Bakan Tekin, Habertürk TV'de Mehmet Akif Ersoy'un gündeme
ilişkin sorularını yanıtladı.
Öğretmen alımındaki yeni döneme ilişkin soruları yanıtlayan
Tekin, Milli Eğitim Akademisinin hayata geçiş sürecini anlattı.
Eğitime erişim arttıkça, aranılan niteliklerin değiştiğine
ve farklılaştığına dikkati çeken Tekin, "Biz üniversiteler bilimsel
anlamda eğitim versinler, biz de bakanlığımızın kendi uygulamaları açısından
önceliklerimize göre kendi öğretmenlerimizi yetiştirelim istiyoruz." diye
konuştu.
Bakan Tekin, "Yeni öğretmen alırken artık yarım
saatlik, bir ders saatine sıkıştırdığımız bir mülakat olmayacak. Öğretmen adayı
arkadaşlarımızı Akademi Giriş Sınavı'yla aldık, aldıktan sonra eğittik. 14 ayın
içerisinde bir miktar teorik eğitim var, kalan kısmı uygulamalı. Uygulamalı
kısımları da kendi okul türlerimize göre yapacağız. Öğretmen adayı arkadaşımız,
yıllardır öğretmenlik yapan bir uzman öğretmen ya da başöğretmen arkadaşımızın
yanında aday öğretmen olarak derslere girecek, gözlem yapacak, pratik
kazanacak. Öğretmen adayımızla ilgili atamaya esas puan ortaya çıkacak. O puana
göre tercihte bulunacak. Akademiye gidip öğretmen olamayadabilir."
ifadelerini kullandı.
ÖĞRETMEN ATAMALARI
Eğitim kurumu yöneticiliği konusunda da akademinin
profesyonelce eğitim vereceğini belirten Tekin, mevcut öğretmenlerin de beşer
yıllık periyotlarla ihtiyaç duydukları konularda meslek gelişimlerini daha iyi
hale getirmek için rutin eğitim alacaklarını dile getirdi.
Tekin, ihtiyaçlarını görecek kapasitede akademi inşa etmeye
çalıştıklarını, Bakanlığa bağlı hizmet içi eğitim merkezlerinin akademiye
dönüştürüldüğünü anlattı.
Gelecek günlerde 2024 KPSS ile öğretmen istihdamı
yapacaklarını kaydeden Tekin, "2024 Temmuz ayında KPSS'ye giren
arkadaşlarımızdan, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla yapacağımız istişareler
sonucunda elde edeceğimiz kadro kadar atama yapacağız." bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1381 engelli öğretmen
atamasıyla ilgili verdiği müjde hatırlatılması üzerine Tekin, "Süreç
bittikten sonra o arkadaşlarımız da aramıza katılacak. Bir an önce süreci
yönetmek istiyoruz. Personel Genel Müdürlüğümüz takviminde ilan etmiştir."
ifadelerini kullandı.
ÖZEL OKULLARDA FAHİŞ
FİYATLAR
Bakan Tekin, özel okullardaki fahiş fiyat artışına ilişkin
soruya, özel okullardaki artış oranlarının enflasyon artı yüzde 5 olarak
belirlendiğini hatırlattı.
Özel okul ücretlerinde bir skala olduğunu anımsatan Tekin,
şöyle devam etti:
"Enflasyon yıl sonu itibarıyla yüzde 30'ların altında
olacak, dolayısıyla artı yüzde 5 artış çok yüksek bir artış olacak. Mehmet
Şimşek Bakanımızla yaptığımız görüşmelerde bu rakamı yönetmelikte tekrar bir
değişiklik yaparak makul bir enflasyonla orantılı bir rakama dönüştüreceğiz.
Enflasyon düşse de düşmese de enflasyon artı yüzde 5'ten ziyade enflasyona
orantılı bir hale getirelim, daha doğru olacak. Bunun hazırlığını yaptık,
yakında ilgili yönetmelik değişikliğini de yapmış olacağız."
Bakan Tekin, Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünün
elektronik ortamında, kıyafet ve yemek gibi, servis hariç diğer ücretleri takip
etmeye başladıklarını kaydetti.
Velilere de uyarılarda bulunan Tekin, "Özel okula
çocuklarını yazdıran herkes, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğümüz
tarafından gözükebilecek şekilde, bankacılık işlemleri üzerinden bunun
artışlarını bizim hesap edebileceğimiz şekilde ödemelerini yaparlarsa,
şikayetlere konu olan başlıklar azalmış olacaktır." diye konuştu.
Tekin, özel okullara da ücretsiz kitap gönderdiklerini ve
okulların ders kitaplarını satmaya hakkı olmadığını belirtti.
OKULLARDAKİ PERSONEL
YETERSİZLİĞİ SORUNU YENİ DÖNEMDE "HİZMET ALIMI YÖNTEMİ"YLE ÇÖZÜLECEK
Bakan Tekin, "Okullarda istihdam edilen personelle
ilgili talepler var. Bununla ilgili düzenlemeniz var mı?" sorusu üzerine,
okullarda kadrolu personelin yanı sıra Toplum Yararına Çalışma Programı
kapsamında çalışan görevliler ve İş Gücü Uyum Programı kapsamında kısmi zamanlı
çalışma esasına dayanan çalışanlar ile geliri olan okul aile birlikleri
üzerinden istihdam edilen temizlik ve güvenlik personeli olduğunu kaydetti.
