Hedef Neanderthal mezarı bulmak
Karain Mağarası Kazı Başkanı Prof. Dr. Kadriye Özçelik, Karain mağarasının özelliklerini, kazı çalışmalarını ve yakın zamanda başlayacak olan kazı döneminden beklentilerini aktardı.
Karain Mağarası Kazı Başkanı Prof. Dr. Kadriye Özçelik, Karain mağarasının özelliklerini, kazı çalışmalarını ve yakın zamanda başlayacak olan kazı döneminden beklentilerini aktardı.
Prof. Dr. Kadriye Özçelik, mağaranın geçmişini ve kazı çalışmalarını anlattı. Konuşmasına Karain Mağarası’nı tanıtarak başlayan Özçelik, Türkiye’nin en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain’in Katran Dağı’nın kalkerli dik yamaçlarında bulunduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Özçelik, mağaranın bulunduğu konumu şu şekilde aktardı: “Antalya’da merkezin 30 km kuzeybatısında Katran Dağı’nın eteklerinde bulunuyor. Katran Dağı, Batı Toroslarda Beydağları silsilesi içinde yer alan dağ oluşumunun bir parçası, Karain, bu oluşumun içinde bulunan birçok mağaradan bir tanesi. Önünde uzanan Döşemealtı Ovası, dünyanın sayılı Tufa ovalarından. Mağaramız, hem arkeolojik hem doğal özellikleriyle önem taşıyor. Antalya’da, Türkiye’de ve dünya çapında insanlık tarihinin en uzak geçmişine ait kültürel veriler sunuyor. Yakınında Kırkgöz su kaynakları var, insanların çok uzun süre burayı mekan olarak iskan etmelerinin sebebi, doğal su kaynaklarına yakın olması. Ovanın önü Buzul Çağı dediğimiz dönemde göl şeklinde, gölün etrafında; hammadde, doğal su kaynakları çok fazla yer alıyor. O dönemde taş çok önemli, insanlar günlük yaşamında kullanmak üzere taşları yontuyor, av silahları, bıçak yapıyor. Onlara bu kaynakların yakın olması, yüzyıllar boyunca bu mağaranın kesintisiz bir şekilde iskan edilmesinde rol oynamıştır.”
Karain Mağarası’nın tarihinin yaklaşık 500 bin yıl öncesine dayandığına işaret eden Prof. Dr. Kadriye Özçelik, mağarada yerleşimin sürekliliğine dikkat çekti. Mağarada süren kazı çalışmalarının geçmişine de değinen Özçelik, şu şekilde devam etti: “Alt Paleolitik dönemi içeren yaklaşık olarak 500 bin yıl öncesinden Roma dönemi sonuna kadar iskan edilmiş. Sonrasında Roma döneminde de adak yeri olarak kullanılmış. Karain Mağarası’nın bilimsel olarak tanınması 1946 yılında Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından gerçekleştiriliyor. 1974 yılına kadar Kökten hoca başkanlığında kazı çalışmaları yapılıyor. 1974 yılında hocanın vefatıyla kazılara 10 yıl ara veriliyor. 1985 yılında Prof. Dr. Işın Yalçınkaya tarafından yeniden kazı çalışmaları başlatılıyor. Uzun yıllar hocanın başkanlığında yapılan kazı çalışmaları, 2015 yılından itibaren de Prof. Dr. Harun Taşkıran ile devam etmiştir. 2023 yılında hocamızın emekli olması ile kazı çalışmaları benim başkanlığımda gerçekleştirilecektir”.
