoruz. Onun haricinde
otellerin restoranlarına işler yapıyoruz. Servis tabakları hazırlıyor, özel
çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Mesela bir mimar geliyor, projesini gösteriyor.
“Şu villada veya şu otelde, böyle bir şey yapmak istiyorum” diyor. Biz de
yaparız diyoruz. Tabii şaşkınlıkla karşılamasıyla birlikte de yapacağımızda da
inanıyor, güveniyor ve yapıyoruz. Hiç olmayan bir şeyi bir proje aşamasından
alıyoruz, uygulamaya geçiriyoruz. Bittikten sonra da mutlu oluyoruz” dedi.
“ANTALYA'DA BENİM
YAPTIĞIM İŞİ YAPAN KALMADI”
Kalaycılık mesleğinin yok olma tehlikesi altında olduğunu da
ifade eden Mustafa Kasapkara, şu ifadelere yer verdi: “Oğlanlarla beraber
çalışmaya devam ediyoruz. Yetişen de yok zaten. Çünkü, meslek yok olmaya yüz
tutuyor. İki oğlumla da hem çırak hem kalfa hem usta gibi çalışıp duruyoruz.
Çıraklığı küçük oğlum, kalfalığı da büyük oğlum yapıyor. Ben de ustalığımı
yapıyorum. Ben mutfak eşyası olursa yamuğunu düzeltiyorum, sipariş olursa düz
plaka sayılan, istenilen neyse onu yapıyoruz. Ondan sonra aşama aşama
ilerliyor, büyük oğlan bir tarafını yapıyor, küçük bir yerini yapıyor. Ortaya
bir şeyler çıkıyor. Oğullarımda bu işe 7 yaşında başladı. Ben babamdan öyle bir
kültür aldım, oğullarımda da devam etti. Zaten o yaşlarda içimizde almazsak, bu
sanatı aşılamazsak iyi bir usta çıkmaz. Mesela 15 yaşından sonra bir çocuğu
eğitemezsin, öğretemezsin. Bu sanatı belki yapar ama yarım yapar. Ki bizim
sanatta da ustalığın sınırı yok, şu an bile benim eksiğim var. Hala daha
kendime dört dörtlük bir usta diyemiyorum. Antalya'da benim yaptığım işi yapan
kalmadı. Kalaylama işi yapan, ufak tefek tamirat işleri yapan var. A'dan Z'ye
her şeyi yapabilecek kapasitede bir ben varım, başka yok. Bitti yani meslek de
yok. Yetişen de yok. Eleman yetişmiyor, usta yetişmiyor. Sadece burada biraz
zorlanıyoruz. Çünkü bu iş gerçekten ekip isteyen bir iş.”
“BU ÇARŞIYA,
ANTALYA'NIN İLK SANAYİSİ DİYORLAR”
Aynı zamanda Antalya Demirciler ve Sobacılar Çarşısı Esnaf Derneği Başkanı olan Mustafa Kasapkara, onlarca dükkanın faaliyet gösterdiği Demirciler Çarşısı'nın kamu kurumları ve yerel idarenin desteğiyle canlandırılması gerektiğini belirtti. Kasapkara, şöyle devam etti: “Bizim çarşı olarak burada istediğimiz; bu çarşının var olduğunu, Antalya'nın bir simgesi olduğunu herkes bilsin. Bu çarşıya, Antalya'nın ilk sanayisi diyorlar. Antalya'mızdaki bu çarşımız, Gaziantep gibi niye olmasın? Niye burada etkinlikler düzenlenmesin? Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek'ten ve Valimizden böyle bir beklentimiz var. Esnaf Odalar Birliği Başkanımızdan destek bekliyoruz. Buraya sahip çıkılmasını istiyoruz. Çünkü burada yaşayan bir müze, bir kültürümüz var. Bunun canlanması lazım, sürdürülmesi lazım, devam ettirilmesi lazım. Bu meslek, bu sanat yaşasın, kültürümüz devam etsin. Yabancılar geliyor, ilgi duyuyor. Çünkü olmayan bir şeyi yapıyoruz yani düz plaka, sacdan, bakırdan istenilen ne varsa el becerisiyle yapabiliyoruz. Fabrikasyon değil. Kalıpta her şeyi yaparsın ama el becerisiyle her insan her şeyi yapamaz. Ecdadımız bu meslekle uğraşmış, madeni ülkemizde çıkıyor. Yetişen ustamız olsun, devlet buraya bir destekleme yapsın. Bizim yanımıza sanat okullarından öğrenci göndersinler, zorunlu kılsınlar. Gelsinler burada staj görsünler. Gaziantep'te böyle bir sistem var. Orada işi bilmeyen insanlar geliyor, orada eğitiliyor, kurs veriyorlar. Keşke diyorum bizim Antalya'da da böyle bir imkan bulunsa, bizim de gençlerimiz, çocuklarımız bu mesleğin ne olduğunu bilsin ve öğrensin istiyorum.”