Okullarda yaklaşık 50 bin kadrolu personel olduğunu ama
bunun yeterli gelmediğini dile getiren Tekin, 2024'ün yaz aylarında Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının kısmi zamanlı çalışmayı yaygınlaştırmak amacıyla
Uyum Programı'nı hayata geçirdiğini, bunun belli ilerdeki okullarda çalıştığını
ancak bazı illerde sorun yaşandığını, bunun üzerine Toplum Yararına Çalışma
Programı üzerinden istihdam yapılarak sorunun çözüldüğünü anlattı.
Tekin, söz konusu programın normal şartlarda biteceğini
ancak Bakanlıkla konuşarak eğitim öğretim yılı sonuna kadar uzattıklarını
aktararak, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanımız da dahil ilgili bakanlarımızla oturduk. Toplum
Yararına Çalışma Projesi kapsamında, önümüzdeki şubat, yani 2025-2026 eğitim
öğretim yılının birinci dönemin sonuna kadar okullarımızdaki temizlik
hizmetlerinin bu şekilde devam etmesini kararlaştırdık. Yeni dönemde de Milli
Eğitim Bakanlığına özgü bir hizmet alımı yöntemiyle sorunu çözmek üzere
uzlaştık. Şimdi bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Hizmet alımına benzer bir
yöntemi - ilgili bakanlıklarla yasal altyapısını da çalışıyoruz - valilikler,
kaymakamlıklar üzerinden hizmet satın alıp okullardaki temizlik ihtiyacını
karşılayacağız."
"Belediyelerin okulların içerisindeki eksiklikleri
gidermesi sorun mudur?" sorusu üzerine Tekin, belediyelerin hangi konu,
standartlar ve personelle okullara destek olacağının belirli bir protokol
kapsamında yapılmasının, hiçbir sorun yaratmayacağına işaret etti.
ZORUNLU EĞİTİMDE
DEĞİŞİKLİK YAPILACAĞI İDDİALARI
Bakan Tekin, zorunlu eğitimde değişiklik yapılacağı
iddialarına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"12 yıllık zorunlu eğitimle ilgili gündem şu şekilde.
Özellikle mesleki ve teknik eğitimde kamuoyunda ara eleman diye tanımlanan,
bizim aranan eleman diye tanımladığımız arkadaşların istihdamında sorunlar var.
Dolayısıyla bunun sebeplerinden bir tanesinin ilgili kişilere göre zorunlu
eğitim süresinin 12 yıl olması. Biz de onlarla yaptığımız toplantıda 'O zaman
buyurun tartışalım. Bundan mı kaynaklanıyor, başka bir şeyden mi kaynaklanıyor,
beraber bulalım. Eğer bundan kaynaklanıyorsa buna ilişkin gerekli hukuki
düzenlemeleri siyasal zeminde tartışırız ve karar alırız.' diye konuşmuştuk. Bu
tartışılıyor kamuoyunda. Henüz kararlaştırılmış bir şey yok."
Okullardaki ramazan ayı etkinlikleriyle ilgili tartışmalara
ilişkin değerlendirmesi sorulan Tekin, insanların bir arada yaşamalarını
sağlayan toplumsal değerler olduğunu, bunların bir kısmını da dini değerlerin
oluşturduğunu, bu gelenekleri ve kültür ögelerini yaşatmak, gelecek kuşaklara
aksettirmek için okullarda programlar yaptıklarını, ramazan etkinliklerinin de
bunlardan biri olduğunu ifade etti.
İMAMOĞLU'NUN
DİPLOMASININ İPTAL EDİLMESİ
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesine
ilişkin değerlendirmesi sorulan Tekin, yıllarca üniversitelerde yatay geçişle
ilgili komisyonlarda görev aldığını belirterek, yatay geçiş sürecine ilişkin
bilgi verdi.
Söz konusu olayda üniversitedeki komisyonun dönemin
mevzuatına aykırı bir değerlendirme yaptığını dile getiren Tekin, "Neye
göre değerlendirilecek? Orada iki tane kriterimiz var. Birincisi, üniversiteye
giriş puanı, ikincisi de eğitim öğretime devam ettiğiniz üniversitedeki not
ortalamanız. Medyaya intikal eden şeylere baktığımızda Sayın İmamoğlu'nun her iki
açıdan da bu bahsi geçen İstanbul Üniversitesine yapılan başvurularda
sıralamaya girecek derecelere sahip olmadığı gözüküyor. Bu net." dedi.
Tekin, mevcut ÖSYM puanı ve akademik ortalamasıyla böyle bir
geçişin zor olduğunu ve iltimas geçildiğini düşündüğünü kaydetti.
Yatay geçiş sürecinin yaşandığı 1990 yılında, ana
sözleşmesinde özel okulculuk olan, İmamoğlu ailesinin kurduğu bir şirket
olduğunu belirten Tekin, şöyle devam etti:
"Aynı şirket bir okul inşaatına başlıyor, ne zaman
başladığını bilmiyoruz ama 1997 yılında Milli Eğitim Bakanlığına Özel Gülbahar
Hatun Kolejleri'nin ruhsatı için başvuruluyor. 'Bitirdik, eğitim öğretime
açıyoruz.' diyorlar ve açıyorlar. Ekrem İmamoğlu'nun da hissedarı olduğu bir
aile şirketi, 1997 yılında okul açıyor. Bu okul, FETÖ'nün Türkiye'de açılan ilk
okullarından, en güçlü okullarından bir tanesi. 15 Temmuz sürecinde
kapattığımız okullardan bir tanesi. Bir iltimas varsa eğer bu iltimasın
gerekçesi bu ilişki olabilir. Birileri ciddi şekilde korunmuş ve böyle bir şey
yapmış. Dönemin güçlü sermayedar bir ailenin çocuğu değil, çok önemli siyasi
aktörün yakını değil, bir bağlantı olması lazım. Bu olabilir mi diye
söylüyorum."
AA