Antalya'da, insanlık tarihinin başlangıcından Roma Dönemine kadar izler taşıyan Karain Mağarası’nda yapılan kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kadriye Özçelik, mağaranın 7 gözden oluştuğunu ifade ederek, E ve B gözünde çalışmaya devam ettiklerini kaydetti. E gözünün Alt ve Orta Paleolitik döneme dair buluntular içerdiğinin altını çizen Özçelik, “Günümüzden 400 bin yıl öncesine ait alanlara kadar kazı çalışmalarımızı devam ettirdik. Aşağıda yaklaşık 2 buçuk metrelik bir dolgu daha var, biz yaklaşık olarak en az 500 bin yıl öncesine ait kalıntılara da bu dolgularda rastlayabileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü oradaki kültürel kalıntılara daha inmedik. Paleolitik Çağ’da insanlar avcı-toplayıcı, konar-göçer gruplar olarak E gözünde yaklaşık 500 bin yıl öncesinde iskana başlamışlar, yaklaşık 60 bin yıl öncesine kadar da yaşamışlar. Kesintisiz bir yaşam söz konusu. Daha çok en eski kültürlere ait taştan aletler, yaşam alanlarına ait izler buluyoruz. O dönemde insanların avladıkları hayvanların ya da o çevrede yaşamış hayvanların iskelet parçalarına ait kalıntılar buluyoruz. Mesela; mağara ayısı, boz ayı, mağara aslanı, sırtlan, vaşak, alageyik, kızıl geyik, at, gergedan, su aygırı, fil kalıntılarına rastladık. Boz ayı kalıntısı şu an Türkiye’de ki en yaşlı boz ayı kalıntısı. Hatta fil katı olarak Kılıç hocamızın adlandırdığı arkeolojik tabakamız var. Bu kalıntılar, bu dönemde yaşayan avcı toplayıcı grupların izleri" diye konuştu.
Kazı döneminin ardından ortaya çıkan buluntuların müze komisyonunun uygun görmesiyle sergiye alındığını dile getiren Prof. Dr. Özçelik, kazı çalışmalarının zorluğuna da değindi. Özçelik, “Bizim yaptığımız Paleolitik Çağ dönemine ait kazılar, ince fırçalarla malalarla gerçekleşiyor. Laboratuvar çalışmaları çok titiz yapılıyor. Çok küçük kalıntılar, masalarda penslerle ince ince ayrılarak tasnif ediliyor. Sonra incelenmek üzere uzmanlarına veriliyor. Kazılarımızın devam ettiği B gözünde de orta Paleolitik döneme uzanan seviyeler var. Bir de buz devrinin en son dönemlerine denk gelen, Üst Paleolitik dönemine dair izler var. Anadolu’da sadece iki yerde Üst Paleolitik kültürleri görebiliyoruz, Karain ve Hatay Üçağız Mağarası’nda. O döneme ait ne biliyorsak, bu iki yere bağlı. Karain B Gözü’nde Epipaleolitik, Neolitik, Kalkolitik, eski Tunç Çağı dönemlerine ait kalıntılara ulaşılmıştır. Roma dönemine ait kandiller ve sikkeler de bulundu. Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşegül Aykurt hocamız Kalkolitik seramikler üzerine çalışıyordu, birkaç tanesini analiz için verdiğinde seramiklerin üzerinde zeytinyağı kalıntıları tespit edildiğini söyledi. Zeytinyağının geçmişinin binlerce yıl öncesine gitmesi, çok önemli bir bulgu.”dedi.
E ve B gözünde kazıların devam edeceğini belirten Prof. Dr. Kadriye Özçelik, Paleolitik Çağ’ı kapsayan her buluntunun mağaranın geçmişini ortaya çıkarması açısından, çok kıymetli olacağını dile getirdi. Özçelik, “Üst Paleolitik kazılarımız devam edecek, o dönemden gelecek en ufak bir buluntu bile bizim için çok değerli. Aynı şekilde E gözündeki kazılarımız çok önemli. Onu özellikle vurguluyorum. Burası, Neanderthal insanına ait fosil iskelet kalıntılarının olduğu Türkiye’deki tek yerleşim. Neanderthal insanlara ait, günümüzden önce 160 bin ve 60 bin yılları arasına tarihlenen seviyelerden ele geçen parmak kemikleri, diş gibi bazı kalıntılara rastladık. O insanların iskeletine ait fosil buluntular veren tek yerleşim burası. Bizim özellikle yıllardır istediğimiz bir şey var, bu insanın dünyada bazı merkezlerde ölülerini gömdüğünü biliyoruz, o insanlara ait bir mezar bulmak istiyoruz. Şu an ekibimizin kafasındaki en önemli şey, bir mezar bulabilirsek hem mağaranın önemi tekrar gündeme gelecek, hem Antalya hem Türkiye arkeolojisi açısından çok kıymetli olacak. Dünyada örnekleri olduğu için çıkmasını çok ümit ediyoruz. Çünkü bir sürü maddi kültür kalıntısı var o insana ait. O kadar yoğun yaşamış ki burada, bir şekilde gömü olması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.