İHA
"Birleşmiş Milletler Turizm Teşkilatı tarafından düzenlenen En İyi Turizm Köyü Programı'nda, 2024 yılı değerlendirmelerinde Antalya'nın İbradı ilçesinde bulunan Ormana köyü 'en iyi turizm köyü' unvanını kazandı. Tarihi dokusu, eşsiz doğal güzellikleri ile Ormana'nın sürdürülebilir turizm ve kırsal kalkınmaya yaptığı katkı uluslararası düzeyde tescillenmiş oldu.
Antalya'nın merkez Aksu ilçesi sınırlarında yer alan Perge Antik Kenti'nde milattan sonra 2. yüzyılda İmparator Hadrianus tarafından yaptırıldığı bilinen antik "Kestros Çeşmesi" yapılan restorasyon çalışmalarının ardından yeniden faaliyete geçti.
Bu yıl 23'üncüsü düzenlenen Growtech Antalya Tarım Fuarı kapılarını ziyaretçilerine açtı. Fuar hakkında Lider Gazete’ye konuşan Growtech Fuar Direktörü Engin Er, bu yıl fuara Çin firmalarından rekor katılım gördüklerini belirtti.
Roma döneminde popüler olan ve "Roma tavlası" olarak da bilinen 12 işaret oyunu (ludus duodecim scriptorum), Antalya'nın Alanya ilçesindeki Syedra Antik Kenti'nde ziyaretçilere tanıtılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Side Antik Kenti’nde yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyerek bakanlığın Geleceğe Miras Projesi’nin 1’inci yılı kapsamında yeniden turizme kazandırılan Antik Side Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdi. Ersoy, ''Bakanlık olarak, Türkiye’nin dört bir yanında yer alan toplam 224 kazı alanını Geleceğe Miras Projesi kapsamına aldık'' dedi.
Türkiye’nin portakaldaki markası haline gelen Finike Portakalı’nda hasat zamanı başladı. TBMM Akdeniz-PA Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, “Finike Portakalı için AB Coğrafi İşareti Tescili çalışmasını başlattık” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya'nın İbradı ilçesindeki Ormana köyünün, “en iyi turizm köyü” seçilmesinin Türkiye'yi gururlandırdığını belirterek, “Tarihi dokusu, eşsiz doğal güzellikleri ile Ormana'nın sürdürülebilir turizm ve kırsal kalkınmaya yaptığı katkı uluslararası düzeyde tescillenmiş oldu.” ifadesini kullandı.
Antalya'nın Manavgat ilçesinde ayakta duran insanları andırması nedeniyle "Adam Kayalar" adı verilen bölge, özellikle sonbahar ve kış aylarında doğa yürüyüşçüleri ve turistlerin uğrak noktaları arasına girdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’nin arkeolojik mirasını geleceğe taşıyacak Geleceğe Miras projesiyle önemli bir döneme imza atıyor. Proje, son 60 yılda arkeoloji alanında elde edilen başarıları yalnızca 4 yılda tekrarlamayı hedefliyor ve Türk arkeolojisinde “Altın Çağ” olarak adlandırılan bir süreci başlatıyor.
Antalya'da yaşayan Mustafa Kasapkara (60), baba mesleği olan kalaycılığı 53 senedir yapıyor.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz