ZEYTİNKÖY’DEYİZ!
1990’larda İstanbul’da üniversite öğrencisiyken öğrenci
kredisini Tarlabaşı’ndaki Ziraat Bankası’ndan alırdım. Tarlabaşı’ndan her
geçişimde sokakların başlarında uyuşturucu satan kadınları ve çocukları
görürdüm. Ağırlıklı olarak Romanlardı. İstanbul’un göbeğindeki bu manzara beni
çok korkutmuştu. İlk uyuşturucu satıcılarını orada görmüştüm. 2000’li yıllardan
sonra Antalya’nın Zeytinköy semti de 1990’ların İstanbul’un Tarlabaşı’sı gibi
uyuşturucuyla anılmaya başlandı.
***
Baksan avuç içi kadar bir yer. 2011 yılında Akşam
Gazetesi’nde çalışırken Zeytinköy’den uyuşturucu almaya gelen bağımlılarla
röportajlar yapmıştım. Bağımlılar bana burada uyuşturucu trafiğinin nasıl
döndüğünü anlatmışlardı. O anlatılanlardan yaptığım haber “İşte Zehirköy”
başlığıyla tam sayfa manşetten yayımlanmıştı. Hatta o haberle Antalya Sanayici
ve işadamları Derneği (ANSİAD) tarafından yılın gazetecisi ödülünü kazanmıştım.
Ama bana ödül kazandıran bu haberin yayınlanması birilerini de rahatsız
etmişti. Benimle röportaj yapanları birileri tek tek toplatıp “gazeteciye
bunları neden söylediniz” diye tehdit etmişti.
***
Bunu da bana “Abi bir daha sana bir şey anlatmayacağız.
Çünkü tehdit ediliyoruz” diyen bağımlılar anlatmışlardı. Hatta benimle röportaj
yaptıktan sonra ölenler de olmuştu. Örneğin, “Sarı” lakaplı Burak Peközsoy ile
Seçil Aşık. Ben de o zamanlar dönemin organize suçlarına bakan anlı şanlı bir
savcısına gidip kendisine beraber Zeytinköy’e gitmeyi, burada dönen uyuşturucu trafiğini kendi
gözleriyle görmesini teklif etmiştim. Kabul etmemişti. Yaptığım haberden sonra o yıllarda Valilikte
“Zeytinköy’ü temizleyeceğiz, kalkındıracağız, projeler gerçekleştireceğiz” diye
bir sürü toplantılar yapıldı. Aradan yıllar geçti. Konuşulanlar orada kaldı.
***
Geçtiğimiz günlerde Antalya Emniyet Müdürlüğü sosyal medya
hesabından Zeytinköy’e yapılan operasyon görüntülerini ve fotoğraflarını
paylaştı. Fotoğrafın üstüne “Zeytinköy, seferberiz, kararlıyız, ısrarlıyız
buradayız. Türkiye’nin huzuru için” etiketi eklenmiş. Polis her yere girer.
Yeter ki istesin. Girilemez diye bir şey yok. Polisin asli görevi vatandaşın
can ve mal güvenliğini korumaktır. Öncelikli görevi suç işlenmesinin önüne
geçmektir. Suç işlenmesi halinde olayın failini bulup adalete teslim etmektir.
***
Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün Zeytinköy’le ilgili paylaştığı
fotoğrafları ve videoyu izledikten sonra aradım Zeytinköy’den bir arkadaşı.
“Mahallede durum nasıl” diye sordum. “Kara düzen devam ediyor” dedi. Sokaklarda
inanılmaz bir kirlilikten bahsetti. Kirlilik derken sokağa atılan çöpleri
değil; madde bağımlılarının içler acısı durumunu kastetti. Sonra şöyle devam
etti:
“Sokaklarda parklarda madde bağımlıları yatıp kalkıyor,
kızlar kendilerini pazarlıyor. Fuhuş, hırsızlık ne ararsan var. Eve misafir
çağırmaya korkuyorum. Antalya’nın Emniyet Müdürünü de, Antalya’nın Valisini de,
belediye başkanlarını da mahallede görmek istiyoruz. Bu şehre devlet büyükleri
geldiği zaman belki de buradaki trajediyi göstermemek için Aşık Veysel Caddesi’nden
geçmek yerine yolu uzatıp Gazi Bulvarından devam edip Kızılırmak Caddesini
kullanıyorlar. Bir utanç, bir ayıp varsa
bu bizim değil, kenti yönetenlerindir.
Mahallede kamu kurumları için ayrılan arsalar boş duruyor. Okullar,
kreşler, sağlık ocakları, kütüphaneler, karakol yapılmadığı için büyük sorun
çekiyoruz. Zaman zaman operasyonlar
yapılıyor. Polis gidince düzen devam ediyor. Yaşanan sıkıntılar nedeniyle
Antalya’nın göbeğindeki bu semtte kimse oturmak istemiyor. Herkes çoluğunun
çocuğunun burada uyuşturucuya bulaşmasından endişe ediyor. Bizler de
Konyaaltı’ndaki Lara’dakiler gibi huzur içinde yaşamak istiyoruz”
***
Zeytinköy’ün yerlisi bu arkadaşımla yaptığım bu görüşmeden
sonra aklıma İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın her gün sosyal medyadan
paylaştığı operasyonlar geldi. Sayın Bakandan bu Zeytinköy’e de bir el atmasını
sabırsızlıkla bekliyoruz.