Kazı çalışmaları sırasında en büyük beklentilerinin E gözünde Neanderthal mezarı ve B gözünde bir sanat eserini ortaya çıkarmak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özçelik, mağara duvarlarına isimlerini kazıyarak zarar veren vatandaşlara da uyarılarda bulundu. Özçelik, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Dünyadaki birçok bilim adamının merak ettiği dünyaca ünlü mağaramıza çöpler bırakılıyor, mağara duvarlarına yazılar yazılıyor. Bu konuda vatandaşlarımızı biraz daha bilinçli olmaya çağırıyorum. Bunlar, kültürel doğal değerlerimiz. Karain’e vandal şekilde davranmayalım, itinayla gezilmeye değer bir mağara.”
Bu yıl 23'üncüsü düzenlenen Growtech Antalya Tarım Fuarı kapılarını ziyaretçilerine açtı. Fuar hakkında Lider Gazete’ye konuşan Growtech Fuar Direktörü Engin Er, bu yıl fuara Çin firmalarından rekor katılım gördüklerini belirtti.
Roma döneminde popüler olan ve "Roma tavlası" olarak da bilinen 12 işaret oyunu (ludus duodecim scriptorum), Antalya'nın Alanya ilçesindeki Syedra Antik Kenti'nde ziyaretçilere tanıtılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Side Antik Kenti’nde yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyerek bakanlığın Geleceğe Miras Projesi’nin 1’inci yılı kapsamında yeniden turizme kazandırılan Antik Side Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdi. Ersoy, ''Bakanlık olarak, Türkiye’nin dört bir yanında yer alan toplam 224 kazı alanını Geleceğe Miras Projesi kapsamına aldık'' dedi.
Türkiye’nin portakaldaki markası haline gelen Finike Portakalı’nda hasat zamanı başladı. TBMM Akdeniz-PA Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, “Finike Portakalı için AB Coğrafi İşareti Tescili çalışmasını başlattık” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya'nın İbradı ilçesindeki Ormana köyünün, “en iyi turizm köyü” seçilmesinin Türkiye'yi gururlandırdığını belirterek, “Tarihi dokusu, eşsiz doğal güzellikleri ile Ormana'nın sürdürülebilir turizm ve kırsal kalkınmaya yaptığı katkı uluslararası düzeyde tescillenmiş oldu.” ifadesini kullandı.
Antalya'nın Manavgat ilçesinde ayakta duran insanları andırması nedeniyle "Adam Kayalar" adı verilen bölge, özellikle sonbahar ve kış aylarında doğa yürüyüşçüleri ve turistlerin uğrak noktaları arasına girdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’nin arkeolojik mirasını geleceğe taşıyacak Geleceğe Miras projesiyle önemli bir döneme imza atıyor. Proje, son 60 yılda arkeoloji alanında elde edilen başarıları yalnızca 4 yılda tekrarlamayı hedefliyor ve Türk arkeolojisinde “Altın Çağ” olarak adlandırılan bir süreci başlatıyor.
Antalya'da yaşayan Mustafa Kasapkara (60), baba mesleği olan kalaycılığı 53 senedir yapıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca düzenlenen ''Antalya Kültür Yolu Festivali'' sona erdi.
Syedra Antik Kenti'nde 1994-2022 yılları arasında yapılan kazı çalışmaları, araştırmalar, buluntular ve Syedra mimarisinin detaylarının yer aldığı Alanya ve bölge arkeolojisine önemli katkılar sağlayacak “Syedra 1-İsmail Karamut'a Armağan Kitabı”nın lansmanı gerçekleştirildi.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz